Merak Ettiğimiz Kadar

120 0 0
                                    

Aslında hepimiz meraklıyız aşık olmaya, sevmeye, sevilmeye, ilgiye, bir ilişkiye, romantizme vs vs.
Ama neredeyse hiçbirimiz  neyi, nasıl istediğimizi bilmek istememekle programlanmış gibi gelişi güzel yaşamaya çalışıyoruz.
Evet, gelişi güzel olan her şey, planlı-programlı yaşamaya çalışmaktan çok daha sürprizli çok daha keyifli ve kolay.
Benim de itirazım yok tabi, yokta...
Daha ne istediğimizi bilmiyoruz ki.

AŞK MERAKTIR
Yavaş ve sakin tanışmak gerektiğini düşünüyorum. Daha ilk sohbetten ona ne sizin nereli olduğunuzdan? Ya da sizin en sevdiğiniz renkten? En sevdiğiniz yemekten? Hobinizden, fobinizden...
Yahu elbet detaysız konuların konuşulacağı küçük, boş anlar olabilir ama direkt masaya yatırmanın mantıksız ve sadece zaman kaybı olduğundan bahsediyorum.
Sizin limonlu dondurma sevdiğinizi  bir gün dondurma yerken öğrensin mesela. Ya da annenizin ismini anneniz  tesadüfi aradığında falan.
Yani sizin neye nasıl tepki vereceğinizi bilen bir insana yükselmeniz çok normal ama bu tip ilişki zamanla oluşur ve şanslıysanız gayet güzel oturabilir. Zordur, zoru başaranada lafımız yoktur.
Partnerinize karşı ne kadar hızlı merakınız biterse aşkın alışkanlığa dönmesi o kadar kısa sürede gerçekleşir diye düşünüyorum. Gizli saklı takılmanın da bir manası yok tabi. Diyorum ya, an size kendinizi tanıtmanın yolunu yaptığında içinizden geldiği kadarıyla tanıtabilir, akışında kalabilirsiniz. İnanın böyle çok daha heyecanlı bir o kadar da oturaklı bir ilişki başlangıcı ve sonrası için inanılmaz sürprizli bir serüven yaşanabiliyor, benden söylemesi.

Herkese Benden Mavi Boncuk
Paylaşmak güzeldir tabi paylaştıkça çoğalır bazı güzellikler ama o paylaşmak bu paylaşmak değil be yavrum.
Her şeyi götünüzden anlayıp sonra suçu karşı tarafta bulmaya çalışıyorsunuz. Iı ı olmuyor böyle...
Gelin şöyle bir masaya geçelim.

Nefes alabilen, konuşabilen, yürüyebilen herkese cebindeki boncukları akıl almaz gönül rahatlığıyla dağıtabilen bu kişilerin neyi amaçladığını henüz anlamış değilim.
Muhtemelen ne aradıklarını bilemeyip işlerini şansa bırakmak istemiyorlar. Yukarıdaki konuyla bağlantılı.
Hem konuşup hem yürüyebilen zeki bir hatun mu? Hadi canım... vur masaya dalgayı, aldık aldık. Alamadık b planı...

Sizin o bilinçsizce dağıttığınız boncukları toplarken sayan hatunlar var beyler. İnce ruhlu kızlarımızı üzüyorsunuz, yapmayın. Tabi ki umurunuzda değil, "memnun değilse gidebilir" elbette fakat o ruhu ince kızlar kör kütükse?
Gençliğinin baharında, tecrübesizse?
Henüz doğruyu yanlışı ayırt edemiyor, edemediği gibi bir de birbirine karıştırıp çorba niyetine içerse?
Safsa?
En kötüsü de hayal kuruyorsa...
Yani şöyle, boncuk dağıtın. Hep beraber dağıtalım. Yalnız, kime dağıtacağımızın önceden muhakemesini yapalım. Milletin ahını alıp tadımızı kaçırmayalım.

Hatunlar da çok enteresan. "Davul bile dengi dengine" demek gelmiyor içimden fakat davul bile dengi dengine abla ya.

Neyse ne diyorduk,
Götünüzden anlamayın.
Masalın sonunda prens gelip sizi öpmeyecek. Ömür boyu mutlu mesut yaşanmayacak mutlu bir son olmayacak. Bu biraz sonu geciktirme hali, anlarım. Az silkelenip, kendinize gelin.
Bu hayat böyle yaşanmaz hanımlar.

Biz de Veriyoruz
Yani mavi boncuk. Hatta bizim de o kadar yanlış insanlara verdiğimiz oluyor ki, yarışa girsek utanırsınız. Şakasız.
Bu konu neden bu kadar uzuyor bilmiyorum ama saat sabahın yedisi ve içimden kaçmak için ısrar eden bir enerjim var, gerginlik yapıyor.
Bi halledip geleyim. Siz nasıl geleceğinizi biliyosunuz, hayırlı sabahlar.

BU KİTAP ÇOK AÇIK SEÇİKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin