Güneş göz kapaklarımı yakarken açmamak için direniyordum. Arabada yatmak belimi ağrıtmıştı ve tamamen mayışmış hissediyordum. Gözlerim kapalı şarkı mırıldanıyordum. Bir kaç tıkıklama sesine rağmen kısmadım sesi. Sonra dışarıdaki kibirliye müziğimi böldüğü için sövmeye başladım. Sövdüğümü almamış bir şekilde bakmaya başlaınca 'Ne vuruyorsun cama' Diyerek açtım camı. Daha saydıracakken elinde poşetle durmuş "Günaydın" Diyerek poşeti uzattı. "Kahvaltı getirdim" Elindekiyle yüzü arasında mekik dokurken elindeki poşeti aldım. İçindeki küçük tostları görünce somurtatak geri verdim. "Kaşara alerjim var benim." örttüm camı. Tekrar yumruklama başlayınca sinirle soludum. "Sabah sabah ne istiyorsun kadın yaa" Diyerek camı indirdim tekrar. Derdi neydi bunun "Al bunda kaşar yok."
Deyince utandım.. "Sağol" Dememle önemsiz der gibi baktı. "Eee gitsende yesem." Dememle kaşlarını çatıştı. "Sabah sabah hiç çekilmiyorsun." Bahar'dan daha çok duydum bunu. "Sende arabanın içinde güneşlen sende çekilmezsin." Dediğimde "Evde uyuya bilirdin." bu kız sabah olunca hafızasınımı sıfırlıyordu yine o umursamz tavrının üstünde olduğunu anladım. "Ev deme şuna ayıp." göz kırpmamla dudaklarını kıvırdı. "Biliyorum fazla küçük." verdiği tostan bir ısırık alırken ağzımın dolu olmasını umursamadan Bizimkiler iflas ettiğimde taşıdığımız ev bile daha büyüktü " gözleri ağzıma kayarken yüzünü buruşturup" sizinkiler? " Dedi hala iğrenir bir bakışla bakarken sormuştu. Omuz silktim. Ailem hakkında kimseyle detaya girmezdim. Zengin değilmiydin sen ?"dedim cama iyice yaslanarak "Yeniden omuz silktim. "Sende vermedin." Soruma cevap vermedin?"gözlerini kıstı "ilk ben sormuştum."sandivici bütün olarak yutarken gülümsedim. ". Onlara fazla takılma." Ya sabır der gibi baktı bana. Sonra adımlarını yan koltuğuma yönlendirdi. Oturduğunda "İzin aldın mı?" diyerek tek kaşımı kaldırdım. Bir şey demeden torpidoyu karıştırıp bulduğu peçeteyi bana verdi "Detaylar Emirciğim". "Oğlum az düzgün ye. Ayılar bile daha düzgün yer." ayıyı yemek yerken gördün sanki . "Ben böyle zevk alıyorum ." dememle göz devirdi. Bu alışkanlık yapmıştı sanki. "Neyse ne yapacaksın şimdi?" eve gidip uyumayı planlıyorum. Yatağımda. Mümkünse bir kaç ay. "Uyucam." Batur düzce bakmaya başladı. "Ciddi ol az." en son ciddi olduğumda iş görüşmesine gidiyordum ve bu malla tanışmıştım. Yok ben almıyım o ciddiyeti. "Ne hakkında?" beni süzerek "Hayat." diye cevap verdi. Hayatı son ciddiye alışımda ne kadar boktan olduğunu düşünüp intihar etmiştim. "İnan bana bunu istemezsin." diyerek camdan sandivicin çöpünü attım. "Ciddi halini merak ediyorum ." ne ciddiyetmiş. Gündem haline getirdi kadın "Bende ruh halini merak ediyorum ." gülerek başını salladı "Dünkü gibi bir ruh terapisi yapma lütfen ." psikolojik analizlerime ruh terapisi demek ne hadsizliktir yahu! "Dün atmaman haklıydım. Gerçekten sen nasıl bir şeysin?" diyerek döndürdüm ona tüm bedenimi. Beynimi allak bulak eden hareketleri vardı. Bir gece ağlayıp, sonra bağırıp, sonra romantik bir hareket yapıp daha sonrada siktiri çekebiliyordu. Problemli olan ben miyim burda? Bir de gelmiş sandiviç veriyor. Klininiklik durum bence Yapmurdaki. Dahda kötüsü artık onun bu halini normal karşılıyordum. "Tatlı bir şeysin." al işte ben ne diyorum sen ne diyorsun kadın. "Bana ciddi ol diyene bak." oturuşunu dikleştirdi. Farkettimde iyice yerleşmeye çalışıyor bu arabaya. "İkimizde başaramıyoruz sanırım." Kafamı sallayarak onayladım onu. "Emir." sessizce bedenini bana döndürürken bende ona yandan bakmaya başladım. "Soruma cevap ver.ciddi bir şekilde, yapmayı düşünüyorsun?" eve gitmeyi. "Bizim hakkımızda mı?" biz. Eğer öyle bir şey varsa ne yapıcağımı bende bilmiyordum. Bunu konuşmak için mi gelmişti yani. O zaman maalesef bir cevap alamıcaktı. "Evet, Baharda var tabi." bir şey söyleyip söylememek arasında gittiğini gördüm. "Seviyormusun onu?" sevmiyorum desem kardeşimle oynuyor musun lan diyip dalar mıydı acaba. Normal ablalar öyle yapardı. Tabi Yağmurun ne normaldi nede Abla gibi. "Seviyorum ." her şeye tereddütlü cevap verirken buna nettim. Seviyordum. Bahar benim için vazgeçemeyeceğim biriydi. Ona duyduğum sevgi anneme duyduğum gibiydi. İhtiyaç ve bağımlılık. Aşk yoktu belki ama Yağmur'un bunu bilmesinede gerek yoktu. İşleri zorlaştırmak istemiyordum. Sonunda hep siktiri yiyen ben oluyordum çünkü. "O zaman neden böyle bir hal aldık?" sesi git gide sertleşiyordu. Tamam romantik bir film çeksek kıskanç platonik rolunu kesin Yapmur alırdı ama ne gerek var bu tavra. Bu konuşmayı yapmadık sanki daha önce. "İnsanlar bazen hata yapar ." Sabahtan beri istediği ciddiyeti veriyordum ona sonunda. "Ben haramıyım." kırgın sesini görmezden gelmeye çalıştım. İlişkilerimin hepsinde karşılaştığım bir durumu yaşıyordum şu an. Ortaokulda elini tuttuğum kız namusu gitmiş gibi davranmıştı mesela. Yapmur ise bir öpüşmeyi sanki evlendikte boşanmışıza getiriyordu. Hayır romantik bir şeyde olmadı. Hormonlara sahip çıkamama durumu sadece. Neden uzatıyorsa. "Olmaması gereken herşey hatadır yağmur." bilmişliğime sokayım. "Ama oldu." sesi tereddütsüzdü. Tınısından hoşlanmamıştım. "Ne yapayım gerizekalı zaman makinesini icat edip olmamasınımı sağliyim?" sinirle güldü bu sefer. "Keşke yağabilseydin." sakinliğimiz son bulmuştu anlaşılan. "Kavga etmek için gelme yanıma." gözlerini gözlerime dikti. Sert bakışları elaya çalan göz rengine çevirdi. "Kavga etmek için gelmedim ben !" Her konuşmamız kavgaya gidiyor biz istemesekte egolu kadın. Yağmur derin bir nefes alıp tamamen bana döndü. "Senle niye konuşarak anlaşamıyoruz biz?" Konuşamayanlar koklaşarak anlaşır dememek için zor tuttum kendimi. Nefes alışı bile ortamın ısısını yükseltmeye yetiyordu. "Konuşmayı beceremiyoruzda ondan." bana sen malmısın der gibi bakmaya başladı. Yalan mı söylüyorum? Konuşmaktan çok karşılıklı laf sokuyorduk. Ayrıldıktan sonra birbirini düğününde gören eski sevgililer gibiydik. Hep daha iyisi olduğunu kanıtlama çabası. Biz olamayız ama keşke olsaydık havası. Hüzünlü bakışlar. ego savaşları. İnsanlar anlaşamazdı ki böyle. Şahsen karşımdaki bedende ukala ve umursamaz olduğu için bu işi zorlaştırıyordu. "Bana bir gün ver." dedi birden. Anlamayarak kaşlarımı kaldırdım. "Tek geceliğe karşıyım Yağmur ." dememle yüzünü buruşturdu.gezmekten bahsediyorum Murat fena dağıttı dün gece akşama kadar uyanmaz." kaşlarımi indirerek gülümsedim. "Önerin ne peki?" oda gülümseyip arkasını yaslandı. "Sana İstanbul'u göstermek ." dediği şey gayet normaldi. Ama nedense beynimde yanan cümle 'Sana yatağımı göstermek istiyorum' a gidiyordu. Bir an acaba öylemi dedi diye baktım yüzüne. "Yatağım mı dedin?" yanaklarını şişirirken gülmemeye çalıştığını görüyordum. Başarısız olarak kahkhasını bıraktı. "Kızım gülme." kolunu cimcikleyince kahkahası azalmıştı. "Tamam be göster ne göstereceksen." tek kaşı kalkarken alaylı bir bakış aldı yüzünü. "Olur" Wat? Öhöm. Bu onaylamayı ona sonra hatırlatıcaktım. Şimdilik görmezden gelmeyi seçtim. "Peki nereye götüreceksin beni?" Benzinim yok. Paramda yok. Zengin mekanlarında takılıcak bir kıyafetimde yok. Farkettimde pek seçenekte yok. "Anılarıma." gülümsemesiyle yüz buruşturdum. "Lütfen beni eski fakir mahallene götüreceğini söyleme çünkü bu ucuz roman romantizmi olur." göz kırparak "romantizm severim." dedi. İyide ben ucuz roman sevmem. Her ne boksa diye düşündüm. Yapıcak daha iyi bir şeyim yoktu sonuçta