''Park Chanyeol'un telefonu-'' Sesini robot gibi çıkarmak için uğraşmış.
''Beste ve aranje çalışmaları için 1'i, Park Chanyeol'un kendisi için 2'yi-''
''Vay havalı it''
''-Oh Sehun'la bir randevu için hiçbir şeyi tuşlayın.''
''Ben niye yokum-''
''Şu anda telefona cevap veremiyorum. Mesajınızı alır almaz size dönüş-''
''Yalan söyleme yalan-''
''Güzellik ve esenliklerle dolu bir gün geçirmenizi ve küçük mutlulukların sizi bulmasını-''
''Chanyeol aç şu telefonu''
''En içten duygularımla diliyorum.''
''Sehun'un gruba düşürdüğü üstsüz fotoğrafa o olduğunu anlamayıp kendini çektiğini biliyorum-'' 3.2.1.
''Kanka'' Chanyeol telefonun ucundan boğazını temizlerken sırıttım. ''Beni aramışsın.''
''Bu bilgi bende var'' dedim. ''Telesekreterini beğenmedim. Çok uğraşılmış. Kendini profesyonel göstermek için sesini değiştirmişsin. Üstelik Sehun var, ama ben yokum-''
''Hayır varsın.'' dedi sahici bir inatla. Söylediği yalana gerçekten inandığında bu es tonunu kullanır.
''Salak mı sandın sen beni?'' dedim. ''Ben hep maksimum platoniktim, salak değil-''
''Varsın'' dedi inatla. ''Oh Sehun'u aramak için hiçbir şeyi diyorum, gördün mü, varsın demiştim.''
''Chanyeol'' dedim sabırla, beş parçalık bir askıyı elimin tersiyle ittirirken telefonu değiştirip omzumla kulağım arasına sıkıştırdım. ''Hayal dünyanı sarsan kişi ben olduğum için bağışla beni. Ama Sehun ve ben farklı kişileriz.''
''Evet'' dedi sakin bir tonlamayla. Birkaç yıkık günün ardından sesi fena değildi. ''Bunu herkes biliyor.'' Çenesinden ve salağa yatıp kendini aklamasından yorgundum.
''Chanyeol'' dedim yorgunlukla. ''Çiçek Pasajı'nda manyağın biriyle kısılı kalmış bir haldeyim-''
''Polis-'' hızla sözümü kesti.
''Yok arama'' diye böldüm onu. ''Kostüm filan denemek zorundayım ben şimdi, vaktim yok-''
''Jongin-''
''Bölme sözümü, konuşup rahatlayayım diye aradım-'' Kıyafetlerden birinin askısını gereğinden sert çekip geridekine yapıştırdım. Mağaza görevlisi ve Do Kyungsoo şi'yle göz göze geldik. ''Gönlüne göre bir şey de bulamıyorum ki bitsin bu işkence'' dedim ağzımın içinden. ''Frapan, rengarenk ama seksi bir şeyler istiyormuş-''
''Vay be'' dedi inanamayarak. ''Gerçekten yabancının biriyle roleplay yapmaktasın-''
''Pek yabancı sayılmaz.'' Do Kyungsoo şi'yi kısaca süzerek değerlendirmede bulundum.
''Yani bakma şaşırdım tabi aslında-'' dedi gevşek gevşek. ''Ama bahtiyarım bir yandan da, kendini Dorian'dan kurtarabildiğin için diyorum-''
''Yanımda şu an'' dedim. Başını refleksle kaldırıp bana bakan iri baykuş gözlerine ve neredeyse şeffaf gözbebeklerine diktim. ''-ve seni duydu galiba-nasıl kısılıyor bu telefonun sesi? Chanyeol kes şunu- hayır, roleplay değil- neden sadece Sehun'u aramadım ki? Vay, İspanyolca'yı söktün-''
''Mamma mia'' dedi. bu kez daha neşeli bir gevşeklikle. ''Rahatladım niyeyse.''
''Niyeyse'' dedim sakinleyerek. ''Evet niye?'' Kafam karışmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
aya benzer yüreğim
Fanfiction''bu ay çöreği çok çirkin'' ''kaderi bu sana benzettim'' ''aya yani'' ''gece güneşini tercih ederim''