13

845 60 29
                                    

Günün aydınlanmasına dakikalar kalan saatlerde yavaşça kaybolan loş karanlığın içinde bahçede çıplak ayaklarımla güneşin doğmasını bekliyordum. Güneşin doğuşunu izlemek yapmayı sevdiğim sayılı şeylerdendi. Güneş doğana kadar uyumayıp beklerdim bazen. Daha çok da rahatlamak istediğim zamanlarda. Kendimi öyle bir boşlukta hissediyordum ve aklım o kadar karışıktı ki. Her şey gözüme anlamsız geliyordu. Hissettiğim duygular kendime kabul ettiremediğim ağır şeylerdi. ''Erkencisin,'' Eva'yla karşılaştığımda irkildim. ''Seni görecek kadar delirdiğime inanamıyorum.'' Alayla güldü. "Zaten öyleydin,'' Geri çekildim. ''Bu çok ürkünç,'' Güldü. ''Bildiklerimi bilseydin bu sana hiçbir şey gelirdi.''

''Ne biliyorsun?'' dediğimde başını alayla eğdi. ''Neden onlara sormuyorsun?'' dediğinde kaşlarımı çattım. ''Kime soracağım?'' dediğimde kıkırdadı. ''Güvendiklerine,'' ellerini kucağında birleştirdi. ''Bana güvenmek yerine güvenmeyi seçtiklerine,'' dediğinde gözlerimi kırpıştırdım. "Neden bana bunu yapıyorsun?''

''Beni öldüren sensin çünkü.'' dediğinde gözlerimi gözlerinden ayırmadım. ''Kendini öldüren sensin, artık beni ya da birilerini suçlama. Sen benim diğer yarımsın.''

''O zaman neden yaptın ve yapıyorsun bunları?'' dediğinde bana bir adım attı. ''Niye?"

''Neyi?'' Elini saçıma uzattığında vücudum titredi. Hafifçe saçıma dokundu ve okşadı. ''Aptal olma. Yanlış dediğin her şeyin içindesin. Madem ben yanlışım Estelle, sende yanlışsın.''

''Sen bensin.''

Başımı hafifçe çektim. ''Ben sen değilim.'' Yüzüme güldü. ''Ben sen değilim.''

''Hey, kiminle konuşuyorsun?'' diyerek kapıdan çıkan Marina'yla irkildim. Eva koluma hafifçe dokundu ve fısıldadı. ''Korkma, bak geldi yanlışın, söylesene benimle konuştuğunu.'' Tüylerim ürperdiğinde hafifçe çekildim.''Söylesene!'' Dişlerimi hafifçe sıktım ve ağlamak istedim, ama ne gözlerim doldu ne de sesim çıktı. Sadece uzaktan bizi izleyen Marina'nın suratına gözümü kırpmadan baktım. Sanki sırtımda bir silah varmışta hareket edemiyormuşum gibi öylece durdum. Elimi havada öylesine salladım ve zorla gülümsedim. "Kendi kendime, deliyim işte." Saçlarını kulağının arkasına attı. ''İyi görünmüyorsun, üşümüşsün ayağında çorabın da yok, içeri gel de kahvaltı hazırlıyım sana.'' dediğinde kafamı salladım. ''Geliyorum.'' Gittiğinde Eva'ya döndüm. ''Lütfen beni rahat bırak, artık bu aşktan, nefretinden bıktım tükendim Eva.'' dedim ve ona arkamı dönüp titreyerek ilerledim. Eva kıkırdadı. ''Aşık mısın yoksa sende?'' durdum ve ona döndüm. ''Senin bu takıntılı aşkından bıktım. Herkesi suçlamandan da bıktım.''

Kaşlarını çattı. "Ben seni her zaman affettim Estelle, ama bu kez uyan, artık delirme sırası sende."

''Senin cezan da bu. Ama şanslısın çünkü her zaman olduğu gibi yine en ağır bedeli ben ödedim.''

'''''

Küçük bi bilgi; ben böyle full time şeklinde hikaye yazamıyorum, genelde kısa hikaye tarzı kesit kesit yazıyorum ondan dolayı arada boşluk hissine düşüyo olabilirsiniz ordan oraya atlarken... ama ben mesela kendim normalde de her an her salise devam etmekte olan şeyleri sevmiyorum tuvalete gittim ordan oraya gittim çişimi yaptım elimi yıkadım vs beni sıkıyor, bende kendi kafamda yazıyorum işte... teşekkürler sizleri seviyorum..

forgot love u gxgHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin