🖤0.1🖤

6.8K 372 382
                                    

İYİ OKUMALAR 😘

🖤🖤🖤🖤

Gömleğimin yakasını düzeltip dağınık saçlarıma şekil verdim. Babamın dediğine göre bu gün çok önemli bir misafirimiz varmış, İş içinmiş. Aslında babam işi pek eve taşımaz o yüzden ilk duyduğumda şaşırmıştım.

Babam Bang Chan gay bar işletiyor ama diğer barlara pek benzemiyor sürtüklerin değil daha çok zengin züppelerin gittiği bir bar arada Jeonginle uğruyoruz.

Jeongin kardeşim, 10 yaşındayken babamlar beni evlatlık aldığında onları bir şekilde ikna edip onuda yanımıza aldırmıştım. 5 yaşımdan beri hiç yanımdan ayrılmamıştı, beraber büyümüştük onu orada tek başına bırakamazdım.

"Jisung çabuk ol misafirimiz gelmek üzeredir " Seungmin babamın sesiyle aynaya bakmayı kesip odadan çıktım. Salona indiğimde herkes hazır vaziyette gelecek misafiri bekliyordu. Jeongin'in yanına oturmadan önce elimi saçlarına daldırıp karıştırdım, saçı bozulduğu için çatık kaşlarıyla bana bakarken bende eşek gibi sırıtıyordum.

Oflaya oflaya saçını düzelmeye giderken chan babama baktım seungmin babamla yemekler hakında konuşuyordu. "Baba" ikiside bana dönünce gülümseyerek "kim gelicek tanıyor muyuz?" diye sordum "tanımıyorsunuz ama görmüş olabilirsiniz" dediğinde başımla onaylayıp salona hala çatık olan kaşlarıyla giren kardeşime baktım.

"Hyung sana kaç kere saçımı bozma diyecem ya? Bu mükemmel saça şekil vermek ne kadar zor biliyor musun ?" sitem etmeye başlayınca gözlerimi devirip "abartma velet alt tarafı bok gibi duran saçlarına dokuduk" dedim o daha çok sinirlenirken bende amacıma ulaşmamın mutluluğuyla içten içe kahkahalar atıyordum.

"Bok gibi mi? Sen benim dünya harikası şaçıma bok gibi mi dedin?" dedi kendini gösterirken "bunun neresi harika lan? Keçi yünü bile daha güzel " dedim. Siniri artarken bana yaklaşmaya başlayınca ayağa kalkıp arka bahçeye koştum, kaçtığımı fark edince "SEN BİTTİN HYUNG" diye bağırarak kovalamaya başladı.

Bahçede onun küfürleri eşliğinde iki tur koştuktan sonra içeri koşup seungmin babamın arkasına saklandım "Baba kurtar beni yoksa bu küçük şeytan öldürecek beni" yalvarışlarımı hiç takmadan önümden çekilip beni jeongin'in zalim ellerine bıraktı.

Jeongin bana sen bittin bakışlarını atarken ben etrafa göz gezdirip kaçacak yol arıyordum ama yoktu babamlarda yüzüstü bırakmışlardı zaten. Tüm umudumu yitirmişken evi dolduran zil sesiyle kaçış yolumu bulmuştum. Herkesin dikkati dağılmıştı kapıya doğru koşarken "BEN BAKARIM " diye bağırmasam kaçtığımı bile anlamayacaklardı.

Kapını önünde birkaç saniye soluklanıp sakince kapıyı açtım. Benden birkaç yaş büyük acayip derecede yakışıklı bir adam durmuş bana bakıyordu "Bang Chan hyungun evi burası mı?" diye sorduğuna adamı yiyecekmiş gibi bakmayı kesip "Ahh, evet burası..." geçmesi için kapıyı daha çok açıp elimle içeriyi gösterdim "...buyrun hoşgeldiniz " dedim başıyla selamlayıp tüm endamıyla içeri girdi.

Bende arkasından ilerlerken hala onu inceliyordum. Salona girdiğimizde chan babam yerinden kalkıp adama sarıldı "Hoşgeldin Lee Know " Lee Know mu? Bu isim bir yerden tanıdık geliyor. Sert duran yüzüne rağmen gayet samimi bir şekilde "Hoşbuldum hyung ayrıca takma adımı kullanmana gerek yok." dedi. Babam bize dönüp "seni ailemle tanıştırayım..." önce babamı gösterip "...eşim Seungmin " dedi.

Seungmin babamla el sıkışıp tanıştıktan sonra babam bizi gösterip "oğullarım jisung ve jeongin" diyerek tanıttı bizi. Jeongin ile el sıkışırken "tanıştığıma memnun oldum ajussi " demesiyle birden kahkaha atmaya başlamıştı, Jeongin ne olduğunu sorarmışcasına bana bakınca omuz silkip bilmediğimi ifade ettim.

Gülmeyi kesip "ajussi mi? O kadar yaşlımı görünüyorum? " diye sorunca taş gibi görünüyorsun deme isteğimi bastırıp jeongin'e baktım "hayır efendim gayet genç görünüyorsunuz. Ben babamın arkaşı olduğunuz için öyle söyleme gereksinimi duydum" diyip minho denen adama bakmaya devam etti "ben 27 yaşındayım yani hyung demeniz yeterli" dedikten sonra elini bana uzatınca eli tutup yüzüne baktım bana göz kırpıp babamın yanına geri geçmişti.

Yemek güzel geçmişti biraz havadan sudan konuştuktan sonra babamlar iş hakkında konuştu. Yemekten sonra da salona geçmiştik onlar kahvelerini yudumlarken ben ve Jeongin çikolatalı sütlerimizi tokuşturarak kafaya dikmiştik.

"Hyung ben aslında buraya senden bişey istemeye gelmiştim " dediğinde tüm gözler minho hyunga dönmüştü, Babam eşsiz gülümsemesiyle "tabi minho nasıl yardımcı olabilirim? " diye sormasıyla minho gözlerimin içine bakarak "jisung'u istiyorum " diyince hepimizin ağzından aynı kelime çıkmıştı "NE?"

Chan babam ayağa kalkıp önüme geçerken tüm siniriyle "ne istiyorsun lan sen?" diye gürledi. Minho şerefsizi gülümseyerek o sikik cümleyi söyledi

"Nesini anlamıyorsunuz? Ben onu istiyorum..."

🖤🖤🖤🖤

Beğen + Yorum

Merhaba bebitolarım yeni bir kitapla karşınızdayım umarım beğenirsiniz 💙💙

I Want HimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin