6. Bölüm : Sinema
"Birde şu garip duygu varya..."
Kalbimde oluşan kaygıyla karışık mutluluk hissinin gözlerimden birkaç damla yaş akıtmasına izin vermiştim... Kendimi o anki rüzgarın o mükemmel dalgasına kaptırmıştım ve öylece izliyordum. Onu ve gözlerindeki o derin boşluğu. Aynı zamanda söylediği sözlerin içimde yarattığı o güzel kıpırdanmayı hissediyordum. Ne olduğunu ne kadar anlayamasam da bu yabancı hissi kabulleniyordum. Hiç sizde benim gibi bir duyguya yabancı oldunuz mu? İçinizde hissettiğiniz kıpırdanmalara anlam veremediğiniz oldu mu?
"Kumsal" dedi hislerimi dahada karmaştıracak şekilde. Gözlerimi kapayıp kendimi kaptırdığım hislerimle mırıldandım "Mmmm?"
"Hadi aç gözlerini Baran geldi." Gözlerimi açtığımda önümüzde kısa kollu tshirtüyle bize yaklaşan Baran'ı gördüm. Bu havada kısa kollu giymesi beni şok etse de o an bunu düşünecek durumda değildim.
"İyi misin abi! Nasıl oldu bu ya?" Gözlerimi devirdim ve bunların benim suçum olduğunu düşünmeye başladım. Bir çok duyguyu aynı anda yaşıyordum. Suçluluk, acı, mutluluk ve o anlamadığım duygu... Merak ettiğim tek şey ise bu duyguyu Aybora'nında yaşayıp yaşamadığıydı...
"Oldu işte bir şeyler hadi gidelim arabaya" diyen Aybora'ya acıyan gözlerle baktım. Bacağı ciddi anlamda çok kötü olmuştu ve kafası çok kanıyordu. En azından sürdüğüm ilaç iyi anlamda etki etmişti. Aybora ayağa kalktığında Baran ile beraber koluna girdik.
"Ne diye kavga ettin be kardeşim! Annen sana çok kızacak biliyorsun değil mi?" Aybora o an aklına gerçekten annesinin ona kızacağı gelmişçesine gözlerini açtı ve sonrasında gözlerini devirdi. Ona üzülüyordum ve çok suçlu hissediyordum
"Benim suçum" dedim sessizce. Aybora hayret içinde bana baktığında gözümü devirmekten başka çare bulamadım.
"Kumsal lütfen saçmalama bir daha böyle bir konu açmanı istemiyorum!" dedi sert sesiyle... Karşı koyacak değildim ama suçluluk duygusunu bastıramıyordum.
Anlam veremediğim duygularıma geri döndüm ve düşünmeye başladım. Neden ondan vazgeçemeyecek gibi hissediyorum? Onu bu kadar özel kılan ne? Neden yani neden? Niye böyle hissediyorum ona karşı? Uzunca bir of çektikten sonra arabaya geldiğimizi fark ettim.
"Baran ehliyetin var değil mi?" diye mırıldandım Aybora'yı arka koltuğa yerleştirirken.
"Tabi kızım ne sandın." dediğinde gülümsedim ve bende Aybora'nın yanına oturdum. Benim ne kadar üzgün olduğumu fark etmiş olacak ki elimi tuttu. O an kalbim yerinden çıkacakmışçasına atıyordu. Size yemin ederim kalbimin sesini duyuyordum.
"Kendini suçlu hissedersen kendimi asla affetmem." dediğinde suçluluk duygumu bastırmak için elimden geleni yaptım. Üzülerek ona baktım.
Hayat ne garip şeydi ya! Haftalar önce sadece kendimle uğraşan. Kendim gibi davranmaya çalışan ama bir türlü beceremeyen sürekli kendimi değiştirmeye çalışan ve bunun hakkında oturup saatlerce düşünüp ağlayan biriydim ve şu an bu benim gram umurumda değil! Zaten bu değil miydi her şeyin başlangıcı? Onunla bana bunları hissetmememi sağlaması için tanışamış mıydım? Kendime grur duymalıydım belki de. İlk defa başarmıştım. Şu an kendim gibi davranmak diye bir şey benim için söz konusu değildi. Sadece içimden geleni yapıyordum ve beni bu halimle seven insanların olmasının bana verdiği huzuru seyrediyordum. Sessizce... O an bu düşüncelerimi onlarlada paylaşmak istedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kum Taneleri
Teen FictionKumsal'ın sakladığı büyük gerçekliğin onun baş edemeyeceği derecede felaketlere yol açacağı bir hikaye... Kumsallara vuran poyraz ve bundan vaz geçmek istemeyen küçük kum taneleri...