7.Bölüm ~SIMSIKI~

251 161 47
                                    

Şişen gözlerimi, dağılmış saçlarım,not defterinin izi çıkmış yüzüm. Yanıp sönen mor lambam. Kafamı masadan kaldırıp etrafı toplayıp hazırlanmaya koyuldum. Kıyafetlerimi giydim, not defterini çantama değil siyah kot cebimin sol iç cebine koydum.Biraz geciktim ama umurumda değildi. Beni öldüresiye dövse de artık yanındaydım. Okula geldiğimde içimde biraz korku vardı ne tepki vereceğini bilmeden gidiyordum. Sınıfa girdiğimde direkt göz göze geldik, sırada sinirli bir şekilde bakıyordu. Yanındaki arkadaşını gönderdi.Yavaşça ayağa kalktı, kafamı kaldırdım, dimdik bir şekilde önüne dikildim. Bende olduğunu biliyordu, ikimizde sustuk. Elini uzattı ver dercesine,ceketimin sol iç cebimden not defterini çıkarıp gözlerimi kaçırmadan verdim. Sert bir şekilde elimden çekti. Siyah deri ceketinin sol iç cebine koydu. İkimizde o defterin sol tarafta taşınacağını çok iyi biliyorduk. Ne ben konuştum ne de o . Sıraya oturdum, o da yanıma oturdu. Çıkışa kadar sustuk. Anneme mesaj atıp gecikeceğimi söyledim. Sordu ama cevap vermedim. Okuldan çıktık. Servise binmeyeceğimi söyledim.

Koşarak Sarp'a yetişmeye çalıştım. Çok hızlı yürümesine rağmen yetiştim, bir şey demeden yanında yürümeye başladım. Nereye gidiyorsa oraya gitmek istiyordum. Onu bir dakika bile yalnız bırakmak istemiyordum. Kafasını bile çevirip bakmadı. Sadece "öğrenmek isteme" dedi. "Öğrenmek istiyorum" dedim. Gülümsedi. Ne kadarda yakışıyordu ona gülümsemek, yanağındaki gamzesi onunla gitmemi söyler gibiydi. Hızlı hızlı yürüdüğüm için nefesim tükenmeye başladı. Eski bir sokağa girdik, dükkanların kepenkleri grafitilerle dolmuştu, kaldırımın üstündeki değişik tarzlı insanlar gitar çalıyor ve şarkı söylüyorlardı. Mahalle arası yangın merdivenlerinin olduğu küçük bir sapağa girdik kimse yoktu. Saat 16.30 olmasına rağmen binalar yakınlığıyla gün ışığını kapattığı için küçük sokak çok karanlık gözüküyordu. Bir anda sırtımı soğuk duvara yaslayıp tek eliyle boğazımı sıktı. "Defteri neden aldın?" dedi. Dişini sıktığını çenesinde ve şakaklarında hareket eden kaslardan anlıyordum. Yürürken nefes zor aldığım için boğazımı sıkınca nefesim tamamen tükendi. Konuşmam imkansızdı, her saniye boğazımı daha da fazla sıkıyordu. Gözlerim yavaş yavaş bulanıklaşmaya başladı. Çırpınmam yavaş yavaş duruyordu. Elim tuttuğum bileğini bir anda bıraktı. Ve gözüken karanl...

Zifiri bir karanlıktayım. Gözlerim açık olmasına rağmen ışık bile göremiyorum. Nerde olduğum hakkında hiç bir fikrim yok, ama çok korkuyorum. "Sarp" ses yoktu. "Sarp" elimi sıkıca birisi tuttu. Korkumdan çığlık attım. "Sus" dedi. Bu Sarpın sesiydi. Parmaklarını parmaklarımın arasına kitledi. Yavaşça ayağa kalkmama yardım etti. Hiç bir şey göremiyordum. Yürümeye başladık. Ayağıma ufak bir şey takıldı ama aldırmadım. Kapının açılma sesini duydum. Pencereden içeri sızan sokak lambasının ışığı birazda olsa aydınlatıyordu evi. Bir an aklıma Sarp'ın minik elleriyle annesine yazdığı, karanlıkta ne kadar güçlü olduğu geldi. Elini daha da sıkı tuttum. Dış kapıyı açtı, merdivenlerden aşağı indik. Bir sokak lambasının altında durdu. boğazım çok acıyordu. Karşı karşıya durduk öylece. kafamı kaldırıp sokak lambasının ışığıyla sarılı kahverengi saçları daha da güzel gözüküyordu. Gözlerine baktım o da gözlerime bakıyordu. Hemde anlamlı olan sır dolu bakışlarıyla. Bir adım attım ona doğru, "not defterinde yazan her şeyi kalbime sakladım kimsenin ne almaya ne de bulmaya gücü yetemez" dedim. Yavaşça kaldırdığı koluyla saçlarıma dokundu. Boynunu yavaşça sağa yatırdı. Saçlarıma dokunmaya devam ediyordu, o anki huzur tarif bile edilemezdi. Bir küçük adım attım. parmak uçlarımla yükselip boynuna sarıldım. Sımsıkı. içimden geçen her şeyi sarılarak anlattım. İçimdeki acıtan cam parçasını ondan almış gibi hissediyordum. Gözümden bir damla yaş siyah tişörtüne aktı. Yavaşça kollarıyla belimi sarıp kendine çekti. Artık hem vücutlarımız hemde ruhumuz birleşmişti. Sımsıkı sarıldık birbirimize. Gözlerimdeki damlalar artık dayanamıyordu, hepsi teker teker tişörtüne akıyordu. O damlalar bile onunla kalmak istiyordu.

Yavaşça kollarımdan tutup geriye itti bedenimi. "Git" dedi. "Ben sevdiğimi bırakmam" dedim. Gülümsedi ikinci defa. Ona gülümsemek o kadar yakışıyordu ki... "Sevgi diye bir şey yok" dedi. Bu sefer ben gülümsedim. "Öğretirim". Yavaşça geriye doğru adım attım. "İyi geceler" dedim. Cebinden çıkardığı paketten bir sigara aldı dudaklarına. Kibriti tutuşturdu, gözleri kapatıp sigarasını yakarken dumanını ciğerlerine çekti. Sokak lambasının altında yaktığı sigarasıyla arkamdan gözden kaybolana kadar baktı. Adımlarım gitmek istemese de geldiğimiz yoldan eve gittim. Cebimden çıkardığım anahtarla kapıyı sessizce açtım. Annem ve babam hızlı ve sinirli bir şekilde yanıma geldi. Neden geç kaldığımı sordular. Bir yalan uydurdum. "Boynundaki fular kimin?" dedi annem. "Boynumdaki fular?" Sarp boğazımı sıktığı için bağlamış. "Arkadaşımın anne hediye etti" dedim. Hemen odama girdim. Boy aynasından kendime baktım. Siyah tişörtümün üstüne gece mavisi bir fular bağlamış. Gülümseyip yatağıma uzandım. Onu düşünerek uyuya kalmışım.

SEVGİLİ OKUYUCULARIM HEPİNİZE TEŞEKKÜR EDİYORUM İLERİDEKİ YENİ BÖLÜMLERDE SÜRPRİZLER GELİYOR BEKLEMEDE KALIN KEYİFLİ OKUMALAR DİLERİM.

ÖLÜMÜNE AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin