Bir gece hastanede kaldıktan sonra evlerine doğru yola çıkmışlardı. Normal doğum yaptığı için iyi hissediyordu Gülümser kendini. Doğum sonrası ağrısı sızısı yoktu. İki kişilik dünyalarına dahil olan bu eşsiz çiçekle evlerine ilk girişleriydi. O mavi kapıdan ilk kez 3 kişi girmişlerdi. Evimize hoş geldin canım kızım diyordu Nejat kapıdan girerken, ekliyordu Gülümser iyi ki geldin çiçeğim. Çiçek gözleri kapalı neler olduğundan bir haber mışıl mışıl uyuyordu. Nejat onu içeri beşiğine yatırdı. Gülümserle birlikte beşiğin hemen yanında kızlarını, kaç saat izlediler belirsiz. Daha dün annesinin karnındaydı şimdi ise beşikte;dokunabiliyor, izleyebiliyorlardı. Ne tuhaf bir duyguydu insanın bakmaya doyamazken bakmaya kıyamaması.
Nejatın gözleri doluydu şimdi bu bizim kızımız mı diye tekrarlıyordu sık sık. Evet bizim kızımız demekten hiç sıkılmıyordu Gülümser. Öyle güzel aile olmuşlardı ki, öyle güzel anne baba. İnsan Çiçek ne kadar da şanslı bir çocuk diye düşünüyordu.Funda her gün gelip gidiyordu. Çiçeği emzirmesinden altını değiştirmesine kadar her şeyine yardım ediyordu Gülümser'in. Ayrıca aşığıydı artık Çiçeğin onunla vakit geçirmelere doyamıyordu teyzesi. Rıza doğumun ertesi günü gelip ziyaret etmiş sonrasında da neredeyse gün aşırı arayıp soruyordu. Mahallede bir bayram havası vardı o mavi kapının ardında sanki dünyanın en benzersiz çiçeği varmış gibi heyecanlıydı herkes, görmek için. Bir gün hep birlikte sözleşip gitmişlerdi görmeye. Mazının Çiçeği ilan etmişlerdi onu. Mahallede küçük bir çocuk yoktu, neşesi olmuştu herkesin. Gülümser ve Nejatın ailesi yola çıkmaya hazırlanıyorlardı Çiçeğe kavuşmak için.
Çiçek hanım anneannesi, babaannesi, dedeleri, dayıları ve amcaları ile tanışmıştı bile kırkının çıkmasına 3 gün kala. Sanki bir sevgi yumağının tam ortasındaydı herkes etrafında fır dönüyor, sevmelere doyamıyordu. Kırkını doldurmuştu artık. Aileler Mazıyla, oradaki insanlarla da ilk kez tanışmış ve çocuklarının buraya yerleşme konusunda aldıkları bu kararı daha iyi anlamışlardı. Dönüş vakitleri yaklaşıyor, çocuk hasretlerine bir de torun hasreti eklenmiş hiç dönmek istemiyorlardı adeta. Derken dönme vakitleriydi artık bu sefer çocuklarından çok torunlarıyla vedalaşırken zorlanmışlardı.
Sevenleri azımsanamayacak kadar çoktu Çiçek hanımın ziyaretçileri bitmiyordu. Funda her gün görmeden kesinlikle dayanamıyor, Rıza da sık sık ziyaret ediyor, mahalledeki amcaları teyzeleri kapının önünden geçerken bile 5 dakika da olsa mutlaka uğruyorlardı. Annesinin ve babasının biriciğiydi her gün defalarca ona bakıp şükrediyorlardı.Böyle böyle geçmişti 1 yıl ee ne de olsa su misaliydi zaman akıyor durmak bilmiyordu.
1 yaşına girmesine iki gün kalmıştı. Artık minik adımlar atabiliyor, tutunarak eşyalar yardımıyla istediği yere ulaşabiliyor; anne baba dede bir de fufa diyebiliyordu Fundaya, kelime dağarcığı henüz üç beş kelime ile sınırlıydı. Sevgiyle, yoğun ilgi ile gelmişti bir yaşına kadar o yüzden sıcakkanlı, yabancılık çekmeyen bir çocuktu. Kendini sevdiriyor , gülücükler saçıyordu etrafa. Gülümser ve Nejat kızlarının 1. Yaş günü için bir doğum günü planlamıştı. Eş dost, Çiçek hayranlarına haber vermişlerdi. Bahçe süslenmişti, rengarenk çiçekler süsleri sönük bırakmış bir yaz günüydü. 14 haziran günü bahçe dolup taşmış, Çiçek kucaktan kucağa gezerken pasta kesilmiş ve 1 yaşına böyle girmişti.
Zaman 1 yılı geride bırakarak zaferine yaklaşmanın verdiği gururla ilerliyordu tüm aceleciliği ile.
Gülümser ve Nejat kızlarını aşkla, sevgiyle büyütüyordu. Sakin, huzurlu, tertemiz bir hayatları ve artık her şeyden çok sevdikleri bir kızları vardı.
Keşke bütün çocuklar bu kadar şanslı doğsa diye geçiriyor insan içinden, mutlu ve huzurlu bir aileye doğmak mutlak şanstı çünkü.Çiçek artık yürüyor hatta koşturuyordu bile; annesinin ellerinin değmesiyle muhteşemleşen, babasının ismini koyarken ilham aldığı bahçelerinde. Artık kendince cümleler kurabiliyordu. Değişmeyen tek şey hala herkesin ilgi odağı olmasıydı. Belki de bu yoğun sevgi onu bu kadar sevgi dolu bir çocuk yapmıştı. Annesiyle her gün çiçekleri severek suluyor, babasının omuzlarında uçuyor, Funda ve Rızayı görünce sevinçten kucaklarına atlıyor. Necati amca her akşam bakkalı kapatıp Çiçeğin çikolatasını vermek için uğradığından küçük hanım her akşam Necati amcanın yollarını gözlüyordu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dinle Çocuk
Non-FictionBir çocuğun tüm duyguları,beni dinlemeyip büyürken yaşayarak öğrenişinin hikayesi..