Salak ve Aptal

84 2 1
                                    

Sevdiğinin canını yakmak dünyanın en kötü şeyidir.Sevdiğine zarar vermek ve sevdiğini üzmek bir suçtur.Sevgi suçu.Ama zaten kimse bunu yapmaz hatta daha doğrusu sevenler yapmaz.Ama ben yapmıştım,gidip sevdiğim kişiye sağlam bir tokat atmıştım.Şaka anlamında değil hemde şaka anlamında olsa onu öpmezdim yanağından.Onu yanağından öpmüştüm çünkü acıyacağını düşünmüştüm.Acımıştı da.Ben acıtmıştım.

Utançtan yerin dibine girmemek için oradan ayrılmalıydım.Hepsinin gözlerinin içine bakıp geri adım atmaya başlamıştım.

"Ben...ben gitmeliyim."deyip hemen evden çıkmıştım.Ev ormanlık bir alanda olduğundan gece gece ürkütücü olacaktı ama şu anda en çok yıldızlarıma ve geceme ihtiyacım vardı o yüzden gök yüzünü rahat görebileceğim bir yere gidecektim.Yanaklarım acıyordu,tokat atılmış gibi.Ağlamam ben koştukça daha da şiddetleniyordu.Göz yaşlarım daha da ağırlaşıyordu.Hatta bazenleri başım dönüyordu.Evden çok uzakta bir göle gelmiştim.Çok komik dimi kendimi buldum,suyumu,suyu.Ama ateş yoksa sunun da bir görevi yoktu.Yavaşça gölün yanında bir yere oturarak ayaklarımı kendime çektim ve öylece kendimi izlemeye başladım.Sanki önümde akan su tüm yaşadığım şeyleri götürüyordu,bir hiçliğe ya da bir şelaleye ya da çok başka yerlere.Hepsini alıp götürüyordu.Keşke beni de alıp götürseydi.

Kaç saattirden beri buradaydım bilmiyordum ama etraftan çıt ses çıkmıyordu.Hiç ses yoktu.Bazenleri ses çıkartan hıçkırıklarım oluyordu o kadar.Gölün yanında öylece otururken arkamdan bir ses gelmesiyle vicüdumu korku kaplamıştı.Kimdi bu saate dolaşan?Çok korkuyordum derken yanıma birisi oturdu.Çok yakınıma yaklaşmadan yanıma oturdu ve o da gölü izlemeye başladı.Kafamı hafifçe sola döndürdüğümde onu görmüştüm.Ateş'i.Canını yaktığım Ateş'i.Ona döndüğümü hissedince konuşmaya başladı:

"Küçükken eve sürekli bir yerim yaralı gelirdim.Ya düşerdim ya da mahallenin çocukları döverdi.Sadece çocuk olduğum için fiziksel acıyı hissedebilirdim.Eve geldiğimde annem sürekli yanaklarımdan öperdi çünkü çok acırdı.Hatta her yerimde morluklar olurdu.Ama büyüdükçe fiziksel acıyı değil kalbimin acıdığını hissetmeye başladım.Bana öyle davranmaları beni sevmemeleri canımı acıtıyordu.Ama senin isteğin canımı daha çok acıttı.Bana tokat atmış olman umurumda bile değil.Bunu yapmak istemen canımı acıttı Su.Neden bunu yamak istedi Su?Neden"demişti.Duyduklarım karşısında şok olmuştum resmen oha yani.Ama Ateş'in böyle bir çocukluk geçirmesi daha çok canımı yakıyordu.Bunları duymak daha çok canımı yakıyordu ve ona bunları yapmam daha çok canımı yakıyordu.En kötüsü ise bir açıklamam yoktu bir sorum vardı:

"Ahsen sana "Su'dan hoşlanıyor musun yoksa aşık mısın?"diye sorduğunda neden "Bilmiyorum dedin?Beni sevmiyorsan söyle ama bilmiyorum deme.Çünkü benimle oynadıkça beni daha çok yıpratıyorsun"demiştim söylediklerimi yüzüne vura vura.Hak ediyordu.Herkes payına düşeni alırdı.Bizimde payımıza düşen ihanetti.Sadece aptal bir ihanet.

"Ateş biz birbirimizi seviyor muyuz?"diye bir soru yöneltmiştim ona.Sadece birkaç dakika beklemenin ardından bana döndü ve konuşmaya başladı:

"Biz evcilik oynuyoruz ve artık gerçeğe dönmemizin zamanı geldi"demişti.İyi de peki bu nasıl olacaktı ki?Herşeyi benden bekliyordu aptal.O bana elini uzatıyor sonra da geriye çekiyordu.Benimle oyun oynuyordu.Sadece bir oyun.

"Şimdi Su benimle gerçeği oynamaya var mısın?"demişti gözlerimin en derinlerine bakarak.Ne demeliydim ki?Her dediğine ya kafa sallıyor ya da evet diyordum ama sanırım buna elimi uzatacaktım çünkü denemeden olmazdı.Onun uzattığı eli değil,benim ona uzattığım eli tutmalıydı.İkimizde aynı anda ayağa kalkınca ona elimi uzattım.Elime birkaç saniye öylece baktıktan sonra elimi tuttu.İşte böyle.Aferin kızım.İşte böyle olacaktım.Ezilen taraf değil her zaman dik başlı olacaktım.

Ateş'le beraber eve çok yavaşça yürüyorduk.Zaten ev bulunduğumuz yerden uzak bir yerde idi bizde yavaş yürüyünce yolu hayli hayli uzatmış oluyorduk.Ama gecenin karanlığı bana huzur veriyordu.Ve tabi ki de yıldızlar.O an aklıma bir şey geldi;ben Ateş'i telefonuma "Sahip"diye kayıt etmiştim.Çok iğrenç duracaktı telefonum da bu yüzden hızlıca telefonumu çıkartıp Ateş'i "Salak" diye kayıt etmiştim.Komik duruyordu.Çok komik duruyordu.Küçük kıkırdamalarım ardından Ateş'in göz ucuyla telefonuma baktığını gördüm ve konuşmak için dudaklarının aralandığını.

"Demek salak,öyle mi?"dedi sırıtarak.Allahım çok güzel bir gülüş vermişsin,neden?Çünkü dayanamıyorum.

"Öyle"diye cevap verdiğimde gülümsemesi daha da artmıştı.Yavaşça cebindeki telefonunu çıkardıktan sonra beni de telefonuna "Aptal" diye kayıt ettiğini görmüştüm.Biz böyleydik işte,salak ve aptal.Bizim hikayemiz salak ve aptalın hikayesiydi.Eli elimde olmasına rağmen dayanamayıp uzanıp yanağına küçük bir öpücük bıraktım.Şimdi ise dişlerini göstererek gülümsüyordu.Ve bu beni çok mutlu ediyordu.Bu bizi mutlu ediyordu.Hiç birşey beni mutlu etmezken o beni mutlu ediyordu ve mutlu oluyordum.























'Selammmm canlarım,nasılsınız?Ben eh işte diyeyim.Kısa bir bölüm oldu ama sonda Ateş ve Su'nun arasında geçen "Salak ve Aptal"diyaloğuna bayıldım resmmeenn.Bu arada aklımda bomba bir yeni hikaye fikri var yani Uyumlu'yu bitirdikten sonra onu yazmaya başlıyacağım.Sizleri seviyorruummm bir sonra ki bölümde görüşürüz cannllarrıımmmm fjneufhue'

Gece Olana KadarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin