Hikâyemiz hayatını tadamamış bir genç kızın öyküsüdür. Belkide duyrulur burdan tüm insanoğluna ; zaman ,hayatını yaşamak için hiçbir zaman geç değildir. Her anlamlı anı bir alın çizgisidir. Bu bölüm alın çizgileri dolup taşmışlara gelsin
4. Bölüm de tam olarak başlamıştır. Başları sıkıcı gelebilir ama giriş aşamasında olduğndan dolayı böyle ilerlemiştir.
İyi okumalar...
Bölüm şarkısı
Adamlar - Yanmış İçinden
1 2 3...
Stresten nefes egzersizi bile yapamıyordum. Nasıl bu hale gelmiştim ben böyle. Annem beni şuan böyle görse diye fısıldarken buldum yine kendimi. Anında gözlerim doldu . Korkudan falan değildi bu. Kendime olan saygımı çiğneyip atan anneme kırgınlığımdandı.
Biraz sakinleşmek uğruna bitirmeyi kendime şart koştugum, günlükten çok kendime dair anıları yazdığım defteri elime aldım.
"Evet bayanlar baylar...
Kemerlerinizi bağlamanıza gerek yok.
Hiçte haraketli olmayan hayatıma giriş yapıyorsunuz.Ben hayatımı bir deney faresinden farksız geçirmiştim. Küçükken farkında değildim onun için üzülmüyordum falan diyemem. Keşke öyle olsaydı ama en çok küçükken hissetmiştim acısını.
Ne dışarı da akşam ezanına kadar oynayan çocuklardan olmuştum ne de asosyal olduğu için evde oyuncaklarıyla gece gündüz vakit geçiren çocuklardan. Kısacası ben çocuk olamamıştım. Denek olarak doğmuştum ve öyle de yaşamıştım.Annem Sevde Ateş çok başarılı dünyaca ünlü bir profesör. Doktorluktan bilim insanlığına atlamış bir insan ve aynı zamanda kontrol takıntısı olan mükemmeliyetçi bir kadındı. Doğduğumdan beri beni mükemmel kusursuz olmam için egitiyordu . Oyuncak lar gereksizdi ona göre bu yüzden küçükken hiç oyuncağım olmamıştı. Bir keresinde bir yardımcımızın çocuğu acil bir durumdan dolayı eve gelmişti. Annemin en katı kuraları benle gereksiz samimiyete girilmemesi ve eve katiyen çocuk getirilmemesiydi. O gün annem evde yoktu büyük ihtimalle. Ve o gün benim 2 kuralı birden çiğnediğim tek gündü aynı zamanda en güzel 1. günüm.
O gün öğle öğünüm için merdivenlerden aşağı iniyordum. Onu gördüğümde şaşırmıştım çünkü evde gördüğüm ilk çocuktu. Annem hiç kimseyi eve davet etmezdi . Akşam yemeği bile yenicek olsa bir restorant evden daha uygundu.
O benim tam zıttımdı. Öncellikle kısa saçları vardı ve yerinde durmasını engelleyen bir heyecanı ve neşesi. Ben turuncu uzun saçlarımla ve olgun duruşunda hayattan alabilicegi her şeyi almış mutsuz bir yaşlıya benziyordum.
Beni görür görmez yanıma koşup
elini uzattığını hatırlıyorum
" Benim adım Elif senin adın ne?"
Cevap verememiştim, ilk defa bir arkadaş ediniyordum ve şaşkındım . O ise hiç bozuntuya vermemiş ,oyuncak barbie bebeğini yüzüme yakınlaştırıp "Bunun adı Çilek. Birbirinize ne kadar da çok benziyorsunuz. Senin adında mı Çilek yoksa" diyip kıkırdamıştı."Kumsal. Adım Kumsal."
O gün korkusuzca annemin kurallarını çiğnediğim ve böylesine eğlendiğim sayılı günlerdendi . Öyle çabuk geçtiki akşam olduğunu zamanın nasıl geçtiğini anlamadım bile. Ama dediğim gibi çok güzeldi ."Kapının açılma sesiyle defteri ışık hızıyla masamın altına fırlattım annemin bu defterden haberi olmamalıydı çünkü haberi olduğu an bu defter olmazdı .
"Kumsal hanım kahvaltıya inmeyeceginizi teyit etmeye geldim." Şule ablayı görmemle derin bir nefes alırken yavaşça toparlandım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Uyuyan Prens +18
Teen FictionHayatı boyunca tanıdığı insan sayısının iki elin on parmağını gecmiyecek bir genç kız. Kumsal . Hayatın dışına itilmişken aniden ortasına atlasa neler olur? İş ararken ki duraklarından biri olan Sezgin Efe Aydıner in evindeki işe kabul edilir ve ça...