•
Taeyong,
a: Tanrım, böyle bir şey olmayacağını biliyordum. Hadi ama o sadece mentoru. Aralarında ne olabilirdi ki? (30 dislikes, 450 likes)
b: El ele tutuştukları fotoğrafı nasıl açıklıyorsunuz o zaman! (230 dislikes, 20 likes)
c: Lanet olası annenle el ele tutuşunca onunla sevgili olmuş mu oluyorsun? Ya da abinle! (20 dislikes, 560 likes)
d: Aşın kendinizi. Taeyong oppa ve Jaehyun oppa cidden yakışırdı. Çıkıyorlarsa da onlar için mutluyum! (98 dislikes, 340 likes)
Netizenlerin yorumlarını okurken Doyoung ve Mark'ın içeri girmesiyle ipadimi kapattım.
'Yorumları okuduğunu biliyoruz hyung.' dediğinde ona bakarak omzumu silktim.
'Her şey normale dönüyor.' diye fısıldadım yatağıma geri yatarken.
'Hyung, konuşmak ister misin?'
'Uykum var. Sonra konuşuruz.'
Mark ve Doyoung mırıldanarak odadan çıktıklarında ne konuştuklarını adım gibi biliyordum. Hepsinin ne konuştuklarını adım gibi biliyordum.
'Bizim için kendisine bunu yaşatmaya hakkı yoktu.'
Sanki hepsi benim çektiğim acıdan kendilerini sorumlu tutuyorlarmış gibilerdi. Oysaki, grubun dağılmamasını ve aksine promosyonlarla daha da ünlenmesini sağlayan kişi bendim. Her ne kadar bu Jaehyun'u kaybetmeme sebep olsa da...
Jaehyun'la o günü takip eden birkaç gün boyunca çok sık konuşmamıştık. Daha doğrusu konuşamamıştık çünkü grubu ona tercih ettiğim için aşırı kırgındı. Ve uğraşması gereken işler vardı.
Daha sonra kendimi cidden aşarak hiçbir şey olmamış gibi davranmıştım. Sanki en başından beri aramızda hiçbir şey olmamış gibi. O da öyle davranıyordu.
Ama gece yatağa yattığımda ağlamamla, ya da gün içerisinde dalıp gitmelerimle grup her şeyi anlıyordu. Bunun için kendilerini suçlamalarını istemiyordum. Çünkü bu sadece benim kendi suçumun sorumluluğunu üstlenmemdi.
Dans dersi için yurttan çıkıp arabaya bindik ve şirkete girdik. Jungwoo, bana sırnaşarak:
'Bana et ısmarlar mısın canım Taeyong'um?' diye sorduğunda kafamı salladım.
'Olur, fark etmez.'
Dans odasına girdiğimizde Jaehyun ve dans öğretmenimiz bizi bekliyordu. Jaehyun'a kısaca selam verdikten sonra bacaklarım için esneme hareketleri yapmaya başladım. Daha sonra yanıma geldi.
'Nasılsın Taeyong?'
'İyiyim Jaehyun PDnim.' dedim yavaşça. 'Siz nasılsınız?'
'İyiyim.' diye cevapladı. Hâlâ aramızdaki resmiyete alışamamış gibiydi.
'Ünlü kız grubundan bir teklif aldığını duydum.'
Kafamı kaldırarak ona baktım.
'Kabul etmedim. Albüm öncesi ilişki yasağımız var ya?'
'Olmasa kabul edecek miydin yani?'
Öğretmenin çağırmasıyla ona cevap vermeden yerimden kalkarak ortaya geçtim. Ders bittiğinde öğretmen yanıma gelerek:
'Gerçekten nasıl bu kadar çabuk ezberleyebildiğini anlamıyorum Taeyong.' dediğinde Johnny gülerek sırtıma vurdu.
'Dans makinesi o hocam. Bilmiyor musunuz?'
Gülümseyerek suyumu içerken telefonumun çalmasıyla odadan çıktım.
'Alo?'
'Taeyong? Ben annen oğlum?'
Telefondaki annem olduğunu söyleyen sese ne diyeceğimi bilemeden öylece durdum.
'Orada mısın? Taeyong baban ölmek üzere. Yoğun olmalısın ama onu gelip son kez görmek istersen diye diyorum.'
'Ben...' dedim yavaşça. 'Düşüneceğim. Aradığınız için sağ olun.'
Sizli bizli konuşmamla iç çekti. Bir şeyler söylemeye çalıştığında telefonu yüzüne kapattım.
Oturduğum yere çöküp duvara yaslanarak başımı ellerimin arasına aldım.
Onlar sırf erkeklerden hoşlandığım için ölmemi isteyen insanlardı. Beni defalarca döven insanlardı. Annem bana elini hiç kaldırmasa da beni çocuğu olarak hiç kabul etmemişti ve psikolojik olarak öylesine yıpratmıştı ki... Onlar beni bir aileye en çok ihtiyacım olduğu dönemde evden atmıştı ve şimdi gelip sanki bir evlatmışım gibi son görevimi yapmamı istiyorlardı.
'Neler oluyor?' Jaehyun'un sesini duyduğumda ona yalan söylemek istemediğimi fark ettim.
'Babam ölüyormuş.'
'Yani?' Kaşını kaldırarak bana baktığında güldüm. Ben ailemden ne kadar nefret ediyorsam Jaehyun onlardan bin kat daha fazla nefret ediyordu. Bazı geceler sıçrayarak uyanmamın, azıcık içki içtiğimde çoğu zaman ağlayarak anlattığım olayların sebebi oldukları içindi belki de. Belki de sevgilisinin yüzünün bu kadar az gülmesinin sebepleriydi.
Ünlü olunca gelip hayatımı berbat edeceklerinden o kadar emindim ki. İlk debut zamanlarımızda Jaehyun'la sevgiliyken anksiyete atakları geçirmiştim sırf bu yüzden. Gelip binbir zorlukla kurduğum hayatı mahvedeceklerinden korktuğum için.
'Gitmeli miyim?' diye fısıldadım yavaşça yanıma otururken. 'Beni çağırıyorlar.'
'Bilmiyorum. Gitmek istiyor musun?' diye fısıldadı o da.
'Seni hiçbir şeye zorlamayacağım. Ama bir şey yapacaksan, tercihin ölüm de olsa senin yanında olurum.'
ŞİMDİ OKUDUĞUN
boss| jaeyong ✓
FanfictionJung Yoonoh, idol olarak için girdiği şirkette uzun yıllar çalıştıktan sonra şirketin başına geçmişti. Lee Taeyong'un ise başvurduğu bütün şirketlerden reddedildikten sonra kalan son şansı Yoonoh'nun şirketiydi. Ve bu şirkete kolayca girmek için pa...