Bazenleri kim olduğumuzu sorgulamaya başlarız.Ben kimim,neden bu dünyaya geldim diye sorarız kendimize.Bu soruların elbette cevapları var fakat bizim yapmamız gereken tek şey o cevapları bulabilmek.Bazenleri bu soruların cevapları kalbimizde saklıdır sadece o cevapları kalbimizi kazıp bulmamız gerekir.Ya da bunları biz değil de başkası yapar.Cevabını merak ettiğim bir sürü soru var ve bu cevapların yarısını bile bulamadım.Hep bu cevapları bulacak kişiyi beklemişimdir.Sanırım o geldi benim görevim ise o soruları sormak.Tüm hafta boyunca kimseyle konuşmadım,sadece kendimle beraberdim.Okulda Ahsen'le bile konuşmadım.Sadece arada sırada Berk ile konuşuyordum o da beni rahat bırakmadığı için.Şu anda nedensizce aynanın karşısında kendime bakıyorum.O notu gönderen kişi kim olabilir ki?Bunu aklımdan çıkaramıyorum.Ayrıca bunu Ateş'e de söylemek fakat bunu nasıl yapacağımı bilmiyorum.Aşağıda beni Necip abi bekliyor ve ben öylece aynada kendime bakıyorum.Aynada kendimi izlemeye devam ederken odamın kapısı çalındı.
"Kızım herşey yolunda mı?"dedi babam endişeli bir sesle.
"Evet babacım,hazırlanmam biraz uzun sürdü de."dedim bende.Çantamı alıp odadan çıktığımda babamı takım elbisesiyle gördüğümde işe gideceğini anlamıştım.İki hafta sonra evden çıkacaktı.Aslında bu beni mutlu ediyordu.Hem işe giderse kafası da dağılırdı.
"Günaydın baba,işe mi gideceksin?"dedim mutlu bir sesle.
"Günaydın kızım.Evet bugün işe gitmeyi planlıyorum,ayrıca bugün eve biraz geç gelebilirim.İşler uzun sürer."
"Tamam babacım,görüşürüz o zaman"deyip yanağına kocaman bir öpücük bıraktım.Hızla merdivenleri inip arabaya bindim.Bugün gerçekten mutluydum.Sebebini de bilmiyordum.Okula geldiğim de dersin başlamasına daha yirmi dakika vardı.Bende geç kaldığımı sanıyordum.Daha kötüsü sınıfta Ateş ve ben vardık.Yani bizim haricimizde kimse yoktu.Sınıfım oldukça büyüktü o nedenle dolapları da sınıfın içine yapmışlardı.Çantamı sırama bırakıp dolabıma doğru yürümeye başladım.Dolabımı açıp kitaplarımı arıyordum ki elime bir kağıt düştü.Kağıt oldukça küçüktü ama sanki içinde nutuk yazıyordu.Kağıdı açıp okumaya başladığımda şaşırmıştım.Çünkü bu da önce ki nota çok benziyordu.Kağıtta şunlar yazıyordu:
Oyunumuz çok kolay
İleriye doğru koşmaya başlarsan bitiş çizgisine daha çok yaklaşırsın
Geriye doğru koşarsan çukura düşersin
Önüne bakarsan cennetin kapısını görürsün
Arkana bakarsan cehenneme daha çok yaklaşırsın
Kafam çok karışmıştı.İleriye gitmek için ne yapmam gerekiyordu ki?Hiç birşey anlamıyordum.Ayrıca korkuyordum da.Bunlar birşeye işaretti ama neye?Kağıdı hızlıca katlayıp çantama attım.İlk ders edebiyattı o nedenle edebiyat kitabımı karıştırmaya başladım.Edebiyat dersini çok seviyordum o nedenle tek konuştuğum ders edebiyat dersi.Kitabın sayfalarını çevirdikçe daha fazla içine girdiğimi hissediyorum.Yanımdan bir ses duyana kadar:
"Egesu ders başladı"demişti yanıma oturan Ahsen.Kafamı kaldırdığımda sınıfın dolu öğretmenin ise bana baktığını görebiliyordum.Edebiyat hocamız bana soran gözlerle bakıyordu.
"Egesu dersi dinlemeyecek kadar önemli olan işini bana söyler misin?"demişti.O an utançtan yerin içine girmek istiyordum.Ayağa kalkıp,boğazımı temizleyip konuşmaya başladım:
"Özür dilerim hocam dalmışımda"deyiverdim birden.Çok kötü bir bahaneydi.
"Bahanen bu mu?"
"Evet...yani...hayır"dememle tüm sınıfın bana aktığını anladım.
"Ben sınıfımda beni dinlemeyen öğrenci istemem.Çık dışarı Egesu"demesiyle gözlerim kocaman açılmıştı.Hayatımda ilk defa dersten atılıyordum.Çok saçma bir nedenden dolayı.
"Ama hocam..."dememle sözümü kesti.
"Aması yok Egesu,dışarı çık ya da müdürün odasında da oturabilirsin.Hangisini seçmek istiyorsun?"demesiyle çantamı hızla tek koluma geçirip sınıftan çıkmak üzere yürümeye başladım.Hocaya gıcıklık olsun diye yanından geçerken gülümseyecektim.Yaptım da.Ama ona aşalayıcı bir gülümseme vermemle kolumu tuttu.İşte o an gerçekten korkuyordum.
"Şimdi müdürün odasına gitme hakkı kazandın"derken gözlerim birden Ateş'e kaydı.Hocaya onu öldürecekmiş gibi bakıyordu.Bir olay çıkmadan hemen sınıftan çıkmalıydım.Kolumu yavaşça hocanın elinden kurtardıktan sonra sınıftan çıkıp müdürün odasına doğru yürümeye başladım.Çünkü hocalar eğer ki 'Müdürün odasına git'diyorsa ona mesaj atıcakları anlamına gelir bu.Müdürün odasının önünde durduğumda içeriden bir bağırışma sesi geldiğini fark ettim.Kulağımı kapıya yavaşça dayayıp sesleri dinlemeye başladım.Bunu nasıl yaparsın diyordu,hayır diye bağırıyordu.Ve kulakları donduran o ses.Silah sesi.Kafamı kapıdan hızlıca çekip merdivenlere doğru koşmaya başladım.Koşabildiğim kadar hızlı koşuyordum.Elime aldığım telefonumla Ateş'i aramaya başladım.Telefonunu sessize almıştı büyük ihtimal ama ben gene de şansımı denemek istedim.Tam on kez aramıştım ama açmıyordu.Oraya geri dönmeye çok korkuyordum ama dönmem de gerekiyordu.Ve bir çığlık daha.Okuldan çıkmam gerekiyordu,hızlıca.Okulun bahçesine geldiğimde arkamı dönüp müdürün camına baktım.Herşey temiz duruyordu ama müdür yoktu.Bahçeden çıkıp evime doğru yürümeye başladım.Aslında okulu böyle terk edemezdim ama yapıyordum işte.Eve geldiğimde ilk iş duşa girmek olmuştu.Çünkü ben bir şeyi unutmak istiyorsam o an duşa girerdim.Suyun ruhumu temizlediğine inanırdım.Ama olmuyordu.Kulağımda hala silahın sesi yankılanıyordu.Ateş'in babası ölmüş olabilirdi.Aynı zamanda Berk'in de.Odamdan çıkmak istemiyor öylece tüm hayatımı burada geçirmek istiyordum.Duştan çıktıktan sonra telefonumun çaldığını duyup elime aldım.Arayan Ahsen'di.Acaba silah sesini fark ettiler mi?Telefonu titreyen ellerimle açıp kulağıma koydum ve Ahsen'in kulağımı patlatacak kadar yüksek olan sesini duydum:
"Egesu iyi misin?"
"İyiyim Ahsencim ne oldu?"dedim hiçbir şey anlamamış gibi.Oysa herşeyi biliyordum.
"Hocaya sinirlenip okuldan kaçmak he.Valla çok güzel taktik denemek lazım.Kızım sen delimisin sana birşey oldu diye çok korktuk."
"Kuşum bana ne olabilir ki.Ayrıca eve geldim çünkü başım çok ağrıyordu,dinlenmem gerekiyordu."dedim titreyen sesimle.Ahsen bir an durdu ve hiçbir şey söylemedi ama sonra dili açıldı tabii:
"Egesu benim sana birşey söylemem lazım"demesiyle o an dişlerim bile titriyordu.Korkmamalıydım sonuçta ben silah tetiğini çekmedim.
"Efendim Ahsen söyle"
"Egesu Ateş'in babası odasında vurulmuş bir şekilde bulundu"demesiyle sanki annemin ölüm sahnesini yaşıyordum.Gözümden düşen bir damla yaşı silip konuşmaya başladım:
"Hangi hastane söyle hemen geliyorum."dedim dolap kapağıma uzanırken.
"Şey ama Ateş yalnız değil yani yanında bir kız var sevgilisi herhalde."dedi zor bir şekilde.Bunu duyunca bir an durdum.Ateş'in sevgilisi olamazdı,olmamalıydı.
"Umurum da değil"diyerek telefonu kapatıp yatağıma fırlattım.Herşey sanki beni bitirmek için planlanmıştı.Dolabımdan çıkardığım siyah taytım,beyaz tişörtüm ve ince uzun gri hırkamı giyerek evden çıktım.Necip abi babamı bir yerlere götürmekle meşgul olduğundan bir taksiye binip gittim.Hastaneye geldiğimde kafamı kaldırıp bir baktım.Neler bekliyordu beni bilmiyorum ama bunlar iyi şeylere benzemiyordu.
'Tekrardan selam canlarım.Bu bölümünde sonuna geldiniz şimdi de burayı okuyorsunuz.Corona sıktı artık.O nedenle gereğinden daha fazla tedbir alın,temiz olun ve sosyal mesafelere dikkat edin lütfen.Sizleri seviyorum başka bir bölümde görüşmek üzere.'
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gece Olana Kadar
RomanceSu ve Ateş birbirlerini bu kocaman dünyada bulup ilişkilerini ilerletmeye çalışıyorlar. Bunlar olurken bir de ortaya onlara not gönderen birisi çıkıyor. Bayıltmalar, kaçırılmalar ve en kötüsü öldürülmeler başlıyor. Su ve Ateş notları gönderen kişide...