BDMK 1

65 8 4
                                    

Çok üzüldüğüm söylenemez. Çünkü Serkan ve ailesi çok uzağa taşınmıyorlardı. Bizden sadece iki sokak ileriye taşınıyorlardı.

Birbirimizden uzak kalmıyorduk. Yine bi gün Serkan beni AVM'ye çağırdı. AVM'ye gittik eve geri döndüğümde Facebook'a girdim. Ortalık 'Akkuyu Nükleer Santrali'nde Patlama' şeklinde haberlerle kaynıyor. Ben inanmadım kesin birisi ortaya atmıştır herkes inanmıştır diye düşündüm. Çok geçmeden telefonumda Serkan Arıyor.. yazısı belirdi. Açtım.

"Haberleri gördün mü? "
" Evet ama kesin balondur. "
" İnanmıyosan televizyonu aç."
"Tamam lan."

Televizyonu açtım. Haberlerde Akkuyu'daki patlamadan bahsediliyordu. Hemen annemi aradım olanları anlattım. Normal birşey gibi karşıladı. 'Belki gerçekten normaldi. Ya kötüyse' haberlere tekrar baktım. Uzmanların yaptığı açıklamalara göre eğer Nükleer Santralden sızan partiküller suya ve havaya sırada çok kötü sonuçlar doğurabilirmiş ve hemen engellenmesi gerekmekteymiş. Bir süre sonra annem geldi. Anneme haberde duyduklarını anlattığımda şok oldu. Babam eve geldi olaylar hakkında bizi biraz daha aydınlattı. Babam da benim gibi bu olaylarda başka şeylerin olduğunu düşünüyor. Yoksa neden patlamanın sebebi açıklanmaz ki?

Saat 12'ye geliyordu ve haberlerin ardı arkası kesilmiyordu. Annem

"Yarın okulun var yatman gerekmez mi?" dedi

"Okul kimin umrunda?" diye yanıt verdim.

Annem de haklı olduğumu düşünmüş olacak ki o da telefonundan haberleri takip etmeye başladı. Ama ben yarın okula gidecektim. Bu yüzden yattım.

Okula gittiğimde sınıfın %80'i yoktu. Ama bana Helen'im yeter. O vardı başkasına gerek yoktu. Helen'le dün olanlar hakkında konuştuk. Gün böyle geçti.

Birkaç gün boyunca haberler hep aynıydı en sonunda kazadan 5 gün sonra bir açıklama yapıldı; 'Kazadan sızan partiküller Türkiye'de bazı sulara karıştı. Sular içilmemelidir hatta dokunulmamalı.'

Bu açıklama çok kötüydü yani en fazla 3 güne Türkiye geneline ulaşırdı.

Tahmin ettiğim gibi de oldu. Tüm Türk Halkı ülkeden çıkmaya çalışıyordu çıkan sayısı çok azdı. Geçen kişiler zehirlenmiş olabilir diye hiçbir ülke almıyordu.

Kazadan 7 gün sonra bir sabahı kapı çalındı. Serkan'ın diye düşündüm ama gelen 3 tane askerdi.

Sandığım kadarıyla Yüzbaşı olan "Eşyalarının hazırlayın sığınaklar götürüleceksiniz." dedi. Bize bir şey söyletmediler. Biz de eşyalarımı hazırlayıp kamyon gibi bir şeyin içine bindik.. İçerde Serkan da vardı. Maceramız başlıyordu..

Bir Defaya Mahsus KabusHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin