Mutfak.
- Adını söylemedin, - Taehyung, misafirinin önüne bir bardak kahve koyuyor. – Kusura bakma, dün biraz fazla kabaydım...
"Kaba? Hee ne demezsin, az daha soyuyordun beni"
- Tanışmamıza hiç gerek yok, - Hoseok, sesini olabildiğince inceltmeye çalışarak konuşuyor. – Bir daha görüşmeyeceğiz.
Sözleri kulağa bir hüküm gibi geliyor, bakışları da ciddiyet dolu. Ama Tae bunu görmezden geliyor ve sinsice gülümsüyor.
- Söylediklerinde acele etme, prenses. Belki de karşılaşmamız kaderdir?
- Hiç sanmam, - Hoseok, kahvesini bitirince yerinden kalkıyor. – Kıyafetim kuruyunca giderim.
- Sana geri vermezsem? – Taehyung, bir kaşını kaldırıyor. – O zaman ne yapacaksın? Gitmeyeceksin?
- Hele bir dene, - Hoseok, tıslıyor. Karşısındaki ise gülümsemeye devam ediyor, hatta daha da fazla çıldırtmak için göz kırpıyor.
- Prenses, sinirlenince çok şirinsin.
- Sen de flört etmeye çalışırken bir aptal gibi görünüyorsun.
Taehyung, kahkaha atmaya başlıyor, "kızın" söyledikleri o kadar eğlendiriyor ki kendisine hakim olamıyor. Karşısındakinin dayanıklılığı Taehyung'u şaşırtıyor. Eski partnerlerinin hepsi onun tüm numaralarını yiyor, her bir kelimesine hayranlık duyuyor ve ne kadar yakışıklı, harika olduğunu söyleyerek hemen boynuna atlıyorlardı. Gerçi... belki de sadece parasına ihtiyaçları olmuş olabilir. Taehyung, böyle bir seçeneği de düşünüyor. Ama Taehyung'u hiç de üzen bir durum değil, çünkü bir ay bile sürmeyen ilişkilerin hepsi, büyük bir çocuğun güzel bebeklerle oyunundan başka bir şey değildi. Ciddi bir şey değil, hele ki duygudan eser yok. Yaşı 23 olsa da, büyümek ve hayat tarzını değiştirmek istemiyor. Hiç. Her Cuma, arkadaşlarıyla kulüplerde takılan ve ertesi sabah bir otel odasında yanında yeni bir kızla uyanan kadın avcısı olmaya devam etmek daha iyi. Taehyung, rakibi Hoseok'un kalbini ele geçirerek yenmesi gereken hayali bir oyunun kahramanı gibi.
O sırada Hoseok, gülmeye devam eden Taehyung'u izliyor ve bir anlık panik sonrası daha kurumamış olan kıyafetlerini almak için balkona doğru gidiyor. Yine banyoya kapanmak, üstünü değiştirdikten sonra bu evden gitmek istiyor. Ama bir anda önünde beliren Taehyung müsaade etmiyor, Hoseok'u kendisine doğru çekiyor.
- Ne yapıyorsun? – Hoseok, sinirle karşısındakinin sırıtışına bakarak endişeyle soruyor. O ise rahatça elini Hoseok'un boynuna yerleştiriyor ve çok fazla yaklaşarak dudaklarına nefes alıp veriyor.
- Üçe kadar say, öğrenirsin
- Beni hemen bırakmazsan, ben seni çocuksuz bırakırım, - Jung, cesaretlenerek tehdit ediyor ve karşılığında kısa bir kikirdeme duyuyor – Şaka yapmı...
Taehyung, hızlıca karşısındakini dudaklarıyla susturuyor, Hoseok, neye uğradığını anlamadan ilk başta donup kalsa da, alt dudağında Kim'in dilini hissettiğinde kendisine gelerek karşısındakinin bacak arasına yumruk atıyor. Ani ve güçlü. Böyle bir şey beklemeyen Tae, kazayla Hoseok'un dudağını ısırıyor.
- Acıyor! – Kim, iki büklüm oluyor
- Ben de! – Hoseok, sesini kontrol bile etmeye çalışmadan dudağındaki kanı siliyor.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Princess VS Idiot || VHope
FanfictionErkek arkadaşı tarafından terk edilen bir kıza aşık olduğunu sanıyordu. Ama aslında...