Akıyordu bir şeyler,bir şeyler vardı akıp giden; gün vardı bir de gece. Hatırlatırdı bize ak ve karayı. Ağaçlar mesela çiçek açardı sonra bir bakmışsın dökmüş yapraklarını. Güneş açıp ısıtırken içleri ardından bulutlar ağlamaya başlardı. Yol vardı bir de yolun başı nasıl olurdu anlamazdık yol biterdi. Bir çift göz vardı içi parlardı sonra akıtıverirdi yaşları. O görkemli denizler mesela kokusu,sesi,eşsiz mavisiyle büyülerken kim bilir kaç bedeni güzelliğinin arkasında sakladığı hırçınlığıyla içine almıştı. Kelimelere ne demeli peki hep bir olur cümleler kurardı, cümleler eksik kalır mı birleşir roman olurdu. Kavuşmaları unutmamak lazım kavuşmalar vardı bir de peşinden gelirdi ayrılıklar;zaten mutlu kalabalıkların sonu da hep kayıplardı. Albümlere baktığımızda fotoğraflardan çıkaramadığımız günlerimiz, kendimizce tuttuğumuz günlüklerimizde hatırlayamadığımız sözlerimiz, eskiyen bir beden, geride kalanlar,geride kalamayanlar, sol yanımızda yorgun düşmüş olsa bile yılmadan görevini yerine getiren bir kalp vardı. Toprak vardı yağmurla karıştığında etrafa yaydığı mis kokusuyla, gün gelir bizi içine hapsederdi hunharca. Takvimler vardı yaprak yaprak kopardı. Şu an bile tam da şimdi her kelime ile birlikte akıyordu işte. Bir şeyler vardı akıp giden evet, zamandı ya tabiki zamandı. Zaman diyorlar çocuk zaman her şeyin ilacı diyorlar. Aklım almıyor,ilaca muhtaç eden de zaman değil mi zaten. Biliyorum gücün yetmez zamanı durdurmaya, yetmeyecek. Zaferine her kelime ile birlikte yaklaşan bir düşman gibi çocuk kalmana da izin vermeyecek. Her gün, her an, şu an,hep çocukluğundan alıp gidecek.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dinle Çocuk
Non-FictionBir çocuğun tüm duyguları,beni dinlemeyip büyürken yaşayarak öğrenişinin hikayesi..