Ertesi sabah.
Hoseok, yatağında dönüyor ve esniyor, gözlerini açmak istemiyor. Ama bir anda daha tam uyanamamış beyninde Taehyung, yumuşak dudakları, Hoseok'un belindeki elleri ve çekici bakışları beliriyor, bu da kendisini heyecanlandırıyor
"Heyecanlanlandırıyor mu?..." Hoseok şaşkınlıkla gözlerini açıyor.
- Hayır, hayır, hayır! – inkar etmesi, dünkü olayları silip atacakmış gibi tekrarlayıp duruyor. – Niye yaptım ki?! AAAaaaaa.....
Rahatlayabilmek için yüzünü yıkamaya banyoya gittiğinde, aynada kendisini değil, gülümseyen Taehyung'u görüyor.
- Kaybol! Defol! Git dedim! - Taehyung'un kaybolması umuduyla eliyle aynayı silmeye başlıyor.
Biraz sonra ayndaki Taehyung kayboluyor, Hoseok da rahatlayarak duş almaya karar veriyor. Boynunda, dün Taehyung'un hediye ettiği kolyeyi görmemiş olsa daha iyi olacaktı.
- Kız değilsin, ne diye hediyesini kabul ettin ki?! Olanlardan sonra Dain'in gözlerine nasıl bakacaksın?
Kolyeyi çıkarıp atma isteği gittikçe artıyor ama sıkıştığı için çıkaramıyor, ne kadar denerse denesin çıkarmayı başaramıyor. Kim'in iblis olabilme teorisi, Hoseok'u rahat bırakmıyor.
- Tanrım, neden? Ne günah işledim? Hangi günahım için Taehyung gibi biriyle karşılaştırdın beni?
Birkaç dakika daha tavanı izledikten sonra kafasını eğiyor.
13:06 Seoul Üniversitesi
- Hey, niye bu kadar mutlusun? – Seokjin, Taehyung'un yanına oturuyor. Taehyung ise ona hiçbir şey söylemeden bakıyor ve çocukça gülümsüyor. Seokjin mutlu mu olsa endişelense mi bilemiyor – Anlat bakalım.
- Seokjin-ah, "Lotte World"e gittin mi hiç? O kadar güzel ki orası, özellikle dönme dolap....
- Ne? Lunapark mı? Oraya hiç gitmiyorsun ya sen.
- Eskiden neden yoktu sadece, şimdi ise var, - Taehyung, Jiwoo ile dünkü öpüşmesini hayal ederek ve bu nedenle çok rahatlayarak kikirdemeye başlıyor.
"Birileri için ilkbahar geldi galiba" – Seokjin, sesli söylemiyor.
- Hey, adı ne? Güzel mi? Model olsa gerek? – Seokjin, Taehyung'un eski "kız arkadaşlarını" düşünerek soruyor.
- Hayır, tıp öğrencisi ve bildiğim tüm modellerden daha güzel, - bir anda Taehyung'un etrafındaki pembe bulutlar yok oluyoveriyor. Taehyung, arkadaşının ne diyeceğini ve biraz önce kendisine yarattığı sorunun büyüklüğünü tahmin etmeye çalışıyor. – İddia için ihtiyacım var ona, ciddi bir şey değil. 2-3 hatfa kadar önce Nam hyungla, onun işaret ettiği kızı yatağa atacağıma dair iddaaya girmiştik.
- E?
- Seçim o kız oldu.
- Hala devam mı ediyorsun? Taehyung-ah, ne zaman büyüyeceksin? Saçma salak oyunlarınız o kadar kızın kalbini kırdı. Acımıyor musun onlara?
- Hayır, - Taehyung, eski oyuncaklarının hiçbirine acımıyor. Çünkü hepsi benzer karakter, konuşma şekli ve duygulara sahip güzel bebeklerdi. Ayrılırken bile söyledikler şeyler neredeyse kelimesi kelimesine aynıydı. – Hiçbirine karşı hiçbir şey hissetmiyordum.
Jiwoo olayı da tek gecede olup bitmesi gerekiyordu ama işler planladığı gibi gitmedi. Görüşmedikleri o bir hafta boyunca Taehyung kızı düşünmeden duramadı, bu da onun için garip bir durumdu. Olabilecek bütün nedenleri bir kenara iterek her gün "Sebebi iddia, kazanmak istiyorsun" diye düşünüyordu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Princess VS Idiot || VHope
FanfictionErkek arkadaşı tarafından terk edilen bir kıza aşık olduğunu sanıyordu. Ama aslında...