¥
Seul'da akşam üstüydü, güneş batmadan önce son ışıkları ile şehri aydınlatıyordu. İşten çıkmak isteyen insanlar, evde kocalarını bekleyen kadınlar ve ya çocuklar. Şehir her zaman ki sıkıcılığındaydı, psikolog Jennie de bu sıkılmışlardan biriydi. Kendi bürosunda oturduğu tekerlekli sandalyede dönüp duruyordu, elinde ki dosyalara göz ucuyla bakıp masasına geri bırakıyordu.
Hepsi kolay insanlardı, çözülmesi ve yola getirilmesi kolay. Jennie masanın üstünde ki kül tablasının üstünde ki sigarasını aldı ve dudaklarına götürdü. Camından giren loş güneş ışınları onun uykusunu getiriyordu, sakin geçen iş günleri ona göre değildi. Basit insanlar ile uğraşmak hoşuna gitmiyordu ona zorlar gerekiyordu.
Genellikle seri katiller ile konuşan bir psikolog olduğundan diğer insanlara katlanamıyordu. Onların aptallığı sinirleri bozuyordu, saçma düşünceleri ve düşüncesiz hareketlerine dayanamıyordu. Sandalyesinde bir kere daha dönerken masanın üstünde olan telefonu çaldı. Jennie iç geçirerek dönmeyi bıraktı ve bıkkınca arayan kişinin ismine baktı.
"Sehun? Yine mi bu lanet adam"
Jennie telefonu açmamayı düşünürken yine dönmeye devam etti, birazdan vazgeçeceğini bildiği için umursamadı. Kısa süre sonra kapanan telefon ile gülümserken yeniden odada yayılan müzik yüzünde ki gülümsemenin sönmesini sağladı. Sigarasını yine dudaklarına götürürken dumanı odanın melankoli havasına uyum gösteriyordu. Jennie erkeklere karşı umursamaz bir kadındı, onların kendisine karşı genellikle hangi anlamda baktığını veya ilgilendiğini bildiğinden dolayı onlarla iletişime geçmeyi sevmezdi. Aslında o insanlar ile iletişime geçmeyi sevmezdi.
Genellikle onları kendi amaçları doğrultusunda kullanmayı severdi, keskin sözleri ve güzel vücudu ile de bunu çok iyi yapardı. İleri derecede gelişmiş bir sosyopat iseniz bunlar oldukça normaldi, Jennie'nin hayatında sakladığı tek sırrı bu olabilirdi.
O dürüst bir insandı, yaptığı hiç bir şeyden pişmanlık duymazdı kendisi hatalı bile olsa umurunda olmazdı. Utanmadan yoksun olan bir kadındı, insanları manipüle etmekten hoşlanırdı. Bu özelliklerini gizlemeyi de çok iyi başarırdı. Ailesinden ve ya iş arkadaşlarından kimse bunu bilmezdi, o iyi bir oyuncu olduğunun yanı sıra iyi bir psikolog'tu da. Telefonun 4. kez çalması ile birlikte küfrederek telefonu aldı ve kulağına götürdü.
"Evet Sehun, derdin ne sanki alacaklı gibi arıyorsun?!"
Telefonun diğer ucunda ki Sehun omzuyla kulağına dayadığı telefondan gelen ses ile gülerken elinde ki dosyaya baktı.
"Sana birazdan söyleyeceğim şey ile bu kadar çok aramama minnettar olacaksın"
Jennie'nin kaşları yukarı kalkarken masanın üstünde ki tükenemez kalemini parmaklarını arasına aldı.
"En son bana böyle dediğin zaman tavuk becermekten ve tavuğun kafası kesilmesinden tahrik olan lanet bir adam ile konuşmuştum!"
Sehun gülerken dosyayı masasına bıraktı ve telefonu eline alırken işaret parmağını çizdiği yerlerde gezdiriyordu.
"Bu sefer ki tamamen farklı Jennie"
Jennie kalemi parmaklarının arasında agresifçe gezdirirken onun söyleyeceklerini bekledi.
"Jennie Night Stalker'ı biliyorsun değil mi?"
Jennie sandalyede dikleşirken kaşlarını çattı. Parmakların da agresifçe gezinen kalem yavaşladı. Sonunda Sehun onun ilgisini çekebilmeyi başarmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
the man who whispered to death▪︎yoonnie
Fanfiction"Duydukların seni yanıltabilir ama gözlerin asla" 'sosyopat bir psikolog ile ünlü bir katilin şeytanlarının savaştığı bu oyunda kazanan taraf hükmeden olurken kaybeden ise köle olacaktı. ▪︎zevke değil belki ama bana açsın▪︎ | jennie & yoon gi |