V

279 34 3
                                    


- Ne diye kabul ettim ki? Noona üç ay daha Japonya'da, gelmeyecek, - Hoseok, acı içinde inliyor. Ablasının gülümseyen fotoğraflarına bakıyor, o kadar uzun süre bakıyor ki, ablası gülümsemiyormuş da, kendisiyle dalga geçerek sırıtıyormuş gibi gelmeye başlıyor. Durduk yere sinirlenmemek için bakışlarını kaçırıyor. – Dur! Bekle! – bir an çığlık atıyor. – Demek oluyor ki ben üç ay boyunca kız kılığında gezmem gerekiyor?! NEEEE?!

   Hoseok, kendisini nelerin beklediğini anladığında gözleri yerinden fırlayacakmış gibi oluyor. Her gün kırmızı saçlı peruk, topuklu ve elbiselerle mi geçecek?

Nefes al, ver.

- Sakinleşmem gerekiyor... Evet, otur, Yoongi'ye vazgeçtiğini nasıl söyleyeceğini planla, - sesli düşünüyor, sonra da cesaretini toplayıp eline telefonu alıyor. – En iyisi hemen aramak.

- Buyrun – arkadaşının sesi duyuluyor

- Alo, hyung, rican için aramıştım. – Hoseok, nasıl devam edeceğini bilemeden susuyor.

- Evet? Tam onu düşünüyordum. İlk pratik bu Pazar. Kaçta nereye geleceğini söylerim sana, tamam mı?

- Ben, şey, yani... Yapmasak mı?

- Neyi? Yatağa atacak değilim ya, sadece gezeceğiz. Hoseok-ah, arkadaşız ki, yardım ediversen? Ablana iyi bakmak istiyorum!

"Arkadaşa yardım etmek? Bencil davranmak?"

"Noona için katlanıversem mi? Ne de olsa hyung çok iyi biri. Bir de Jiwoo noona tam da onun gibi erkekleri beğeniyor. Belki güzel bir çift olurlar. Neyse, yardım ederim!"

- Tamam, Cumartesi bilgileri bekliyorum! Görüşürüz! – telefonu Yoongi'nin yüzüne kapatıyor.

Hoseok, o konuşmadan sonra nedense rahatlıyor. Heyecanlanmıyor, endişelenmiyor. Kafasında sadece "ne olacaksa olsun" düşüncesi var.

Birkaç saat sonra.

Karnı doyan Hoseok tek boxerla koltuğa yayılmış, bir program izliyor.

"Sinirlendiğinde çok şirin oluyorsun" kafasında belirli belirsiz bir fısıltı. Hoseok'un tüyleri ürperiyor.

- Ne oluyor?! – Hoseok yerinden fırlıyor. Gözleri önünde Taehyung'un görüntüsü "Beni mi düşünüyorsun?" diye sinsice sırıtıyor. – Hayır! Hayır! Hayır! – kafasını sallıyor. – Defol git, aptal!

  Yanındaki telefon çalmaya başlıyor. Hoseok anında ona doğru koşuyor ama arayanın adını görünce donup kalıyor. Açıp açmamayı uzun süre düşünüyor, açmamak, ama yine de "cevapla"ya basıyor.

- Oppa?! – Dain'in tiz sesi rahatsız ediyor, Hoseok da istemsizce yüzünü buruşturuyor. – Dün niye telefona bakmadın? Mesajlara da cevap vermiyorsun. Nereye kayboldun?

"Benim için endişeleniyor..."

- Benden sakladığın şeyler mi var? Ne olduğunu söyle! Bilmem gerekmez mi?!

- Boo teyze hastanede, o nedenle birkaç günlüğüne Seul'den ayrıldım, ilgilenebilmek için yanında olmalıyım. Başka kimse yok.

"Yalan söylüyorum, yine.. öbür türlü de sakinleşmez. Endişelendirmek istemiyorum, sadece zamana ihtiyacım var. Birazcık"

- Cidden mi? Niye söylemedin?! İyi mi? Yanında mısın?

- Evet, şimdi daha iyi. Kusura bakma, gitmem gerekiyor. Tekrar ararım seni. Yemeklerini kaçırma ve çok geç uyuma.

Princess VS Idiot || VHopeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin