Hissizlikteki Tanıdık
Az gittik uz gittik dere tepe düz gider iken köşede oturup bir çay bile içemedik derken yine buradayım.
Naber?
Ben müthiş muazzam,
Şimdi konumuza girelim.
Bazı zamanlar (özellikle şu sıralar) partnerinizle ilişkinizde bir yorgunluk, mutsuzluk veya tükenmişlik hissi gibi ama bir 'bakarız' durgunluğu bir 'yalancı gülümseme' hissizliği bir 'sonra severim üşengeçliğine' daha yakın olan bu haller; bütün konfor alanınızda rüzgar gibi süzülürken nedenini sadece, trendyoldan beğenerek aldığınız o mükemmel ürünün kargoya verilişinden itibaren heyecanla kontrol ettiğiniz, ürün elinize geldiğinde paketi bile açmadan köşeye koyduğunuz, açınca sizi asla şaşırtmayacak -nasılsa gördünüz ve zaten biliyorsunuz- olan o "ürün" gibi merak ediyorsunuz, asla sorgulamıyorsunuz. Yine gezegenler de bir kayma ne bileyim bi Retro hareketlenmesi efendime söyleyeyim yeni normale alışma gibi sebeplerdir diye düşünüyoruz ve geçiyoruz.İşte zurnanın zırt dediği yer...
Aşk Meraktır diye diye merak duygumuzu çalıştıran bütün fonksiyonlarını tüketmiş olabilir miyiz?
Bu haldeyken karşınıza çıkan 'tam bana göre' niteliğinde, yalancı bir inanışın tünelinden geçiyorsanız eğer, telefon çekmiyormuş gibi yapın ve önce o konfor alanınızın şekline şemaline bir el atın derim.
Dönem dönem tabi ki hissizlikte kaybolabiliriz. Bence bu dönem insanı vurdumduymaz yaptığı kadar beyne mesai yazıp, kalbi tatile yollamış gibi rahat rahat mantıkla içli dışlı kalabildiği sık rastalanmayan müthiş dönemdir; kıymet bilin.
Bu dönem de ne kadar karar alabiliyorsanız o kadar karar almaya bakın. En az yanlış kararlar bu dönemde alınır. O yüzden radikal kararlar almaktan çekinmeyin.
İlişki içerisindeki olası bir durum olan bu katı 'hissizlik' dönemi ilişkiye ciddi hasarlar verebilir. Partnere belli etmeden içe dönmek mi mantıklı yoksa bu hissizlik durumunu çok ciddiye alıp tek celsede yolu ayırmak mı?
Ben yine C diyorum.
Hiçbir şey yapmamak, bir şeyler yapmaya çalışmaktan çok daha iyidir. - ilişkiler için geçerli-
Ruh hali dediğimiz olay o kadar basit değişiyormuş gibi gözüken ama aslında hepimizi Müjdat Gezen'den çıkma gibi hissettiren ama yine de aklı başta tuttuğumuz sürece kontrolü bizim olan hallerden biridir, biliyorsunuz.
Bu ani değişen hallerimizin arkasına baktığımızda kamyon dolusu dert tasa olabilir, gözden kaçırmayın.
Yani şu an böyleysek, bir belirsizlikte yüzüyor ısrarla karaya geri dönmüyorsak ardından bıraktığımızı düşündüğümüz veyahut belki de bıraktığımız ama henüz hazır olmadığımız fındık kadar ya da koca bir dağ kadar sorun ve sıkıntıdan dolayıdır.
Da, bunu ben neden anlatıyorum?
Benim asıl anlatmak istediğim ve bence kulak asmamanız gereken konu ilişkilerdeki hissizlik.BOŞLUK GİBİ Mİ?
Ayırt etmesi bence de zor. Ama bir boşluk hissiyle, hissizlik hissi arasında gözle görülür elle tutuluk kalın bir çizgi var.
İlişkilerdeki boşluk hissi daha çok ilişkiyi direkt piç eden bir his. Böyle hayata karşı bir boşluktur o. Neden yaşıyorum ki? Sorusunu sordurur insana ardından 'ben bu ilişkinin neresindeyim ki?' Sorusu... çok soru sorar ama asla cevaplamaz ki cevaplasa bile kendi kendine 'mantıkla' verdiği cevap bile tatmin etmez.
Ama hissizlik öyle midir? Böyle menopoza giren ablanın 'camı açın essin' feryadı gibi. Bir yanar camı açar bir üşür camı kapatır. Gün aşırı tekrar etse bile cam açıp kapamaya yine de sorgulamaz. Neden sorgulasın ki? Dimi?Yani boşlukla hissizliği birbirine karıştırmayın. Boşluk, yemeği kime, nasıl, ne zaman yapacağını sorgularken içine gelen sıkıntıysa
Hissizlik, yemekten tat alamamaktır.Tamam şimdi ilişkilerde nasıl ilerler?
Baktınız partneriniz birkaç gündür keyifsiz, suratsız, mendebur gibi. Siz onu güldürüp eğlendirmeye, girmek üzere olduğu depresyondan uzaklaştırmaya, ona güzel yemekler, tatlılar yapmaya, havası değişsiz diye farklı aktiviteler yaratmaya çalışmanıza rağmen hala kendi kabuğunda ölümü bekliyorsa bırakın gebersin derim aslında ama şimdi onu da anlamak lazım.
E bide malum seviyorsunuz...
Onu ona bırakın.
Trip atmayan bir nesil yetiştiğini umarak trip atmayın demicem, zaten atmazsınız.
Çok fazla rahatsız etmeyin. Dakika başı arayıp ne yaptığını merak etmeyin.
Tabi flörtle iş görülsün diye ettiğiniz muhabbet kısalığında da olmasın.
Onu mutlu etmeye ya da yüzünü güldürmeye çalışmayın. Zaten inanın Aleyna Tilki'nin 'yalan' şarkısındaki 'yalan' kelimesini söylediği sayıdan daha fazla yalandan mutlu oluyor yalandan yüzü gülüyor olacaktır. Bence yapmayın.
Siz bi onu ona bırakın gerisini o halletsin.
Yahu zaten hissizse o hissiz. Bu durumda yapabilecek tek şey köşenize çekilip olacakları izlemek olur. Fazlasına ne hacetDipnot: yer yer girilebilen -bence muazzam- bu hissizlik hissine az saygı duyun. Yeniden bahar gelecek yeniden çiçekler yeşerecektir merak etmeyin. Hadi hoşçakalın, hissizlikle savaşırken biraz da duşta kalın, iyi geliyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BU KİTAP ÇOK AÇIK SEÇİK
HumorBir arkadaşa bakar gibi girin ve çıkın. İlişkiler, insanlar, kadınlar ve bazı bazı erkekler ama genel olarak beni çileden çıkaran durumlar ve olaylar üzerine yazıyor, fikrimi sizlerle paylaşıyorum. 'Bence' diye başlayıp sonunu ikna etme zorunluluğ...