"Esila hadi ama yapabilirsin sadece bir gece," diye yalvaran gözlerle bana bakan arkadaşımla derin bir nefes aldım. Ben şu an kendimi zor idare ediyordum ki Araf'ı idare etmek kendimi idare etmekten çok daha zordu.
"Bilmiyorum Ekim," dedim kararsız bir şekilde bir ona bir yanında uyuyan Buğlem'e bakarken. "Ya bir şey olursa? Ateşi çıkarsa yada ne bileyim sizi özlerse?"
"Saçmalama Esila iki ay sonra senin kucağında iki tane bebek olacak. Bak bunu alıştırma gibi düşün tamam mı? Sadece bir gece istiyorum," dediğinde daha fazla inat edemeyip gardımı indirdim.
"Tamam ama sakın telefonunuzu kapatmayın herhangi bir şey olursa sana ulaşmak istiyorum tamam mı?"
"Sen harika bir arkadaşsın," diye çığlık atan Ekim'le yüzümü buruştursam da bende ona sarıldım ve tam o anda sessiz salonumuzun içinde güçlü bir ağlama sesi yankılandı.
"Aferin Esila bak çocuğu uyandırdın," diye benden ayrılan Ekim'e daha tepki veremeden Buğlem'i kucağımda bulmam bir oldu.
"Sustur şimdi bu dünya güzelini bakalım," diyerek oturduğu yerden kalkınca kucağımda ağlamaya devam eden bebeği sallamaya başladım. Buğlem bana alışkın olduğu için mi yoksa hâlâ uykusu olduğu için mi bilemem ama uyandığı gibi hızla uykuya dalınca Ekim'in getirdiği bebek telsizini alıp yatak odamıza götürdüm ve yatırdım. Bebek telsizini de odaya bırakıp geri salona döndüğü zaman Ekim elindeki tepsiyle benim gibi salako giriyordu.
"Bende bize bitki çayı yaptım. Buğlem uyudu mu?" Diye sorunca derin bir nefes alıp kendimi koltuğa attım.
"Evet yatak odasına yatırdım," dedim içimdeki az bir suçlulukla.
"İyi yapmışsın bak gör bu gece sizin içinde çok iyi olacak," dediğinde uzanıp karnımı okşadı.
"Cem'e benziyorsa tabii ki iyi olur ama sana çekmişse Araf yedinci ayda kürtaj yaptırmaya zorlayabilir bence," dedim gülerek.
"Sizin benimle ne sorununuz var?!" Diye çemkiren arkadaşımla daha çok gülmeye başladım.
"Eh ailemizin cadısı sensin sonuçta seninle uğraşmayacağız da kiminle uğraşacağız," dedim ona öpücük atarken Ekim bana göz devirse de gülmemek için kendini zor tuttuğunu görebiliyordum.
"Sen doğurmamak üzerine yoğunlaş bence ikizler de erken doğum oranı daha çok oluyormuş eh sizde pek sabırlı sayılmazsınız," diye laf atan Ekim'e gözlerimi devirsem de haklılık payı olduğunu biliyordum. Araf'a çektilerse erken doğma ihtimalleri çok yüksekti ve bu en korktuğum şeylerden birisiydi.
"Senin gidip kocana güzel gözükmek için hazırlanman gerekmiyor mu?" Diye konuyu değiştirdim.
"Evet buradan çıkınca kuaföre gideceğim. Sonra doğru eve bu uzun zaman sonra ilk defa yalnız kalışmız. Onu o kadar çok özledim ki anlatmam. O yüzden siz bu zamanları iyi değerlendirin bebekler doğunca hiç kolay olmayacak," diyen Ekim'e gergince gülümsedim.
"Şimdiden daha yeterince zor oluyor," dedim aklıma ağrılarım gelince. Ayrıca yağmurlar başladığı için daha çok eve tıkılmıştım ve bu sinirimi de bozuyordu.
"Az kaldı az. Sonra onları kucağına aldığın zaman çektiğin her şeye değdiğini anlayacaksın," dedi Ekim çayından son yudumu alırken.
"Daha şimdiden değdiğini biliyorum zaten," dedim bakışlarımı her gün biraz daha büyüyen karnıma indirirken.
"Neyse hadi kaçtım ben yarın öğlen gibi görüşürüz," dedi Ekim ve ben daha kalkmadan beni öperek salondan uçarcasına çıktı bende defin bir nefes alarak tepsiyi alarak mutfağa geçtim ve akşam için yemek yapmaya başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAKAMOZ MAVİSİ 2 AŞKIN MAVİ YÜZÜ
RomanceYakamoz Mavisi'nin devam kitabıdır... Hayat tam bitti dediğimiz yerde yeniden başlayan ve bizi her zaman şaşırtan bir olgudur. O geçip giderken biz izleriz. Hayatımız tamamen bitmek üzere olduğunda ise sadece susarız. Ve hayatı bir kere kaybetmekle...