Belki de vakti gelmişti; herşeyin artık düzgün bir yere oturması için zaman gelmişti.
Herkesin saklamayı istemediği ama zorunda olduğu şeyler vardı değil mi? Fakat bu saklayışın artık bitmesi gerekirdi değil mi?
"Will?" Derin iç çekişimden sonra yüzüme döndü. "Ne istiyorsun Jisoo?"
"B-ben sana birşey söyleyeceğim." Televizyona geri döndü. "Ne oldu sikik beynin sonunda birşeyler mi söylemeye karar verdi?"
Söyleme Jisoo! Bebeğine zarar verecek!
"B-ben..hayır." yüzüme döndü. "Mide bulantıların vardı. Hastaneye gittin mi?"
"Gittim, üşütmüşüm. Dün ateşim çıkmıştı. İlaç aldım. İyiyim şuan." Değilim ve yalandı zaten herşey.
Üşütmedim, ilaç almadım, iyi değilim.
Hızlıca elini bileğime doladı. "Bana doğruyu söyle. Hamile misin?!" Sesi gür çıkınca gözlerim ister istemez kapanmıştı.
"Sana kısır olduğumu söylemiştim Will. Hamile değilim." Yüzüm daha da buruşurken bileğimi bıraktı. "O zaman bunu yapmamda bir sakınca yoktur değil mi?"
Dudağıma yapıştığı anda onu itmem bir oldu. "Bana söz vermiştin. İstemediğim sürece dokunmayacaktın."
Kafasını salladı ve dudaklarını birbirine bastırıp önüne döndü.
Ona ilişkimizin bozulmaması için bu konuda anlaşmamız gerektiğini söylemiştim. O da kabul etmişti.
Herşey gittikçe düzeliyordu. Yakında bebeğimi de kabul edecek.
Herşey güzel olacak biliyorum.
"Ben uyuyacağım." Beni onayladığında yavaş adımlarla yatak odasına gitmiştim.
Midemin bulantısını hissederken Will'e belli etmeden banyoya gitmiştim.
Öğürmem ile birlikte midemdekileri boşaltmıştım. Yüzümü yıkadım ve kendime gelmek adına saçlarımı geriye atıp derince nefes aldım.
Doktor ilk aylarda böyle olacağını söylemişti. Yavaş yavaş geçeceğine eminim.
Yüzümü sildikten sonra odaya girdiğimde çoktan yatağa girmiş olan Will'in yanına gittim.
Arkasını dönük uyuyordu. Büyük bir ihtimalle daha yeni yatağa girmişti.
Battaniyenin altına girip arkasından sarıldım ve kafamı omzuna yasladım.
"İyi geceler Will." Cevap vermedi. Uyuyordu. Yoksa cevap verirdi.
Saniyeler sonra bedeni bana döndü. Kolunu boynumun altından geçirdi ve sarıldı.
"İyi geceler."Mutluluğum ikiye katlanmıştı. Herşey düzeliyor Jisoo.
×××
"Seni çok özledim minik meleğim."
Biri vardı karşımda. Eli yanağımı okşuyordu.
Sanki bayılacak gibiydim. Bulanık görüyordum.
Saniyeler sonra karşımda ki beden iyice yakınıma girdi ve beni duvar ile arasında bıraktı.
Ve hemen sonrasında dudaklarını dudaklarıma bastırdı.
Sanki herşey daha önce yaşanmış gibiydi. Sanki daha önce aynı dudakları, aynı yerde öpmüş gibiydim.
Ellerim ensesine gittiğinde saçlarını karıştırdım. Öpüşü gittikçe sertleşirken uzaklaştı benden.
"Bir an beni unuttun sandım meleğim." Bu ses çok tanıdıktı. Yıllardır duyuyor gibiydim.
Will değildi. Kimdi peki?
"Sen kimsin?" Cümlemi duyar duymaz benden hızlıca uzaklaştı.
Şaşırmıştım.
"Unuttun mu gerçekten?" Kaşlarım çatıldı. Kimdi o? Neyi unuttum? Kimi unuttum?
"Kimi?" Bir adım daha geriye attı.
"Unutmuşsun." Gülme sesi duyuldu aynı kişiden. "Ona inanmışsın." Ve bir adım daha geri. "Prensini unutmuşsun." Bir adım daha geri gitti ve durdu. "Bizi unutmuşsun, hayallerimizi unutmuşsun ve Will'e inanmışsın." Elini bana doğru uzattı.
Tutmak için hareketlendiğim sırada elinin görüntüsü kaybolmuştu ve bedeni yavaşça siliniyor gibiydi. "Hatırla. Yoksa öleceğim."
Neyi hatırlayacaktım? Kimdi o? Neden ölüyordu?
"B-ben anlamıyorum." Elimle saçlarımı tuttum ve yere oturdum.
Herşey çok karışıktı. Ben neredeydim?
"Hatırla." Gözlerimi sıkıca yumdum.
Ben neyi unuttum da hatırlayacaktım?
"Prensini hatırla."
Prensim. Kimdi benim prensim? Benim tek prensim; Will'di. Her zaman öyleydi. Hep o yanımdaydı benim. O zaman kimdi benim prensim?
+10 oy/ +15 yorum
ŞİMDİ OKUDUĞUN
•My Feelings• Jinsoo ✿
أدب الهواة| Tamamlandı | Birbimizden hiç vazgeçmeyelim. Yıllar geçse bile hep birlikte olalım. Bizi ayıran herkesi yok edip, günün sonunda aynı yastığa başımızı koyalım ve finali olmayan dizimizin ana karakterleri olalım. {Kim Seok Jin & Kim Jisoo} Başlangıç:...