3. BÖLÜM

877 169 541
                                    

Keyifli okumalar mavilerim...

♡♡♡

Koridordan içeriye girdiğimde şok oldum resmen...

Sabahtan beri o kadar çok gizem kasmışlardı ki bende kendimi bir korku filiminde zannetmiştim.

Şuan çok fazla abarttığımı düşünüyorum.
Benim düşündüğümün aksine normal bir aile gibi duran iki kişi harika bir sofrada oturmuş yemek yiyorlardı.

Hiçbir şey söylemeden beynimin içindeki soruları dışarıya savurdum.

"Ne oluyor burada, siz kimsiniz ve benim burada ne işim var?"

Hiçbiri söylediğime aldırış etmedi.
Tekrar sordum bağırarak;

"Benim burada ne işim var, siz kimsiniz?"

Orta yaşlarda olduğunu düşündüğüm kadın girdi söze;

"Artık buradasın benim güzel kızım."

Artık buradasın da ne demekti?

Kadının yanına kadar koşar adımlarla ilerledim.

" Neden bahsediyorsunuz siz?
Ne saçmalıyorsunuz?"

Kadın beni takmıyordu bile.
Kadının yanında oturan beni buraya getiren mavi göz konuşmaya başladı;

"Ah prenses sana kendimi tanıtmadım, ben Selim."

Bu mavi göze zaten gıcık olmuştum hâl ve hareketleri beni gıcık ediyordu.
Bana elini uzattı, tanışmak ister gibi.

Seni aptal der gibi bakınca sırıtarak elini geri çekti. Sonra da yemek yemeğe devam etti. Hepsi gibi...

" Ya burası neresi?

Telefonum nerede?

Eşyalarım nerede?

Cevap versenize?"

"Tatlım senin telefonun değil artık o."

" Ne demek benim telefonum değil."

Cümlesine devam etti kadın...
"Yatağının yanındaki çekmecelerde yeni telefonun duruyor. Eski telefonunu unut."

Yok ya bu kadın beni cidden çıldırtmaya çalışıyordu.

"Bu evde belirli saatlerde yemek yiyebilirsin. O yüzden otur ve yemek ye. Aç kalmanı istemem. "

Miğdem; " yesene salak." Diyordu bana ama yemeklere birşey koymuş olabilirlerdi. Yemeyecektim...

" Ah afedersin tatlım ben Ezgi dedi."

Piskopat diye adlandırdığım kadın.

Sofranın köşesindeki çocuğu işaret ederken " Bu Orçun dedi."

Sanki normal bir şekilde buraya getirilmişim gibi bana göz kırparak el salladı. Aslında o da yakışıklıydı. Kahverengi saçlarını tamamlıyordu karamel rengi gözleri...

"Sen 18 yaşındaydın değil mi , Selinciğim?"
Diye sordu Ezgi psikopatı.
Selin de kimdi benim adım Eylül. Ya allahım ben nereye düşmüştüm böyle...

Bir korkak gibi cevap verdim.
"E-evet."
"Aah süper bak Orçuncum yaşıtın yok diye üzülüyordün artık bak Selin var."

Allahım hâlâ Selin diyor kafasını ısıracağım şimdi.

Sinirim çok bozulmuştu. Koşar adımlarla odaya doğru ilerlerken ;

"Mavi sen de gel dedim."
Istemsizce söylemiştim.

- Ya Mavi kafayı mı yediniz?

- Mavi derken?

Dedi bir anlam veremeyerek.
Ona selim demek istemiyordum. O benim için Maviydi.

Konuyu değiştirmek ister gibi;

- Ayrıca Selin kim ya benim adım Eylül.

- Biliyorum. Fakat patronun bize verdiği isimleri kullanmamız gerekiyor. Yoksa ceza alırsın.

Anlam veremeyerek baktım yüzüne hadi ama siz böyle bir şey yaşadınız.
Hemen kabullenmezsiniz herhalde.

- Hadi onu geçtim. Birdaha buradan çıkamayacak mıyız?

-hayır malesef.

-Ne demek hayır. Sen ne zamandır buradasın?

- 5 yıl.

- Ne ? Çıldırmış olmalısın, 5 yıldır buradan çıkmıyor musun?

- Elbette çıkıyorum ama kaçamıyorum, korumalar yanımda oluyor.

- Bak sana tavsiyem güzelim. Ezgiye karşı gelme. Üzer seni bizde bunu istemeyiz değil mi?

O insan gitti sanki. Beni kaçıran insan gitti, bambaşka bir insan geldi.

- Tamam.
Diyebildim sadece.

Kapı aniden açıldı. Orçun denen çocuk üzerinde mikiy maus'lu bir pijama giymişti. Kendimi tutamadım büyük kahkaha attım.

- Eee geçlik nasıl kuduruyoruz?

- Oğlum bu halin ne?

- Ne var oğlum halimde gayet yakışıklıyım.

- Ya bu halin ne?
dedim. Ve büyük bir kahkaha attım.

- Müsade ederseniz bende pijama giyeceğim. Bu dolapta pijama var mı?

- Var tabi olmaz mı? Var da senin tarzında yok bence.

- Sen benim tarzımı nereden biliyorsun?

- Üzerini kim değiştirdi sanıyorsun?

Dedi ve göz kırptı. Kan beynime sıçradı sanki.

- Ne ne diyorsun sen ya çıkın dışarı!
Hayır bu şaka değildi gerçekten sinirlenmiştim.

- Sakin şampiyon dedi Mavi.

- Hadi abi gel pes atalım. Dedi Orçun, hâlâ onun kafasını kopartmak istiyordum.

(Demek bundan sonra buradayız Onlarla iyi anlaşmalıyız.)

Evet doğru tahmin, beynim yine beni uyarıyor...

Dışarıya çıktılar. Dolabı açtım dolapta ki herşey pembeydi. Acilen kendi kıyafetlerime ihtiyacım vardı.

***

Üzerimi değiştirdim belki uyurum diye olmadı dön sağa dön sola uyuyamadım. Bakalım ilerki günlerde ne yaşayacaktım. Bu karantinamın ilk günüydü...

♡♡♡

Umarım begenmişsinizdir.
Bu corona günlerinde yazmak iyi geliyor. Çok fazla kişi okumuyor ama okuyanlara teşekkür ederim...

OKYANUS MAVİSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin