"Bir gün senden kaçarsam ay ışığı... Fırtınalandır havayı ve engelle kaçmamı."
Yaklaşık bir saat kadar orada oturup içeceklerimizi içtik. Zamanın nasıl geçtiğini bilmiyordum. Böyle güzel bir gün yaşamayı o kadar özlemiştim ki... Nasıl bilmiyorum. Gerçekten soruyorum kendime. Nasıl ya? Nasıl üç günde hayatım böylece değişti. Üç gün boyunca tek yaptığım öylece durup hayatımın değiştiğini izlemekti. Onları yıllardır tanıyor gibiydim. Bir yerde okumuştum. En güzel arkadaşlıklar tanışır tanışmaz birbirine ısınınca olurmuş. Gerçi Lara ile kavgalı başlamıştık arkadaşlığımıza. Ama onu saymıyorum. Öyle güzeldi ki. Hepsinin sohbet edip birbirlerine gülüşlerini görmek.
"Ne düşünüyorsunuz Sayın Kumsal" diye Baran tarafından gelen soruyu yanıtladım. "Ben... Nasıl üç günde bunların olduğunu düşünüyorum. Üstelik seninle henüz bugün tanıştık ama? Nasıl ya aklım almıyor nasıl bu kadar hızlı ısındık birbirimize?" Aybora'nın gülümsediğini gördüm. Ama bu sıradan bir gülümseme gibi değildi. Daha çok bilgin bir gülümsemeydi. "Sevgi zaman ile oluşan bir kavram değil Kumsal. Sevgi tanıştığın saniyede bile oluşur. Önemli olan güven haksız mıyım? Evet. Bir günde tıpkı bir takım gibi olmuş olabiliriz ancak güveni zaman oluşturacak." hipnoz olmuş gibi onun gözlerine bakarken ister istemez etkilenmiştim. Etkilenmek ne kelime hayran kalmıştım resmen!
Yaklaşık yarım saattir öylece durup etrafımı izlerken düşündüğüm ve bir yanıt bulamadığım sorular Aybora tarafından hiç duraksamadan cevaplanmıştı. Çok hoş bir ortam yaratmıştı söylediği şeyler. Şaşırmış gibi bir yüz ifadesiyle Aybora'ya bakıyordum. Dediklerini düşünüyordum. Bu sırada dudaklarını araladı sözlerine ek yapacakmış gibi. "Zamanıda biz oluşturacağız. Ama bu zamanı oluşturmak için bir söze ihtiyacım var. Güveni oluşturacak bu zamanda beraber olmaya varmısınız?" diyerek elini uzattı Aybora.
Soğuk ancak olduğunca etkileyici sesi ciddi anlamda beni benden alıyordu. "Varım!" dedi Lara büyük heyecanla elini uzatırken. Lara'dan gaz aldığı belli olan Baran gülerek elini uzattı "Bende varım abi!" gözler benim üzerimdeydi. Neden bilmiyorum ama içimde ciddi anlamda bir titreme oluşmuştu. Titreyen elimi anlamsız bir çekingenlikle uzattım. "Bende varım." Herkesin bana baktığı sırada kalbime bir hançer saplanmış gibi hissediyordum. Yerimden kalkıp koşar adımlarla lavaboya doğru ilerledim. İçinde kimsenin olmadığını gördüğüm bebek bakım odasına girdim ve hızlıca kapıyı kapadım. Nefes alamıyor gibiydim. İçimdeki his oldukça anlamsızdı ve açıklanamayacak derecede kötüydü.
İçerideki koltuklardan birine oturdum ve kabinin kapısını kapadım. Kabinin içindeki ısıtıcının çıkardığı cızırtı sesleri bana huzur verirken. Aynada kendime baktığımda gördüğüm göz yaşları daha kötü hissetmemi sağlıyordu. Güçsüzlüğüme yenik düşüp kendimi yerde bulduğum sırada nefes almayı yeni öğrenen biriymişçesine hızlıca nefes alıp veriyordum. Isıtıcıya yaklaşıp yerde öylece oturduğum sırada hızlı hızlı nefes alarak sakinleşmeye çalıştım. Kalbim öyle hızlı atıyorduki görseniz anlam veremezdiniz.
İçimden geçen düşüncelere inanmak istemiyordum. Bu düşüncelerin gelip geçici olduğuna emindim ama ağlamadan duramıyordum! "Onlara güvenmemelisin! Onlarla tanışmanın henüz üçüncü günü! Yanlış yoldasın." düşüncelerim beni ele almıştı resmen o an yapabileceğim hiçbir şey olmadığını anlamıştım sadece gözlerimi yumup o anın geçmesini bekledim. İçimde oluşan o korkunç his ne kadar anlatsam da açıklayabileceğim bir şey değildi.
Bu his daha önce yaşamadığım bir şey değildi. Daha önce çok kez bu tarz hisler yaşamıştım ancak en ağırı bu olmalıydı. Psikoloğum bu hislerimi kaygı olarak adlandırıyordu. Adının ne olduğunun umurumda olduğu söylenemezdi çünkü gerçekten umrumda olan tek şey bu hissin ne kadar acı verdiğiydi!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kum Taneleri
Teen FictionKumsal'ın sakladığı büyük gerçekliğin onun baş edemeyeceği derecede felaketlere yol açacağı bir hikaye... Kumsallara vuran poyraz ve bundan vaz geçmek istemeyen küçük kum taneleri...