KEYİFLİ OKUMALAR :)
Sabah ışıkları kendisini göstermeye başladığı an evden çıkmak üzere hazırlanmaya başlamıştım.
Nenemin diktiği çiçekli eteğimi ve beyaz tişörtümü giyip saçlarımı açık bıraktım.
Kendime boy aynasında uzun uzun baktıktan sonra, derin bir nefes aldım. Ne zaman güçlü olma ihtiyacı hissetsem derin bir nefes alırdım.
Bunun bana güç verdiğine inanırken, eski bir inanışa göre her iç çekişte kalbin bir damla kan kaybettiğini çok sonra öğrenmiştim.
Odamdan çıkar çıkmaz karşımda ki yatakta yatan annemi gördüğüm an şunu fark etmiştim. Anneme bile küs ve kızgındım. İçten içe şuan zorunda kaldığım şeylerde onu da suçlu buluyordum.
Annemin iyi olmasını çok isterdim ancak ona olan kırgınlığımı geçiremezdim çünkü annem kendini denize atarken Oğuz uğruna beni hiçe saymıştı. Annemi benim varlığım hayata bağlamaya yetmemişti.
Bense bunca yıl annemin yaşaması için yaşamıştım.
Yaptığım fedakarlıklar artık zoruma gidiyordu çünkü sürekli bedel ödemek zorunda kalıyordum sebebini bilmediğim halde...
Annemin yanına hiç gitmeden aşağıya indim mutfaktaki neneme;
-Nene ben dükkana gidiyorum, annemin ilaçlarını vermedim sen verirsin.
Diye seslenip cevap vermesini beklemeden çıktım.
Babam bahçede ellerini arkasında birleştirmiş bir ileri bir geri yürüyüp duruyordu. Beni gördüğü an duraksadı.
-Günaydın kızım.
-Günaydın dükkana geçiyorum ben.
Hiç konuşmak istemiyordum. Göz göze gelmek dahi istemiyordum. Küsmüyordum , sitem etmiyordum. Kırgındım . İçim paramparçayken beni bu hale getirenlerin yüzüne bakamıyordum.
Bahçe kapısına yöneldim doğruca, tam kapıyı arkadan kapatmak üzereyken babam seslendi.
-Mirel bugün dükkana gelme kızım ben açarım.
-Neden?
-Gez bugün istediğin gibi..Murat amcanlar yarın akşam yemeğine gelecekler zaten gün boyu telaşen olur.
Cevap vermedim. Sadece başımı sallamakla yetindim zaten söylenecek bir şey de yoktu.
Saate baktım. Öğlene daha vardı.
Öğlene kadar sahile inerim daha sonra da okul çıkışına gidip Ayşegül'ü alır biraz onunla dertleşiriz diye düşünüyordum.
Ayşegül Bozcaada'da ki en yakın arkadaşım. Onunla her şeyi konuşabilirdim. Fatma teyzeyle Suat amcanın tek çocuklarıydı. Bütün ilgi onun üzerindeydi bu yüzden de çok güzel bir şekilde yetiştirilmişti. Gördüğüm en aklı başında olgun insanlardan biriydi Ayşegül. Nerede ne yapılması gerektiğini en iyi o bilir gibiydi benim için.
İçinde bulunduğum bu durumunda bir çıkmazı varsa eğer bunu da Ayşegül bilirdi.
Deniz bugün çok güzel gözüküyordu. Ayşegül'le hep bu aylarda girerdik denize. Turistler daha henüz akın etmemişken tadını çıkarırdık.
Şimdi içimden hiçbir şey gelmiyordu. Güzel anılarımı hatırladıkça bunları bir daha yaşayamayacak oluşumun kederi peşimi bırakmıyordu.
Çanakkale'ye gerek olmadıkça gitmezdik. Orada tek başıma ne yapacaktım. Yarın Murat amcalar geldiğinde Cihan abinin yüzüne nasıl bakacaktım?
Kafamı dağıtmak için geldiğim sahilde düşüncelerimden kurtulamıyordum.
Ben kendi içimde savaşımı verirken öğlen olmuştu.
Okulun yolunu tuttum doğruca.
Kapısına gelince fark ettim okulu ne kadar özlediğimi.
Dersleri, okula gelmeyi pek sevmezdim ona rağmen duvarlarını bile özlemiştim.
Uzaktan Esmayla birlikte geliyordu Ayşegül.
Esma 2 yıl önce şehirden gelmişti buraya. Pek bize benzemiyordu. Daha farklı düşünüp daha farklı hayaller kuruyordu. Bu yüzden hiçbir zaman gerçek bir en yakın arkadaş olamamıştık ama onu da çok seviyorduk.
İkisi de beni görür görmez koşarak sarıldılar.
Ayşegül defalarca sarıldığı yerde;
-Kızım neredesin sen ya,neden gelmiyorsun?
Ne cevap vereceğimi düşünürken ben, Esma da hemen;
-Çok özledik seni daha bugün kaç kere bu deli nerelerde yine diye konuştuk.
Diye atıldı.
Afallamıştım. Ne diyebileceğimi de bilmiyordum. Sessizliği Ayşegül bozdu.
-Merve öğretmen seni sorup duruyor bana Mirel. Kadına verecek bir cevabım da olmadığından bir şeyler uydurdum sürekli.
Merve öğretmen burada Ayşegül'den sonra bana kendimi yalnız hissettirmeyen bir diğer insan. Bir öğretmenden çok bir abla olmuştur her zaman. Onunla okuduğum kitapları, tiyatro eserlerini, annemi, Oğuz'u konuşmak çok iyi geliyordu. Bende gerçekten bu kadar emeği olan bir öğretmenimi gitmeden mutlaka görmem gerekiyordu.
-Ayşegül ya sen söylersin Merve öğretmene bu hafta içinde mutlaka uğrayacağım.
-Söylerim söylerim.
Ayşegül'ü alıp direk sahile gitmek istiyordum ama Esma'ya ayıp olacaktı bu yüzden onu da davet etmek zorundaydım.
-Hadi kızlar sahile gidelim.
Esma hemen saatine bakıp;
-Ooo kızlar size iyi eğlenceler akşama misafir var annem söylenmeye başlamıştır şimdi nerde bu kız diye.
Diyerek eve doğru yöneldi.
Esma'nın ben bir şey söylemeden gitmiş olmasının verdiği rahatlamayla 'oh be' diyecekken arkasını dönüp sordu;
-Senin şu Cihan ağabeyler gelirse buralara haberimiz olsun Mirel hanım.
Esma işte. Nerede yakışıklı erkek görse düşer peşine. Esma'ya söyleyecek söz bulamayıp Ayşegül'ün koluna girdim.
-Yürü Ayşegül yürü.
-Kızım dur bir, bize uğrayalım önce anneme haber vereyim merak etmesin.
-E iyi hadi madem Fatma teyzeyi göreyim ben de görmedim ne zamandır.
YORUMLARINIZI MUTLAKA BEKLİYORUM 5.BÖLÜM ÇOK YAKINDA SİZLERLE... :) SAĞLICAKLA KALIN.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MİREL
Fiksi RemajaÇok uzun zamandır aklımda olan ancak gerçeğe dökülmek için geç kalınmış bir kitap bu... İlkokulda sürekli kendi başına bir şeyler yazıp kapağını bile kendi ciltleyen küçük çocuğun ilk gerçek kitabı. 2020 Karantina sürecinde kağıda dökülmeye başlanmı...