b e ş

159 42 57
                                    

"LAN İKİ SAAT OLDU BEN SİZE MESAJ YAZALI." camdan sarkıp bağırdım. seulbin mavi bir mom jeans üzerine pembe geniş bir kazak giymişti. saçları ise aşırı düzgün tepeden toplanmıştı. jinae klasik baskılı tişörtlerinden biriyle dar siyah bir kot ve nike air forcelarını giymişti. hyorin ise kırmızı kareli bir pantolonun üstüne siyah kısa kollu bir tişört giymişti. "PODYUMA GİTMİYORUZ TAROTÇUYA GİDİYORUZ."

"BU BENİM KLASİK HALİM DİĞERLERİNE SOR ONU." jinae gözlüklerini çıkardı ve kafasına taktı. "SENİN DE BOYUNU POSUNU GÖRSEYDİK." dedi seulbin.

geceden kalma hafif dağınık iki örgü şeklindeki saçlarımı hiç bozmadan siyah atletimin üstüne ince siyah örme bir kazak ve siyah ispanyol paça kotlarımı giydim. "MAKYAJ YAPMADIM AMA!"

"SENİ Mİ BEKLEYELİM?"

"HYORİN DELİRTME BENİ!" bu sırada şeftali rengi krem allığı hem yanaklarıma hem de dudaklarıma sürüp parlatıcı da sürdüm. ayağıma da vanslarımı giyip merdivenlerden uçtum da denebilirdi. "şuan senin yüzünden günah işliyorum iseul ama yine iyisin çok eğlenceli aktiviteler."

"belki iseul ve beni işe alır ama sen hyorinle sokak köşelerinde çömelirsiniz." dedikten sonra jinae koca bir kahkaha patlattı.

"gidebilir miyiz ben çok heyecanlıyım."

"hyorin catwalk yapmasan mı kendimi iyi hissetmiyorum." dedim. "tanrım divalığımı kıskanıyorsun sen!"

"ya ne demezsin." caddenin karşısına geçtikten sonra eve yöneldik ve zile basmaya hazırlanırken kapının açık olduğunu gördüm "nasıl bir zeki apartmanın kapısını açık bırakır ki." jinae katların yazdığı yere baktı "jang seungwan."

"e ama ben kadın gördüm balkonda yemin ederim." dedim

"belki eşcinseldir bilemezsin."

"ilahi hyorin güldürdün yine." dedi seulbin üçüncü katın asansör düğmesine basarken. asansör çok yavaştı tarih öncesinden falan kalmaydı ve garip sesler çıkarıyordu. "kalacağız diye ödüm bokuma karıştı ama neden kapı açık ki?" seulbin fısıldadı. "çok misafirperverdir."

"özür dilerim hyorin ama." dedim ve kahkaha attım. kapının içinden bir ses duydum "ISEUL?"

"HASSİKTİR!" jinae geri çekildi "iseul bu durumda çığlık atman gerek."

"hayır gerekmiyor sakin olun biraz bu jaemin'in sesi değil mi?" hyorin kapıya gitti. "LAN JAEMIN NİYE GELDİN?" jaemin'in arkasından renjun ve jeno podyumdan çıkarmış gibi geldi "yemin ederim biri şöyle yürümeyi bırakmazsa bu akşam kendimi asacağım."

"aaa jisung nerede?" seulbin, jinae'nin koluna vurdu "götüme soktum jisung'u of be şuna bak." diye fısıldadı. "mantıken renjun'a bakmam gerek çünkü jaemin hyorin'e aitse jeno da iseul'a..."

"çenen düştü senin jinae." dedim. en arkada duran renjun'un arkasından da medyum (?) geldi. hayır o bir kadındı.

"üç kişi olacağınızı zannetmiştim jeno-ah." dedi kollarını kavuşturup " haa biz o zaman randevu alırız." dedim ve arkamı dönüp gitmeye hazırlanırken jeno "onları fazla görmeyin ısırmıyorlar." dedi ve güldü. "iyi sandalye çekersiniz o zaman, ben seungwan." kocaman gülümsedi. gülümseyince ortaya çıkan yüz çizgilerine bakınca orta yaşlı olduğu anlaşılıyordu, siyah küt saçları ve kısa bir kakülü vardı. saçına da beyaz bir bandana takmıştı. lila kolları geniş bir elbise ve boynunda birkaç tane kolye takıyordu. hayatımda görmüş olduğum en modern ve güzel medyumdu (?).

kadının etrafına oturduğumuz masanın tam ortasında bir küre vardı. tanrım her şey hayal ettiğim gibiydi. birden bire yerinde hoplayıp hyorin'i işaret etti. "senin gözlerinde bir şey var."

"ne." seungwan onun avcunu tuttu ve jaemin'i işaret etti "onunla alakalı. seviyorsun sen onu. AHA TAMAM TAKLİT YAPIYORDUM."

"jinae lütfen gidelim." dedim gülümser gibi yapıp dişlerimin arasından. o sırada seungwan bana döndü "ciddileştiğime göre senden başlayalım mı nolur?" avcumu tutup okşadı. "aile bireylerinden biri satanist sanırım doğru muyum?"

"bilmem" dedim. "yakında öğreneceğine eminim, aynı süreçte birine derinden bağlanacaksın ama korkaksın çünkü sen daha önce hiç bir erkek tarafından kırılmadın."

"oh lezboş değilsin yani çok mutluyum." dedi hyorin.

"lezboş ne bilmiyorum ama devam edelim, kabasın sanırım."

"ÇOK DOĞRU!"

"hyorin bi' sus be." dedim. "kabalığın ve dürüstlüğün o kişiyi çok üzecek ama sen aynı zamanda çok hassas olduğundan ayrılamayacaksın."

"ayy çok acı verici şeyler görüyorum. yazın bunlarla bir tatile gideceksin ve kıpkırmızı olacaksın çünkü güneş senin bu tenini kıskanacak."

"ben de bir şey zannettim." seungwan kafa salladı "yanındakini balık ısıracak. jinae miydi?"

"balıklardan çok çekiyorum beni sevmiyorlar sanırım." dudaklarını büzünce herkes güldü ama ben kaşlarımı çattım ve diğerlerini süzdüm. jeno da bana kaşları çatık bakıyordu.

kedimjeno:ĞWLDÖCPSLEKĞDKWIWPLDKDPWĞEÖDĞDÜWÖCPDŞÖWDŞDÖŞWWĞMCŞCŞSÖSLXSÖWPDÖDPWEKDĞWÖWLDĞDÖŞWLWLDMDPÖE

iseulsayspiyuv:

aksama yebe var hanim oh oh🤯

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


aksama yebe var hanim oh oh🤯

🗝;;[alone]: lee jenoWhere stories live. Discover now