o n a l t ı

73 22 136
                                    

nellythelostfish: arkadaşlar galerimi boşaltırken hiç bulmuş olmamam gereken şeyler buldum.

jinaeptune: ne mesela

auraseul: chenkyung sextape

pussyvio: siktir deli

nellythelostfish:

🥺🥺🥺🥺🥺🥺🥺🥺kızım hadi barış şununla ya lütfen

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

🥺🥺🥺🥺🥺🥺🥺🥺
kızım hadi barış şununla ya lütfen.

iseulsayspiyuv: olacak kyung o da olacak önce sikişmeleri lazım.

01hyorindiksin: kes be, kyung zorlamayın cidden ben jaemin olmadan kendimi bulmuş gibi oldum meditasyona falan sardım çok iyi yani imkanım olsa ayrılalım derim.

pussyvio: oha ayrılmadınız mı daha

auraseul: nasıl bir imkan doğuyor anlatsana biraz
ya kendine gel amk aklını başına topla jaemin bu parmağını şıklatsa sevgili yapabilir
sen adım atmazsan ben götüne çaka çaka yürütürüm seni🥰🥰🥰

01hyorindiksin: he tm

jinaeptune: yalnız foto çok tatlı ağlıyorum.

iseulsayspiyuv: inandım tm.

telefonumu yerine bırakıp hyorin'i mesajlarında da yalnız bıraktım ve karşı caddedeki jeno'nun evine baktım.

uzun süredir ilk defa ışıklarını kapatmıştı lee jeno. içimde bir şeyler ters gidiyor demiştim. kısa sürmeden telefonum çaldı.

"iseul, kedi öldü." dedi zar zor. hıçkırmaktan konuşamıyordu. kalbimin kırıldığını hissetmiştim ve ağlayacak gibiydim. hyorin bana döndü. soğukluğumu korumaya çalışmama rağmen kekeledim.

"e-eceli gelmiştir." jeno telefonun diğer tarafında daha çok hıçkırmıştı. ah diye bağırdığını duyabilmiştim. "tüylerinde kan var ve her zamanki yatağında değildi." kedimizi biri öldürmüştü.

"tamam jeno güçlü ol artık çocuk gibi ağlamayı kes ve ciddileş biz geliyoruz." çok korkuyordum. hyorin'e olanları anlattığımda donmuştu, üzerimize birer ceket alıp karşıdaki eve geçtik. kapıyı jaemin açmıştı, saçları dağılmıştı ve gözleri kapanıyordu. jeno ise koltukta yanakları ıslak bir şekilde oturuyordu.

hyorin küçük kedinin bir kolunu kaldırdığında iseul junior kafasını ona çevirmişti "e yaşıyor işte hemen veterinere götürelim."

"tanrıya şükür." dedim ve ağlamaya başladım. "nasıl bir yeri kanayabilir? ayaklandı da kendini mi bıçakladı sen yapmadıysan?"

jeno dudaklarını ısırıyordu, bakışlarını yerden çekmemişti. jaemin'e dönüp baktığımda sinirle jeno'ya bakıyordu. "söylesene durma hadi."

"sora geldi." gözlerimi açabildiğim kadar açmıştım. hyorin şok olmuştu ama jaemin hala sinirle jeno'ya bakıyordu "şaka mı bu o kedilerden nefret eder zaten sizi ayırmak için bir yerini yırtıyor." dedi hyorin.

"içeri gelmek için ısrar etti."

"sen ısrar eden herkesin istediği şeyi kabul ediyor musun cidden? ah bak küpesini düşürmüş."jaemin suratını buruşturmuştu "küpesini düşürebilecek kadar ne yapmış olabilirsin?"

"kavgaya devam mı edeceksiniz." dedim "lütfen veterinere gidelim. siz kalın." jaemin ve hyorin'i kastettim.

"iseul..." hyorin fısıldadı ve kaşlarıyla jaemin'i işaret etti "bir kez olsun şu prensiplerinden ödün ver ne olursun."

sadece kafa salladı. ben iseul junior'ı kucakladım ve aşağıya indim. arkamdan da jeno geldi. arabaya bindiğimizde ağlamıyordum ama gözlerimin doluluğundan önümü göremiyordum. "iseul yemin ederim hiçbir şey olmadı bizim aramızda."

"BU UMRUMDA GİBİ Mİ DURUYOR SENCE?" elimin tersiyle yanaklarımı sildim "konuşmak istemiyorum." dedim ve önüme odaklandım. jeno ise sadcee arabayı çalıştırdı.

gecenin geri kalanını anlatacak olursam navigasyondan en yakın veterineri bulmuştum ki o da yirmi beş dakika uzaklıktaydı. doktor biraz kan kaybettiğini ve bir iki gün gözetim altında tutacaklarını söylemişti. veterinerden çıktığımızda bir elimle telefonu diğeriyle de zaten yumruğumu sıkıyordum, eklemlerimin sızladığını ve bembeyaz olduklarını hissedene kadar.

"hyorin, iseul junior iyiymiş. endişelenmeyin."

"ah harika! sen iyi misin?"

bomboş ayakkabılarıma baktım, ben iyi miydim?

"kapatmam gerek doktor geldi." dedim ve kapattım. doktorun geldiği falan yoktu ve ben arabanın kapısına yaslanmış konuşmamızın bitmesini bekliyordum. sonra soğuktan daha çok etkilenip hasta olmamak için arabaya oturdum. jeno çenesini direksiyona yaslamıştı.

"neler olduğu umrumda değil." derince yutkundum "sadece sora'nın evine gidebilir miyiz?"

kafasını salladı ben de yolu tarif ettim. veterinere çok uzak değildi ve o da kendi evine çıktığından bir apartman dairesinde yaşıyordu.

vardığımızda sadece ben indim ve 4. katın asansör düğmesine bastım. asansörün aynasına bakmaya bile yeltenmemiştim, büyük ihtimalle saçlarım dağılmış ve gözlerim kıpkırmızı olmuştu.

kapı ziline basmadım, sadece yumrukladım. "gece gece ne hoş sürpriz!"

"niye kediyi öldürmeye kalkıştın?"

"uzun hikaye, bunun için bu saatte kapımı çalman kadar ayıp bir hareket görmedim. yazık yani."

"bir daha sorayım mı suratına mı dalayım?"

"hayır ikisi de güzel gelmiyor kulağa ama ben sana şunu söyleyeyim, erkek arkadaşın çok güzel öpüyor. rüya gibiydi, iyi geceler."

ben kendime gelemeden suratıma kapının çarpma rüzgarı esti. aşağıya merdivenlerden neredeyse uçarak inmiştim ve burnumun üstüne kapaklanmam muhtemeldi ama böyle bir şey olmadığı için tanrıya teşekkür etmeyi gelecek planlarım içine saklamıştım. sinirle arabaya bindim.

"güzel öpüşüyormuşsun tebrik ederim."

jeno geri çekildi "ne?" ben de ona dönüp tekrar dolan gözlerimdeki yaşları kontrol ederek gülümsedim "aramızda ne vardı bilmiyorum jeno ama kesinlikle bir şey vardı."

"ve ne varsa benim için şu saniyeden itibaren gram anlamı yok, bitti." göz yaşlarımı kontrol etme çalışmalarım başarısız olmuştu ve patlamış gibi hissediyordum. cidden hıçkırmaya başlamıştım. jeno eliyle yanağımı silerken bileğinden tutup çektim "dokunmazsan çok mutlu olurum hatta ağlamam."

"iseul dinlesen mi acaba."

"hayır ben sadece eve gitmek istiyorum."

"tanrı aşkına dur."

"EVE GİTMEK İSTİYORUM JENO!"

bolumu asssiri hizli yazdim duzenleyip tekrar atcam optum byeeeee

🗝;;[alone]: lee jenoWhere stories live. Discover now