Bölüm : 6

106 20 38
                                    

  Merhaba! Uzatmadan lafa gireyim, okunma ve oy sayılarının aralarındaki farkı görmüşsünüzdür. Sınır koyacağım.

  10 Oy

  20 Yorum 💡

   "Mina..?" Seowon, elindeki tüple işine devam ederken, hatırladığı isimle bir anda kaşlarını çattı. Kafasını çalışmasından kaldırdı ve labaratuvarda kendisine bakan bir çift gözle, göz göze geldi. Bu kişi Mina'ydı. Seowon'un kendine baktığını fark edince, hızla gözlerini kaçırdı. Seowon, kızın gereksiz telaşesi karşısında iyice kaşlarını çattı. Bu kız, telesekreter olan kız değil miydi? Hem ismi uyuşuyordu, hem sesi. Peki... O zaman bu durumda telefonlar kontrol altındaydı ve bu kız gerçekte labaratuvarın düzeninden sorumlu değildi. Zaten bu iş için herkesten çok Bayan Veranika'nın yanına gidemezdi, değil mi?
 
   Utangaç kız, Seowon'un bir şeyler anlayan bakışlarından rahatsız olup, gözlüğünü çıkarıp labaratuvardan çıktı. Buradaki herkes gibi o da Seowon'un fazlasıyla zeki olduğunu biliyordu. Ama tek farkı, telefonların dinlemesini yapan bir telesekretdi.

   "Andrey!" diye acilen kapıyı tıklatma gereği duymadan içeriye girdi. Ona, herkes gibi efendim demiyordu, çünkü Mina'nın rütbesi Andrey'den yüksekti. Rus ajanlığında geçmişi vardı.

   "Mina?" dedi Andrey, kaşlarını çatarak.

   "Bana bak! O Seowon herşeyi anlamış olabilir. Hiçbir hareketi inanmış gibi değil. Her şeye şüpheyle yaklaşıyor." dedi Mina, sertçe. Rol gereği girdiği utangaç kız modundan çıkmıştı.

   "Nasıl? Olamaz bu. Her ne kadar zeki olursa olsun, bunu anlayabilecek bir insan olduğunu düşünmüyorum." dedi Andrey, şaşkınlık içinde. O sırada gelen bir diğer isim ise Bayan Veranika'ydı.

   "Öyle... Seowon, sandığımızdan da zeki!" dedi kesik kesik nefes alarak. Andrey hiç birşey anlamış değildi.

   "Bunu?" dedi Mina, daha fazla devam ettiremeden. Nasıl anladıklarını soracaktı. "IQ'sü iki yüze çok yakın." dedi Bayan Veranika, ne soracağını anlamış gibi. Andrey, yutkundu. Kendinden zeki insanları sevmezdi. Onun IQ'sü yüz elliydi ve sürekli bununla övünürdü.

   "Seowon ne kadar zeki olursa olsun, hiçbir şey bizi engelleyemez. Siz bozmadan devam edin, o bir süre sonra boşlayacaktır." dedi Veranika, teselli eder bir ses tonuyla.

   "Peki ya sonradan bir açık verirsek?" dedi Mina, en kötü ihtimali sunarak.

   "Merak etme, o zamana kadar savaş başlamış olacak..." dedi Veranika, buram buram kötülük akan sesiyle. "Savaşın ucu bize dokunacak." dedi Mina, tereddütle. Odadaki iki insanın da dikkatini çekmişti.

   "Dokunmaması mümkün değil, virüsün yayılma hızı kontrol altından çıktı. Ama Amerika ve Çin'i alt etmeliyiz. Üstelik Güney Kore kendine çok güveniyordu..." dedi Bayan Veranika. Mina kaşlarını çattı.

   "Virüsün kontrol altında olduğunu söylemiştiniz!" dedi sinirle. Engelli bir çocuğa ablalık yapıyordu, endişelenmesi en büyük hakkıydı.

   "Bir anda olmuş(!)" dedi bayan Veranike, alayla göz devirerek.

   "Ama-" Mina daha devam edemeden,

   "Tembellikten bıkmadınız mı? Haydi, Seowon şüphelenmesin!" dedi ve odadan kovdu Mina'yı. Mina, hırsla kapıyı çarparak çıktı. Olamazdı... Anlaşma bu şekilde değildi! Rus Ajanlığından ölmek için mi çıkmıştı yani? Ah! Aptallık ya, nasıl da inanmıştı?! Yapacak birşey yoktu...

   Aklı almıyordu Mina'nın. Nasıl olurdu da para için hayatlarından vazgeçerlerdi? Ailelerini de mi düşünmüyorlardı? Hem, öldükten sonra paranın ne faydası olabilirdi ki? Savaşa tüm dünyayı katmak doğru değildi!

VİROLOJİ : COV-E9Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin