neyse ben salıyorum bölümü hav okur gelince
●
"Neden suskunsun böyle Chaeng?" Ryujin sabahtan beri bana bu ve benzeri soruları sormaktan bıkmamış mıydı?
"Ryujin şu an cevaplayamam, sorma artık."
Kalemliğimden bir kalem çıkarıp kitabın boş olan son sayfasına bir şeyler karalamaya başladığımda başını önce kitaba, sonra da bana uzatmıştı. Kaşlarımı çatarak ona baktığımda omuzlarını düşürdü, bu yaptığına üzülmediğimi söyleyemezdim.
"Alışık değilim, her sabah neşeli ve meraklı bir şekilde bana ne olup bittiğini sorarsın. Ben de aynı şekilde sana her şeyi anlatırım. Chaeng ben..."
Durdu ve endişeli bakışlarına biraz da üzüntü ekleyerek bana bakmaya devam etti. Aynı şekilde sesi de böyle olmuştu.
"Cevap vermeyecek olsan bile bil ki Chaeng, ben böyle olmana hiç alışık değilim canım."
Benim de onun gibi omuzlarım düşmüştü, önüme gelen saçlarımdan bunalıp onları geriye attım. Keşke bunaldığım her şeyi böyle gerimde bırakıp devam edebilseydim.
"Anlatmaya değmez Ryujin, bugün böyleyim. Daha fazla sorma, lütfen." Parmaklarıyla oynadı bir süre bana bakarak, kararlı olduğumu görünce ise önüne dönmüştü.
Bugün okula gelmek istemiyordum ama sınavım vardı bu yüzden mecbur kalmıştım. Hiçbir şekilde keyfim yoktu ve olacağını da sanmıyordum. Dersi dinlerken ruh gibiydim, hiçbir şey anlamamıştım. Bu yüzden bir dahaki dersi dinlememeye karar verdim, onun sonrasında zaten sınav vardı.
Ders bitene kadar karalamama devam etmiştim ve eğer kimse rahatsız etmeseydi bunu sınav saatine kadar yapacaktım ama kendi başıma kalmak istememe herkes karşı gibiydi.
"Chaeyoung n'aber?" Keyifli sesini duyduğumda gözlerimi kapadım, sakin olmak istiyordum. Çünkü sinirli davranmam beni haklıyken haksız duruma düşürebilirdi. Laf mı sokmak istiyordum? Evet. Ne halt ettiğini yüzüne mi vurmak istiyordum? Kesinlikle evet. Ancak bunları sakin bir şekilde yapmalıydım.
Ona bakmamaya devam ettim, bunun üzerine sesini biraz resmileştirerek konuşmaya devam etti. "Geçen hafta notlarımı geçir diye vermiştim ama defterimi hala vermedin. Yanındaysa ve işin bittiyse alabilir miyim?"
Sakin olmak mı? Kafayı yememe ramak kalmışken nasıl sakin olabilirdim? Tanrı aşkına, bu çocuk beni delirtmekten zevk mi alıyordu?
Onu görmezden gelmeyi bırakıp bakışlarımı yüzüne yönelttim. "Chaeyoung mu? O da kim?" Avucumu çeneme dayayıp işaret parmağımı yanağıma bastırarak düşünüyormuş gibi yaptım.
"Ha şey mi?" diye sordum. "Yeni arkadaşına en yakın arkadaşım diye tanıttığın ama eve dönerken haber bile vermeye tenezzül etmediğin kişi mi?"
Sınıfta kimse olmadığı için bu kadar rahat konuşuyordum. Gözlerini kaçırdı, rahatsız olduğu belliydi. Ben bu kadar rahatsızken onun normal olması hataydı zaten.
Cevabını beklerken kapıyı kontrol etme ihtiyacı duymuştum çünkü birinin gelip gittiğini fark etmiştim. Kahküllerinden ve gözlerinden tanımıştım, Lalisa'ydı. Çok büyük ihtimalle söylediklerimi duymuştu. Yoksa bizi mi dinliyordu? Sinir hastası olacaktım bu gidişle.
Beklediğim halde cevap vermediğinde devam ettim, doğru yoldaydım sanırım. Beni anlamış mıydı, hatasını fark etmiş miydi? "O Chaeyoung akşama kadar senden haber bekledi, tek bir mesaj bekledi ama sonuç koca bir hiçti."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
are u still bored • rosékook
Fiksi Penggemar!devam edilmeyecek! jeon jungkook yıllardır arkadaşı olan park chaeyoung'dan artık sıkılmıştı for my bebiş @normalshateme uyarı: hikayedeki jk size sinir krizi geçirtebilir story songs: devin hoffman - damage is done paramore - decode