"Hayır, imkansız." Kendi kendime olan konuşmalarıma karşılık insanlar bana garip garip bakıyordu.
Fakat umurumda değildi.
"Hanım efendi, iyi misiniz?" Kahkaha attım birden. Ne oluyor bana diye düşündüm. Deliriyor muyum diye düşündüm.
"İyiye benziyor muyum?!" Adam olduğu gibi kaldı. Etrafımızda ki herkes bize bakıyordu. Kimisi telefonla olan biteni kaydediyor kimisi ise hakkımda konuşuyordu.
Hızlıca ayrıldım oradan. Bu hızlı halim değildi tabiki. 5 yaşında ki bir çocuk nasıl hızlı giderse bende öyle gidiyordum.
Üstümde büyük bir yük vardı. Boşluktaydım. Herşeyimi kaybetmiş gibiydim.
Gidecek bir yerim var mıydı? Vardı. Fakat beni kabul eder miydi? Bilmiyorum.
Ben olsam etmezdim.
Üstümdekilere baktım benim kıyafetlerim değildi. Olduğum yerde durdum.
Bunlar benim değildi!
"Kıyafetlerim nerede?!" Koca bir çığlık attım. Yanımdan yürüyen çocuk ve annesi bana garipçe baktıktan sonra hızlıca koşarak gittiler.
Annesinin kucağında olan bir bebeğin bana bakıp ağladığını gördüm.
Üzmüştüm onu. Ama haklıydım kıyafetlerimi biri çalmıştı.
Yanımdan çarpıp geçen birine karşı sendeleyerek yere düştüm. Adam yoluna devam etti.
Tekrar üstümde ki kıyafetlere baktım.
Bunları bana az önce ki doktor vermişti. Üstüm kan oldu diye kendi kıyafetlerinden vermişti.
Ama neden üstüm kan oldu ki?
Gözlerim tekrar doldu, yerden zorla ve büyük bir sancıyla kalktım. Niye kimse hamile bir kadına yardım etmiyor ki?
Kulaklarım büyük bir çığlık ile çınladı. Will Senin bebeğin öldü! Artık hamile değilsin! Onu öldürdün! Diye bağırıyordu.
Kulaklarımı kapattım. "Sus! Yeter! Onu ben öldürmedim! O ölmedi!" Delicesine çığlık atıyordum.
Herkes koşarak benden uzaklaşıyordu.
Kimse duymadı mı Will'in sesini? Ama ben duydum.
"Jisoo!" Herkes kaçarken o koşarak yanıma geliyordu. O neden benden kaçmadı?
"Ne yapıyorsun burada?!" Stresli ve korku içinde bakıyordu. Omuzlarımdan tuttu hemen sonrasında da yanaklarıma çıkardı avuçlarını.
"Niye ağlıyorsun güzelim? Ne oldu? Söyle bana." O konuşunca daha da fazla ağladım. Neden unutturdu kader seni bana?
"O öldü!" Korkuyla yüzüme baktı. "Kim? Kim öldü?" Elime karnıma götürdüm. Sonra da oraya baktım. Şişkinlik inmişti neredeyse.
"Yemin ederim onu ben öldürmedim Jin. Kendi kendine oldu. B-ben sadece-" bedenime hızlıca sarıldı. Hıçkırıklarım boğazımda düğüm oluşturuyordu.
"Söyle onlara Jin lütfen! Bebeğimi geri versinler! Ben ona çok alıştım! Lütfen!" Saçlarımı okşadı, yavaş yavaş. Hiç konuşmadı. Sustu öylece.
Saniyeler sonra yüzüme döndü. Ağlamıştı. Ama neden? Onun bebeği bile değildi ki.
"Özür dilerim. Yanında olamadım. Çok özür dilerim." Onu suçlamadım. Çünkü onu ilk ben yalnız bıraktım. Hemde yıllarca, gecelerce.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
•My Feelings• Jinsoo ✿
Fanfiction| Tamamlandı | Birbimizden hiç vazgeçmeyelim. Yıllar geçse bile hep birlikte olalım. Bizi ayıran herkesi yok edip, günün sonunda aynı yastığa başımızı koyalım ve finali olmayan dizimizin ana karakterleri olalım. {Kim Seok Jin & Kim Jisoo} Başlangıç:...