"YANİ SENİ BAĞIMLI MI SANDI?" Rosé'nin cırtlak çıkan sesiyle kulağımı kapadım. "Öf, ben de hayır dedim. 2 kadehle sarhoş oluyorum dedim."
Saçlarını geriye atıp birasını yudumladı. "Sen çocuğu çok aptal sanıyorsun ama yakında seni bulur." Yanıma gelip kolunu omzuma atınca eline vurdum. "Ben dikkat ediyorum, imkansız."
"İmkansız diye bir şey yoktur Lalisa Manoban." Rosé seslice kahkaha atarken elimdeki bardağı kafasına geçirmeme ramak kalmıştı.
"Seulgi'yi sattığın gibi bizi de satacak mısın?" Omzunu dikleştirdi ve yüzüne ciddi bir ifade takındı. "Ne biçim sorular soruyorsun sen?"
"Ciddi değilim de bize neden katıldığını hala anlayamıyorum." Omzumdan tutup tam karşıma geçti. "Bana bak. Jennie beni tehdit ettiğinde senin benimle bir işin olmadığını biliyordum. Sonra beni affetti, yani affetiniz. Birbirimizin sırlarını tutmak üzere yaptık bunu, size katılmamı o istedi. Ayrıca Seulgi benim gerçek arkadaşım değil."
"Yine de saçma geliyor." Viskiden bir yudum aldım, boğazımı yakıyordu ama alışmam lazımdı. Bardağında kalan birayı hızla kafasına dikti. "Yandım!" Boğazını tutarken öksürmeye başladı ben de kahkaha atıyordum. Kendine geldiğinde dizlerini yere süre süre sehpanın üstündeki suyu alıp hızlıca içti.
"E Park piç Jimin'i ne yapacağız?" Kafamı olumsuzca salladım. "O gay mi?"
"Ne? Hayır!" Bağırarak cevap verince ister istemez geriye gitmiştim. "Jungkook beni Jimin sanıp gay olduğumu söylemişti."
Seslice kahkaha atarken birden öksürmeye başladı. Bir süre elimle sırtına vurdum. Kendine geldiğinde sırtını duvara yasladı. "Ne yapıyorsunuz?" Jennie çantasını koltuğa fırlatırken pufu çekerek üstüne oturdu. "Lisa, şarap bitti şimdi de viskiye mi başladın?" Dibindekini içmemle yüzümü ekşittim. "Sus, tadı bok gibi zaten."
"E niye içiyorsun?" Rosé yeni bir kutu açtıktan sonra yavaşça dudaklarına götürdü. Bense masadaki tüm çerezleri avuçlayıp ağzıma tıkıştırıyordum. "Jungkook şarap içip kafa yaptığımı anladı, bende 2 kadehle sarhoş oluyorum dedim. Bunlara alışmam lazım."
"İyi de şarap içiyorsun diye seni bulmaz ki." Rosé olumsuzca başını salladı. "Annesinin şaraphanesi varmış, Jungkook küçüklüğünden beri didikliyordur." Jennie kafasını salladı. "Çocuk seni şarap içip içmemenden bulamaz saçma sapan konuşmayın."
"Ya anlarsa?" Yanındaki yastığı kafama fırlattığında dizlerimi uzatıp yere uzandım.
laralaris:
hey
jeongguk:
heyy
laralaris:
ne yapıyorsun?
jeongguk:
şarap içiyorum
laralaris:
öyle mi?
jeongguk:
jeongguk:
bu ağzına kadar doluydu.
jeongguk:
iÇÇtim
laralaris:
kaç şişe?
jeongguk:
1 yADAA 2
jeongguk:
3 olabbilrrl
laralaris:
hm, sarhoş değil misin?
jeongguk:
hAYIRR
laralaris:
belli.
jeongguk:
hayrrrğ dğilm yağ
jeongguk:
bEN sAŞŞoş olamsk ki
laralaris:
tanrım, karmaya inanmazdım.
jeongguk:
inasanama hahashsahu
jeongguk:
bu sefeer bene saarrhool olmulnşm laaaeara
laralaris:
öf, saçmalıyorsun gidiyorum ben.
jeongguk:
dur dur gİTmee
jeongguk:
jeongguk:
nASIL?
Ağzımdaki viskiyi Rosé'nin yüzüne püskürtmüştüm. "Ahh n'apıyorsun!" Çığlık atarak tişörtünü çıkardığında yüzünü onunla sildi. "En sevdiğim tişörtü mah-" Jennie onu çekip tuvalete götürünce bağırması kesilmişti ben de yeri siliyordum.
Nedense bir şey yiyip içtiğimde fotoğraf atıyordu, ben de küçük çaplı bir şoka giriyordum.
"Lisa bu tişört 100.000 won!" Gözlerimi kısarak ayağa kalktım. "Dolabımda aynısından var, git al." Gözlerini devirirken Jennie ortalığı toplamaya başladı. Telefondan gelen bildirim sesiyle uygulamaya girdim.
jeongguk:
gördüm seni küçük kız.
(görüldü)
Artık texting kısmından biraz çıkacağım çünkü biraz sıkıldım. Artık karşılaşsınlar istiyorum. Siz texting olmayan bölümleri seviyor musunuz?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
show your body | liskook
Fanfictionlaralaris: selam ateşli çocuk laralaris: aslında daha sonra yazacaktım ama sana baktıkça üstüne atlayasım geliyor laralaris: bak, biliyorum okulda çoğu kız seninle yatma ya da sevgili olma peşinde ben diyorum ki kaynaşabiliriz? hah jeongguk: hoşt ©b...