3

1.2K 184 101
                                    

Elimde hazır bölümler olduğu için oy sınırı koymaya karar verdim.

Oy sınırı=50
Her bölümde yavaş yavaş artacak. Şimdilik böyle olsun.

Keyifli okumalar
💜

Yalnızca bir hafta geçmiş olmasına rağmen hayatımın şimdiden değiştiğini hissediyordum. Uçaktan indiğim anda burayı ne kadar çok özlediğimin daha iyi farkına varmıştım. Amerika da doğmuş olmama rağmen Koreyi o kadar çok benimsemiştim ki, memleketim olarak görüyordum. Yemekleri, insanları her şeyi daha içten geliyordu.

Elimde tutuğum bavulumu çekiştirerek ilerlemeye koyuldum. Bir yandan da heyecanla etrafıma bakınıp Jihyun'u arıyordum. Beni karşılamaya o gelecekti. Bugün döneceğimi Yoongi ve Jihyun dışındakiler biliyor muydu emin değildim ama Jihyun söylemiştir diye düşünüyordum.

Sürüklediğim bavulu daha sıkı tuttum. Benim gibi uçaktan inen  insanları sevdiklerine sarılırken gördüğümde gülümsedim. Kim bilir herkesin gülümsemesinde, göz yaşlarında ne gibi özlemler, üzüntüler saklıydı.

Bir süre daha ilerledikten sonra hemen karşı taraftan bana doğru sallanan bir çift el gördüğüm an olduğum yerde durdum. Jihyun, heyecanla zıplayıp bana gülümsüyordu. Bir süre öylece kalıp gözlerimin dolmasına engel olamadım. Benim bu halime güldü ve o adım atmaya karar vererek hızlı bir şekilde bana doğru ilerledi.

Daha ben ne olduğunu anlamadan kollarını bedenime dolamıştı bile. Hiç beklemeden sarılışına karşılık verdim. "Çok özlemişim."

Sesi titremişti. Bu kalbimde ufak bir sızının oluşmasına sebep verdi. Kendimi tutamayarak göz yaşlarımın akmasına izin verdim. Uzun zamandır sınırda duruyordum zaten. Biri dokunsa ağlayacak modda olduğum için kendimi tutamamıştım işte.

Bir süre öylece kaldıktan sonra ilk çekilen Jihyun oldu. "Ya of! Ağlamasana kızım."

Hafif bir şekilde omzuma vurduğunda zaman gülmüştüm. Bana diyordu ama onunda gözleri dolu doluydu. Kendimi tutamayarak ona bir kere daha sarıldım. Bu kez daha sıkıydı.

"Mutluluktan ağlıyorum ben bir kere." Diyerek kendimi savunduğumda güldüğünü duydum. insanın dostu gibisi yoktu gerçekten. Jihyun'un yeri benim için çok ayrıydı. Ergenliğimi en yoğun duygular yaşadığım dönemi onunla birlikte geçirmiştim. Dost olmuştuk hatta dost kelimesi hafif kalırdı. Benim ailem olmuştu ve onu tekrardan görmek beni çok mutlu ediyordu.

"Kamera karşısında görüyordum ama canlı görmek farklıymış, daha fazlası mümkün mü tartışılır fakat çok güzelleşmişsin."

iltifatı karşısında ona samimi bir tebessüm sundum. Her zamanki gibi beni övmekten kaçınmıyordu ama o benden bin kat daha güzeldi ve çok olgunlaşmıştı. iki yıl boyunca görüşmeyi hiç kesmemiştik ,onu kameradan sürekli görmüştüm ama dediği gibi canlı gerçekten çok daha farklıydı. Her anlamda hemde.

"Neyse, hadi gidelim artık. Yoongi bizi evde bekliyor."

Gülümsemeye çalışarak başımı olumlu anlamda salladım. Jimin'in beni gördüğünde vereceği tepkiden korktuğum kadar diğerlerinden de korkuyordum. Bana kızgın oldukları kesindi çünkü en yakın arkadaşlarının üzülmesine sebep vermiştim. Sorduğum zaman Jihyun beni hep geçiştiriyordu ama her şey ortadaydı işte. Bana soğuk davranacaklardı ve kendimi buna hazırlasam iyi ederdim.

𝑺𝒂𝒓ı𝒔̧ı𝒏²| 𝑱𝒊𝒎𝒊𝒏✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin