5. Bölüm

653 108 291
                                    

Keyifli okumalar mavilerim...

♡♡♡

GÖKYÜZÜMÜZ O DUVARIN ARKASINDAYDI...

Sanki 40 yıllık uykumdan uyanmış gibiydim. Saçma bir şekilde iyi ve mutlu hissediyordum. Gözlerimi araladığımda Mavinin okyanus gözleriyle karşılaştım. Bana gülümsüyordu çok iyi bir haber almış gibi.

- Uyan bakalım uykucu.
Dediğini duydum ama yataktan çıkmak istemiyordum. Kendimi bu yatağa yapıştırmak ve birdaha çıkmamak. Aklımdan geçen tek düşünce buydu.

- Hayır ya 5 dakika daha uyusam olmaz mı? Diye mızmızlandım.

- Olmaz bugün işimiz var seninle.

Ne işi vardı benimle?
Ah tanrım! Beynimi susturmam gerek.

- Ne işin var benimle?
Ben sorumu tam sormuşken. Orçun girdi odaya. Dün akşamki pijamaları hâlâ üzerindeydi. Bu çocuk gerçekten bir garipti. Hafiften kıkırdadım.
Sorumu direkt olarak Orçun'a yönelttim;

- Niye bunları giyiyosun, allahım git değiştir şunları.

- Banane niye değiştirecek mişim? Böyle çok yakışıklıyım derken eliyle kısa saçlarını taradı.

- Tamam kardeşim çok iyisin böyle. Mavi konuşurken kendimi tutamadım büyük bir kahkaha attım. O da gülüyordu ve çok güzel gülüyordu.
(Kendine gel Eylül dedi.Iç sesim galiba bu sefer haklıydı kendime gelmeliydim.)

Düşünsenize karşınızda 18 yaşında bir delikanlı ve üzerinde miky maus pijaması bilmiyorum sizin tepkiniz ne olurdu ama ben gülmekten ölüyorum şuan.

- Ne için geldin?

- Ne için gelmiştim ben ya. Derken elini ağzına götürdü. Düşünüyormuş gibi.

- Evet arkadaşımız hafızasını kaybederse.

- ha şey için Patron sizi yemeğe çağırıyor.

Ne patronmuş ya buradan kurtulmam lazım. Bir çıkış yolu bulmam lazım. Bunu kendi başıma yapamam. Onlara da söylemem gerek. Ne kadar alışmışlardı burada kalmaya. Acaba burdan çıkarsak düzenleri bozulur muydu?
Ay saçmalama istersen Eylül kim burada kalmak ister.
Evet daha 2. Günden kafayı yemiş durumdayım.

- Hadi inelim o zaman dedi Orçun.

Mavi bana doğru yaklaştı ve kulağıma: "ona iyi davran yoksa başına iş alırsın."

"Ona iyi davranacağımı bende biliyorum."

"Hadi bakalım prenses inelim o zaman." Dedi ve göz kırptı.

Bu iki oldu. Bana 2. Kez prenses diyordu ve bunu demeyi acilen kesmesi gerekiyordu çünkü ben prenseslerden nefret ederdim.

"Tamam inelim. Ama sizinle birşey konuşmam gerekiyor kahvaltıdan sonra."

"Konuşuruz. Biraz daha inmezsek bütün gün aç kalacağız o yüzden ben iniyorum sende geliyorsun."

***

Aşşağıya indik. Şuan kahvaltı yapıyoruz ama masada ölüm sessizliği var. Kimse konuşmuyor, ben ise kendimle konuşuyorum. Buradan nasıl çıkacağım hakkında fikir üretmeye çalışıyorum. Tabikide başarılı olamıyorum. Evin hiçbir yerini bilmiyorum. Nasıl kaçış yolu bulacaktım aptal Eylül aptal sen tam bir aptalsın!
Açlıktan ölmemek için birşeyler atıştırdım sadece. Kahvaltının bir an evvel bitmesini beklerken. Ezgi atladı söze onların söylemesiyle patron.

- Aah Selinciğim tatlım neden yemek yemiyorsun. O kadar şey hazırlattım sizin için.

Offfff bu kadına gerçekten sinir oluyordum. Dışarıdan baksanız normal bir insan ama içini görseniz şam şeytanı gibi. O da söylemişti. Ona iyi davranmam gerekiyordu. Yoksa başıma gerçekten bela alacaktım. Hastaymışım gibi yüzümü ekşittim ve;
- öhğ öhğ ben biraz rahatsızım da o yüzden yemiyorum.

OKYANUS MAVİSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin