Her sabah olduğu gibi saat 7 de fırlamıştı yataktan Çiçek. Sanki zihninde kurulu bir alarmı varmış gibi her sabah bu saatte uyanırdı. Nejat ve Gülümser henüz uyurken Tom ve Jerry saatiydi onun için. Her yeni güne Tom ve Jerryle başlardı, cdsini takmış, televizyonun karşısındaki üçlü koltuğa kurulmuş ve gün onun için başlamıştı.
Sahi Tom Jerry'i bugün de yakalayamadı değil mi? Tom aslında kötü bir kedi değildi, karnı açtı ve doymak istiyordu; peki ya Jerry ama o da bir yemek değildi ki. Sana göre bu hikayede herkes masum yine çocuk. Henüz bilmiyorsun bu hikayenin tek masumunun sen olduğunu.
Nejat ve Gülümser uyanmış, mutlu aile kahvaltısı yapılıyordu verandada. O sırada Necati amcanın sesi duyulmuştu mavi kapının ardında. Çiçek fırlamıştı bile yerinden atlamıştı çikolata dedesinin kollarına. Ona en sevdiği çikolataları getirdiği için çikolata dede diyordu artık Necati amcaya. Çikolata dedem diyerek Necati amcanın yanağına kondurduğu öpücükle kapmıştı yine çikolatasını. Çikolata ne kadar da güzel bir yiyecekti. Hiç bitmesin isteyerek yerdi her seferinde ama biterdi. Çünkü her güzel şeyin bir sonu vardı ve bunu henüz bilmezdi. Güzel şeyler ona göre hiç bitmezdi.
Neyse güzel güne devam hadi. Havaya baksana güneş gülümsüyor sana, ısınıyor için gülümseyişiyle. Sahi sana göre güneşli, karlı, yağmurlu havaların hepsi güzel değil mi? Çocuksun ya tüm mevsimleri seviyorsun, sevdiğin diğer her şey gibi. Sev çocuk, çok sev. Sevmek güzel şeydir, sevmek ümitli şeydir. Alabildiğine sev, sev ki hayatta kalabilesin; sen sev ki hayat ne kadar kirli olursa olsun senin kalbin kirlenmesin.
Sonrasında Ali gelmişti, birlikte Gülümser'in bahçedeki çiçekleri sulamasına yardım etmişler ardından Nejat'la saklambaç oynamışlar; Ali her zamanki gibi masanın altına, Çiçek de çiçeklerin arkasına saklanmış ve yine her zaman olduğu gibi Nejat onları bulmak da çok zorlanmıştı. Oyunlarla, kahkahalarla geçen bir gün daha. Akıp gitti yine işte bir şeyler akşam oldu. Güzel güne veda. Çocuklar için uyku vaktiydi.
Derler ki çocuklar erken uyumalı, uyumazsa büyüyemez. Bunun ne demek olduğunu anlayabilseydin gözüne uyku girmezdi. Bana soracak olursan ben öyle düşünmüyorum. Çocuklar mümkün olduğunca az uyumalı. Çocukluğundan giden zaman ağır kayıp çünkü biliyorum. Az uyu çocuk, büyüyünce bol bol uyursun. Büyüdüğünde uyku, yaşama karşı verilmiş güzel bir direniş olacak çünkü. Görüyorum ki dalmışsın. Çocukluğundan gidiyor uyuma diyorum uyuyorsun çocuk; büyüme diyorum büyüyorsun, yanlış yapıyorsun.
Bu sabah kahvaltı için önceden sözleşmişlerdi Rıza, Funda, Gülümser ve Nejat. Verandada güzel bir kahvaltı hazır sayılırken Ali'yle Funda gelmişti. Hep birlikte oturmuş Rıza'yı beklerken Rıza kapıdan bir köpekle birlikte girmişti. Çiçek ve Ali sevinç çığlıklarıyla köpeğe doğru koşmuşlardı. İkisi de hayvanları çok seviyor onlarla iç içe büyüyordu. Rıza da bir arkadaşının sahiplendirdiği bu köpekle birlikte çocuklara sürpriz yapmak istemişti. Hatta kabul ederlerse bu bahçede bakmaları için onlara bırakacaktı. Çocuklar sevinçten havalara uçuyordu. Nejat ve Gülümser de hayvanlara karşı sevgi dolu bir çiftti ve bu fikri kabul etmişler çok da sevinmişlerdi.
Sarı tüylü, sakin bir köpekti. Rıza amcaları birbirlerinden başka arkadaşı olmayan Çiçek ve Aliye 3. bir arkadaş getirmişti minnettarlardı o yüzden, dünyalar onların olmuştu. Kahvaltılar yapıldı keyif kahveleri içildi. Ali ve Çiçek köpeğin etrafında fır dönüyor köpek de sevildiğini anlamış olsa gerek sokuluyordu onlara. Rıza amcalarıyla bol teşekkürlü bir şekilde vedalaştılar. Funda da eve geçmişti.
Çocuklar bahçede kara kara isim düşünüyorlardı yeni arkadaşlarına.
'Karabaş olsun mu?' dedi Ali.
'Hayır Aliş karabaş olmaz ki baksana tüyleri sarı, kara değil ki' derken birden
'Buldum o zaman Sarıbaş olsun' diye ekledi.
Ali'nin de hoşuna gitmişti bu isim. Karar vermişlerdi arkadaşlarının adı artık Sarıbaş'tı.
İki iyi arkadaşken artık üç iyi arkadaş olmuşlardı. Onu kendi elleriyle besliyorlar, her şey de onun fikri de soruluyor ve cevap veriyormuş gibi davranılıyordu. Sarıbaş da Çiçek ve Aliyi sevmiş olacak ki verdikleri tüm komutlara uyuyor, söylediklerini sanki anlıyormuş gibi ayak uyduruyordu onlara.
Nejat Sarıbaş için bir kulübe yapmıştı bile bahçeye. Gülümser de kulübeyi boyamış, süslemişti. Çok güzel bir evi olmuştu Sarıbaş'ın. Hatta Ali ve Çiçek bazen keşke benim de böyle bir evim olsaydı diye düşünüyorlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dinle Çocuk
Non-FictionBir çocuğun tüm duyguları,beni dinlemeyip büyürken yaşayarak öğrenişinin hikayesi..