"çirkin çocuk"

742 95 38
                                    

¥

Kaderimizi bizim belirlediğimizi söylerler ama aynı zamanda kaderimizinde yazılı olduğunu bizim seçim yaptığımızı. Bazen seçimlerimiz bize güzel kapılara götürmez ya da bizim güzel sandığımız o kapı aslında cehennemin yansıması da olabilir.

Yoon Gi çocukluğundan beri sürekli seçimlerinin kurbanı olmuştu ya da öfkesinin. İnsanlara olan nefreti asla azalmıyordu, o kadar güvensizdi ki bazen kendini küçük bir çocuk gibi hissetmekten alı koyamıyordu. 35 yaşında olmasına rağmen çoğu zaman kendini 5 yaşında ki savunmasız halinde bulurdu.

Bundan nefret ederdi, kendini güçsüz görmekten insanları güçsüz görmekten nefret ederdi. Büyüdüğü yerde küçük yaşına rağmen görmemesi gerek şeyler görmüştü, duymaması gereken şeyler duymuştu. Şiddete mağruz kalmıştı, her nedenden dayak yemişti. Hasta oldu diye, yanlış yere oturdu diye, duymadı diye her gereksiz nedenden dolayı ceza çekmişti. Kadınlar onu korumaya çalışmıştı ama zayıflıkları vardı onu yeterince koruyamamışlardı.

Bu yüzden zayıf insanlardan nefret ediyordu, kimseye faydaları yoktu. Onların yaşamaya dahi hakkı yoktu.

Yoon Gi kasılan çenesini tutarken ameliyat masasına bağlanmış bir şekilde yatan psikoloğa baktı. Çıplak vücudunu süzerken zihninde ki tilkiler harekete geçmişti.

Psikolog çekici bir kadındı, diğerlerinden sıyrılıyordu tuhaf bir şekilde. Bu katilin ilgisini çekiyordu, onun hikayesinin derinliğini öğrenmek istiyordu.

Hayır ona bir his beslediği yüzünden değildi, onun psikolojisini mahfetmek içindi bu istek. Saçma bir dizinin ya da bir kurgunun içinde değillerdi.

Nasıl kötü adam o kadını görünce iyileşebilirdi ki? Nasıl bir katil birine aşık olabilirdi? Bu onun kodlarında yoktu, onlar için her insan sadece bir kurbandı ya da önemsiz bir detaydı.

İnsanların bu düşünceleri onu daha çok delirtiyordu, kendi sonlarını hazırlıyorlardı. İflah olmaz bir adamı annesi bile düzeltemediyse bir kadın bu role bürünmek zorunda değildi. Ama o sikik duyguları onların sonunu getiriyordu ki bunu akşam 7. Haberlerinde görebiliyordunuz.

Yoon Gi sinirle yerinden kalkarken elinde ki bıçağı parmaklarının arasında dolandırıyordu. İç geçirerek psikoloğun yüzüne doğru eğilirken nefesinin çarptığı ten kıpırdamaya başladı. Jennie gözlerini yavaşça aralarken başında keskin bir acı vardı. İnleyerek kıpırdanmaya çalışırken hem vücudunda bir eksiklik hem de bir yere bağlı olduğunu hissetti. Gözleri tamamen açılırken ilk gördüğü şey katilin gözleriydi. Ani bir panik vücudunu sardı bunu katile yansıtmak istemezdi ama kendine engel olamadı.

Güvende hissetmiyordu, bağlı olması ve katilin elinde olması kendine bir şeylerin garantisini vermiyordu. "Sonunda uyuyan güzel gözlerini prensine açmış, ne güzel"

Jennie dudaklarını yalarken boğazını temizledi. "Ben nerdeyim?" Yoon Gi alayla gülerken dirseğini masaya yasladı ve yanağını avcuna yasladı. "Avucumun tam içindesin, benim mağaramdasın ve benim kurbanımsın...yeterince açıklayıcı geldi mi?"

Jennie olumsuz anlamda başını iki yana salladı. "Bu adil değil" Yoon Gi kaşlarını yukarı kaldırdı. Bıçağını havaya doğru kaldırırken ardından hızlıca onun yüzüne yakınlaştırdı. Jennie titrek bir nefes alırken bıçak gözünün altına dayandı. "Bir katil ile dans ediyorsun psikolog bir şeylerin adil olmasını beklemen hata" Katilin keskin çiziği ile psikolog acıyla bağırırken onun kahkahaları odayı sardı. Kan süzülerek Jennie'nin pürüzsüz teninden kulağına ilerlerken katil dili oraya ulaşmasına engel oldu. Psikolog gözlerini sımsıkı kapatarak geri çekilmeye çalışsa da bunu yapamadı. "İşte beni tahrik eden bu psikolog, bu seksten daha iyi...acı çığlıkların, kanının akışı, canının yanışı bunlar beni tahrik ediyor senin ucuz numaraların değil"

the man who whispered to death▪︎yoonnieHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin