Jung Yoonoh, idol olarak için girdiği şirkette uzun yıllar çalıştıktan sonra şirketin başına geçmişti.
Lee Taeyong'un ise başvurduğu bütün şirketlerden reddedildikten sonra kalan son şansı Yoonoh'nun şirketiydi. Ve bu şirkete kolayca girmek için pa...
y/n: küçük öpücükler ve duygusal ilişkilerden yana birisi olduğum için smut yazmada asla iyi değilim ve bunu yazarken 1000 kere falan utandım. hatta yazdığım şey diğerleriyle karşılaştırıldığında smut bile olamaz sanırım. çok özür dilerim :/ umarım berbat etmemişimdir. iyi okumalar!
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
•
Taeyong,
Bizimkiler odama gelip bir şeye ihtiyacım olup olmadığını sorup duruyorlardı. Belki de beni yalnız bırakmak pek iyi bir fikir değildi. Sonunda Jaehyun dayanamayarak gelip yatağımın ucuna oturdu. Sadece burada durup sessizce bekleyeceğini sanmıştım.
'Nasıl hissediyorsun?' diye sorduğunda yattığım yerden kalkarak yatakta oturdum.
'Sorun değil Jaehyun. Hiç kimse sonsuza kadar yaşamaz. Dünyadaki en iyi insan olsa da, en berbat insan olsa da.'
'Durum hakkındaki değerlendirmelerini sormuyorum Tae. Nasıl hissettiğini soruyorum.' dediğinde yüzüne baktım.
'Nasıl hissedeceğimi bilmiyorum. Bana yıllar boyu o kadar acı çektirdi, ama şimdi insanlar gelip aslında onun da acı çektiğini söylüyorlar.'
Başımı omzuna yasladığımda irkildi. Uzun zamandır birbirimize dokunmadığımızı fark ettim.
'Ama biliyor musun Jaehyun? O hiç evinden atılmadı. Ben hiç ona eğer ölü bir insan olsaydın daha mutlu olurdum demedim. Oğlunu reddetmesinin pişmanlığıyla yaşadı ve ölmeden önce kaybettiği oğlunu görerek bütün pişmanlıklarını sildi attı. Yani yine kazanan o olmuş oldu.'
Gözlerim dolduğunda Jaehyun hiçbir şey demeden bana baktı. Onu öptüğümde ne yapacağını bilmiyor gibiydi. Ama daha sonra bana karşılık verdi.
Onu, muhtaçlığımı belli edercesine öperken ağlamaya devam ettim. Beni yatağa yumuşak bir şekilde yatırarak öpmeye devam etti. Elim tişörtüne uzandığında hafifçe geri çekildi.
'Bunu şu an yapmalı mıyız sence Taeyong?'
'Ben bir yabancıyı kaybettim sadece.' diye fısıldadım yavaşça. 'Seni kaybetmeyeceğim Jung Jaehyun.'
Tişörtünü tek hamlede çıkardığında fiziğinin ne kadar mükemmel olduğunu fark etmiştim. Yavaşça benim üstümdeki kıyafetleri de çıkardı.
Elim kemerine uzandığında artık bu işin geri dönüşü olmayacağını anlatmak istermişçesine gözlerini gözlerime dikti. Ama yaptığım şeyi yapmaya devam ettim.
Üzerimdeyken boynuma ufak öpücükler konduruyordu.
'Neden ağlıyorsun?' diye fısıldadı. 'Sana söylemişim. İstemediğin hiçbir şeyi yapmayacağım.'
'Lütfen.' diye fısıldadım ben de. 'Başka bir şey hissetmeye ihtiyacım var. Seni hissetmeye ihtiyacım var.'
İnlemelerimiz odayı doldururken evdekileri adeta unutmuş gibiydik. Ellerimi saçlarına dolarken bu anın hiç bitmemesini istedim. Kimse bana zarar veremeyecekmiş gibi hissettirdi. Gerçekten yaşıyormuşum gibi hissettirdi.
İkimiz de tükendiğimiz zaman içimden çıkarak kollarını bana sardı. Ben de başımı onun boyun girintisine sakladım. Her zaman yaptığım gibi... Nefeslerimiz biraz düzene girdikten sonra Jaehyun:
'Artık ağlamıyorsun.' diye fısıldadığında kafamı salladım.
'Seni seviyorum.' diye karşılık verdim.
'Ben de seni seviyorum.'
Onu tam öpecekken aniden durdu.
'Taeyong... Bu arada...'
'Ne oldu?'
'Dediğin gibi gerçekten sesliymişsin. Ben abartıyorsun sanıyordum.'
'Ya!' Ona vurduğumda tekrar beni kendine sardı.
'Hoşuma gittiğini inkar edemeyeceğim.'
'Jaehyun. Kapa çeneni.' diye fısıldadım utanarak.
meanwhile en alt kattaki odalardan birinde evin bütün üyeleri toplanmış yeni debut yapmış olan arkadaşları Kun'un predebut şarkısını son ses dinleyerek inleme seslerini duymamaya çalışıyorlardı. Haechan ağlayarak Mark'a sarılıyordu.
'bunları duymayı hak etmemiştim. tanrım. daha 19 yaşında bir bebeğim. hyung bunlar susmayacaklar sanırım. kulağımı koparmak istiyorum.'
mark gülerek haechan'ın kulaklarını eliyle kapadı ve kimsenin duymayacağı bir biçimde fısıldadı.
'aynı seslerin senden çıkmasını sağlamak eğlenceli olacak lee dong hyuck.'