5. Bölüm

138 56 57
                                    

KEYİFLİ OKUMALAR :)

Ayşegül yol boyu sorulara boğmuştu beni. Okula neden gelmediğimi sorup, bende bir haller olduğunu söyleyip durdu. Konuya nereden nasıl başlayacağımı bilemediğimden;

 'Ayaküstü konuşmayalım şimdi oturunca konuşuruz sizinkileri bir görelim de.' 

Diye geçiştirip duruyordum.

Ayşegül'lerin iki katlı bembeyaz yuvalarının önüne geldiğimde kendimi çok iyi hissetmiştim. 

Girişte ki Fatma teyzenin özenle ektiği sardunya kokuları nefesimi açmıştı. Çocukluğumuzu hatırlattı bu koku bana. Bu sıcak yuvanın terasında Ayşegül'le denize karşı sabaha kadar ettiğimiz sohbetleri hatırladım. Bahçede ki masa bana yaz günleri Fatma teyzenin mavi pencerelerden içeriye sızan börek kokusuyla bahçeye koşup ilk kez yemek görmüşçesine yediğimiz yemekleri hatırlattı. 

Bu adada attığımız bütün kahkahalarımız gün aydığından beri kulağımda çınlıyordu ve o an şunu fark ettim ; Memnun olmadığım hayatımı yaşamaya devam etmek için canımı verecek bir haldeydim. 

Bunun sebebi;

Benim çok mu bencil oluşumdu yoksa hayatın bana hep önceki günlerimi aratacak kadar kötü günler sunması mıydı?

Bilemiyorum...

Arka bahçeden üstü başı toz toprak içinde bir halde Suat amca 'Kızlarım gelmiş.' diyerek bize doğru geliyordu. Bizi kapıda görür görmez gözleri ışıldadı. 

Kendi babamın gözlerinde bu ışıltıyı görmeyeli , bana bu şekilde kızım demeyeli tam yedi yıl olmuştu. 

Ayşegül'ün ne kadar şanslı olduğunu düşünüyordum.

Ayşegül gülerek atıldı;

'Babacığım bu üstünün başının hali ne, küçük çocuk gibisin...'

Gülüştük.

Güldükçe canım acıyordu ve aklıma tek bir soru geliyordu;

Adada etraf bu kadar renkliyken böylesine karanlık bir hayatı yaşamayı biz nasıl başarıyorduk?

İçeriden gelen yemek kokuları karnımın ne kadar acıktığını hissettirmişti bana. 

Suat amcanın;

-Fatma iki tabak daha çıkar Mirel'le Ayşegül geldiler.

Diye seslenmesiyle Fatma teyze elini dizlerine vurarak koşa koşa bahçeye geldi.

-Ay Mirel'im gelmiş benim.

Diyerek kollarına sardı beni.

Dolan gözlerime iç sesim eşlik ediyordu.

'Keşke bana böyle sarılabilsen anne sadece bir kere.'

Fatma teyze sitem ederek sordu;

-Kızım neden hiç gelmiyorsun sen bize? Gören de şehirden buraya geliyorsun sanacak... İki adım ötemizdesin aşk olsun sana.

-Haklısın Fatma teyzeciğim annem babam dükkan derken ihmal ettim sizleri kusura bakmayın lütfen inanın ben de çok özlüyorum eski günlerimizi...

Fatma teyzenin birden suratındaki ifade değişmişti. Beni bekleyen soruyu az çok tahmin edebiliyordum.

-Sahi Nihan Hanım , Zeynep Hanım , Berkan Bey nasıllar?

Annem , nenem , babam... Nasıllar gerçekten? Bizim beş kişilik yuvamızdan kalan dört kişilik yuvamızda iyi olan kim vardı? Bencil miydim ben, bazen sanki onlar çok mutluymuş da bütün cefayı ben çekiyormuşum gibi davranıyordum. Babama bir kez olsun nasıl hissettiğini sormuş muydum? Nenemse babam, annem ve ben arasında koşturup dururken ne kadar yoruluyordu ona bunu hiç sormuş muydum? Bencil biriydim ben..

Bunları mı söyleyecektim Fatma teyzeye?

-İyiyiz Fatma teyzeciğim hepimiz...

Herkesin olduğu gibi benim de en çok kullandığım yalanımdı bu.

Annem küçükken bize hep 'Bir şeyin olmasını ne kadar çok istiyorsanız onu o kadar çok söyleyin.' Derdi.

İyiyiz yalanını kurduğum kadar iyi olabilsek keşke artık be anne.

Fatma teyze iç çekerek (bu iç çekmenin sebebi bizim halimize üzülmesiydi , alışık olduğum bir iç çekme..) ;

-Hadi kızlar oturun siz sofraya yemekleri alıp geliyorum ben.

-Anneciğim biz aslında Mirel'le sahile inecektik. Sahilde bir şeyler atıştırırız.

Aile sıcaklığını , ailecek sofrada yemek yemenin huzurunu o kadar özlemiştim ki hemen araya girdim.

-Ayşegül aslında saat daha erken bolca vaktimiz var. Yemeğimizi yiyip öyle insek de olur sanki.

Bu lafıma sevinen Fatma teyzenin yanı sıra Suat amca da bahçeyle uğraşırken dönüp;

-Hay bin yaşa be kızım!

Diye gülümsedi.

Ayşegül'de itiraz etmeden doğruca sofraya oturdu. Fatma teyzenin arkasından yardım etmek için mutfağa gittim. Kendi evim gibi biliyordum her şeyin yerini. Oğuz ve ben Fatma teyzeler de çok kere yatıya kalmıştık. Bu yüzden evimdeymiş gibi hissedebiliyordum.

Ayşegül ve benim için dolaptan tabak almak için uzanırken Fatma Teyze omzuma dokundu.

Dönüp baktığımda gözlerinde ki o bakışı gözlerimin dolmasına sebep olmuştu. Anlatmasam da anlar gibiydi.

Fatma teyzede ki bu anne şefkati içimi yakıp kavuruyordu.

Ellerimi tuttu ve bana bakarak sordu;

-Neyin var Mirel'im? Farklı bir hal var sende...

-Ah Fatma teyzeciğim neyim yok ki?

-Hayırdır kızım anlat bana ne oldu?

Neden bilmiyorum anlatmak istemiyordum. Anlatsam rahatlayacaktım belki. Utanıyordum sanırım. Fatma teyze ve Suat amca çok kültürlü, bilgili insanlardı. Ayşegül'ün eğitimi onlar için her şeyden çok daha önemliydi. Gözlerinde ki bana olan bakışlarının değişmeyeceğini bildiğim halde korkmuştum.

Ellerimi çektim.

-Konuşuruz bunları Fatma teyzeciğim, vakti geldiğinde...

Dönüp dolaptan tabakları aldım. Tam mutfaktan çıkmak üzereydim ki böyle olmaması gerektiğini hissettim. Cevabım Fatma teyzeyi hiç rahatlatmamıştı ve bunu kendisine dert edecek, düşünüp duracaktı.

Tabakları tezgaha bıraktım.

Fatma teyzenin sırtını sıvazlayarak;

-Korkma Fatma teyze , bunları da halledeceğiz neleri halledemedik ki biz? Her kötü gün geçtiği gibi bu da geçecek. Sadece bana biraz izin vermeni istiyorum.

Neleri halletmiştik biz?

Sürekli birilerinin içini rahatlatmaya çalışıyordum. Sürekli yalanlar söylüyordum. Bu durum artık kötü hissettirmeye başlıyordu.

-Mirel'im ben hep buradayım kızım bunu sakın unutma bu bana yeterli.

-Biliyorum Fatma teyzeciğim için rahat olsun.

Biz gözlerimiz dolmuş bir halde birbirimize sarılırken içeriye Ayşegül daldı.

-Ee hanımlar öldüm açlıktan. Ne zaman yiyeceğiz bu yemeği?

Gülerek tabakları Ayşegül'ün eline verdim.

-Sen de bir işe yara hanımefendi buyurun tabaklar.

Bir koluma Fatma teyzeyi bir koluma Ayşegül'ü aldım. Kahkahalarımız birbirine karışa karışa bahçeye geldik.

Bizim bahçeye geldiğimizi gören Suat amca da bahçenin işleriyle uğraşmayı bırakıp sofraya geldi. Bol sohbet eşliğinde yedik yemeklerimizi. Her zaman olduğu gibi yine tadı damağımda kalmıştı Fatma teyzenin yemeklerinin.

Her şey için teşekkür edip Suat amcayı ve Fatma teyzeyi öptükten sonra evden ayrıldık.

Teşekkürler... :)

MİRELHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin