Kurt

2.8K 43 27
                                    


   Leo birkaç gün önce kurduğu kapanları toplamak için ormana girdi. Korkuyordu. Ormanda son günlerde gördüğü ölü hayvanlar giderek artmaya, daha vahşi parçalanmaya başlıyordu. Eğer buna dur demezse, ormandaki türler giderek azalacaktı.

 Sekiz kapanı da topladıktan sonra bıraktığı dokuzuncu kapana ilerledi. Lanet kapanı neden o kadar uzağa koymuştu ki? Yol yürü yürü bitmiyordu ve üzerinde gittiği küçük patika giderek silikleşiyordu. Kapana yaklaştıkça bir hırlama sesi yükseliyor, debelenmeleri ve demirin etrafa vururken çıkardığı sesi duyuyordu. "Siktir," diye geçirdi. Bir kurt mu yakalamıştı? Hızla ilerlerdi görmek için. Kurdun önünde durdu.

O şeye kurt demek bin şahit isterdi.

"Aman Tanrım.." Dokuzuncu kapanına çok büyük bir kurt takılmıştı. Kurtulmak için çırpınıyor, Leo'yu karşısında dikilirken gördükçe daha çok debeleniyordu.

 "Sakin ol," dedi Leo. "Sana zarar vermeyeceğim.." Aslında amacı onu öldürmekti ama acı içinde kıvranan hiçbir canlıya kıyamıyordu. Kurt onu anlamış gibi biraz sakinleşti, hırıltılarını kesip yerine sesli soluklarını bıraktı. O kadar çırpınmıştı ki yorgunluktan ölüyordu.

 Kapana yaklaştı yavaşça. Eğer yanlış bir hareket yaparsa, kurt onun kolunu tek ısırışta koparabilecek güce sahipti. Titreyen elini kapanın kenarlarına koyup bastırdı. Lanet kapanın mekanizması bir şekilde zarar görmüş ve sıkışmıştı. Bir süre açmaya uğraştıktan sonra zaferle gülümsedi. "İşte," dedi. "Artık özgürsün."

Kurt ilk önce patisine, sonra da ona baktı. Yürüyebileceğini biliyordu ama karşısındaki bu ışıldayan adamı nedense bırakmak istemiyordu. Oturduğu yerden kalkıp ona yaklaştı yavaşça. Her adımında Leo'nun korkusu artıyordu. Kurt, korkusunun kokusunu alabiliyordu.

Hemen dibinde durdu en sonunda. Çenesini adamın omzuna koyup öylece bekledi. "Ah," dedi Leo. "Sana zarar vermeyeceğimi anladın demek.." Ellerini kurdun sırtına koyup kürkünü okşadı. Kuyruğunu salladığını fark edince gülümsedi ve yavaşça kalktı. Kafasını okşayıp ona arkasını döndü. "Sonra görüşürüz koca adam." 

 Kurt arkasından baktı. Daha sonra görüşebilirler miydi gerçekten? Onu etrafa yayılan kokusundan bulurdu elbet ama bu çok dikkat gerektiren bir iş olacaktı. Kalktı ve yavaşça, sekerek onu takip etmeye başladı. Leo bunu hissedip arkasına döndüğünde ufak bir gülümseme sundu zavallı kurda. "Aw.. Ama benimle gelemezsin.." Eğilip onun kafasını okşadı. Onun için biraz üzülmüştü.

Kurt kafasını okşayan elini dişledi, yaladı ve kafasını sürttü eline. Onunla gelmek istiyordu. Nedense karşısındaki adam çok hoşuna gitmişti. Küçük, inlemeye benzer bir ses çıkardı. "Ağlıyor musun? Hadi ama.." Leo onun yanaklarını okşadı, burnunun üzerini sevdi. "Seni eve alamam.. Çok büyüksün." Kurt inlemelerini daha da yükseltti. Ona baktı büyük, parlayan gözlerle. Hiçbir canlı bu yüze hayır diyemezdi. Leo iç çekti, onu bırakıp ilerlemeye devam etti. "Sanırım seni kovsam bile sonraki gün kapımın önünde olacaksın." Gülümsedi. "Yapacak bir şey yok o halde." 

Uzun bir yürüyüşten sonra eve girdi. Kurt kapıdan sığamayacak kadar iri görünüyordu ama kolayca içeri geçti. Şömineyi görünce ilk başta hemen oraya gitmek istese de Leo'nun onunla geleceği yoktu. Paçasını ısırarak şöminenin önüne çekti ve onu oturttu. Mutlu bir havlama sesi çıkardıktan sonra uzanıp kafasını dizine koydu. Sahi, en son ne zaman bu kadar huzurlu hissetmişti? Kaç yüzyıl önce? Hatırlamıyordu. Sadece anın tadını çıkarmak istiyordu. Dizinde yattığı bu adam, onu kendine çekiyordu.

   Saatler sonra kafasını kaldırdı kurt. Adama baktı, onu izledi. İnsanların uykudayken yüzlerini izlemekten pek hoşlanmazdı ama şu an karşısında kesinlikle Tanrı'nın gönderdiği bir melek vardı ve onu sonsuza dek izleyebilirdi.

Yaoi OneShotHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin