birthday or deathday

1.6K 194 658
                                    

merhabaaa ben geldim ehe

upuzun bir bölüm ama biliyorum ne kadar uzun yazarsam yazayım istediğim kadar yorum gelmeyecek :(

I'm not afraid anymore.

Artık korkmuyorum.

What makes you sure you're all I need?

Tek ihtiyacımın sen olduğundan seni bu kadar emin kılan şey ne?

Forget about it.

Unut gitsin.

And when you walk out the door and leave me torn.

Kapıdan çıkıp gittiğinde ve beni paramparça bıraktığında.

You're teaching me to live without it.

Bana bunsuz yaşamayı öğrettin.

Telefonumu sinirle cebimden çıkarıp hareketli bir şarkı açmak için şifremi girdim ve yanaklarımı silip neşelenmeye çalıştım. Tanrım, şarkılar bile hatırlamama sebep olurken yüzlerce anıyı hafızamdan nasıl silecektim? Nasıl bunun üstesinden gelecektim? Ona bu kadar bağlanmak yaptığım en büyük hataymış gibi hissediyordum. Ancak nereden bilebilirdim yıllar sonra böyle bir şey yaşayacağımızı?

Neşelenmek için açtığım fakat pek bir işe yaramayan şarkı sona erdiğinde okulun önüne geldiğimi fark etmiştim. Annemin dediklerinden sonra aklımdaki her şey birbirine girmişti. Evden ne için çıktığımı, nereye gittiğimi unutmuştum. Cadde boyu yürüdüğüm için buradaydım, her sabah okula geldiğim için içgüdüsel olarak bunu tekrarlamıştım. Bir süre bekleyip toparlandıktan sonra Ryujin'in rehberinde Yeonjun'un adını aramaya başladım. Gördüğümdeyse derin bir nefes verip üzerine tıklamıştım.

"Alo?" Ryujin'in şüpheli sesini duyduğumda kaşlarımı kaldırdım, bu demek oluyordu ki ben arayana kadar telefonunun olmadığının farkında değildi. Cidden ben bu Yeonjun'dan hiç hoşlanmamıştım, kıza elinden düşmeyen telefonunu unutturuyordu. Ve sanırım Ryujin ona çok fena kapılmıştı. '"Ryujin-ah, telefonunu bizde unutmuşsun. Okulun önündeyim ben, adresi ver getireyim."

Birkaç saniye sessiz kaldıktan sonra "Ah, ben de yolda düşürdüm sanmıştım, çok rahatladım şu an." demiş, derin bir nefes verip devam etmişti. "Neden geldin buraya kadar? Gerek yoktu, dönüşte gelip alırdım."

Yumuşattığı sesine tamamen zıt bir şekilde "Geldim işte, neredesin?" dedim etrafımdaki evlere bakarak. Bir süre daha sessiz kaldıktan sonra fısıldayarak
"Buraya gelmek istediğinden emin misin?" diye sordu bana. Doğru ya, orası da anıları hatırlatmak bakımından evle eş değerdi. Evde annem doğum günüm ve Jungkook arasında acı verici bir bağlantı kurunca bile kötü hissederken şu an her şeyin kaynağına gidiyordum. Evet, aptal olabilirdim ama korkak değildim.

"Eminim." dediğimde daha fazla üstelemeden bulunduğum yere uzak olmayan bir adres vermiş ve kapının önünde beni beklediğini söylemişti. Adrese ulaştığımda karşımda iki katlı, küçük bir bahçesi olan, sade bir ev vardı. Bahçe kapısından içeri girip evin kapısına ilerledim, ön bahçede kimsecikler yoktu ama içeriden sesler geliyordu. Korkak değilim demiştim, değil mi? Gergin bir şekilde kapıya yanaştım ve zile basmak için elimi kaldırdım. Lalisa'yı görebilirdim ya da Ryujin'i ya da bir başkasını. Sonuç olarak korkmuyordum ve bunu göstermek istiyordum.

are u still bored • rosékookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin