Bölümü medyada ki müzikle okuyabilirseniz gerçekten çok güzel olur. O olmasa bile en azından biraz dinleyin derim, dinlerken hep depresif hissediyorum ve sanırım bunu bölümede yansıttım.Bu bölümde diyaloglardan daha çok Jimin'in iç dünyasına indim. Bir çoğunuz istiyordu zaten.
Oy sınırı=60
Umarım beğenirsiniz
🖤Jimin'in anlatımından...
Koltuğumda oturmuş, masamın üzerinde yığın halde duran kağıtlara gözlerimi sabitledim. Saatlerdir öylece duruyordum ve neredeyse hiçbir iş yapmamıştım. Bugün yapmam gereken önemli görüşmeleri bile ertelemiştim. Hiçbir şey yapmak istemiyordum, bir şeyler yapmayı bırak benim için uyumak bile şu sıralar çok zordu.
Başımı yastığa her koyduğumda o aklıma geldiği için gözlerimi kapatıp bir türlü hayal alemine dalamıyordum. Tamda gitmişken, bir anda çıkarak yeniden aklıma yerleşmişti. Belki yanımda değildi ama günlerim onunla başlıyor ve yine onunla bitiyordu.
Bu durumdan kurtulmak istiyordum. Bir süre önce yoluma devam edeceğime ve her şeyi silip atacağıma dair söz veren bendim ama bunu gerçekleştirmek deli gibi zordu. Hayatımım hiçbir döneminde bu kadar çok zorlandığımı hatırlamıyordum. Her gün, her gece kalbimle bir savaş içerisindeydim ama her seferinde kaybeden taraf ben oluyordum.
Ona karşı asla kazanamayacaktım.
Bunu adım gibi biliyor olmama rağmen tam aksini iddia ederek onu yenmeye çalışıyordum fakat uğraşlarım boşuna gitmek dışında bir halta yaramıyordu.
"Bu akşam birlikte vakit mi geçirsek? Belki bir yerlere gideriz."
Kafamı zar zor kaldırıp gözlerimi karşı koltukta oturan Min Ji'ye çevirdim. Beklenti dolu surat ifadesiyle gözlerimin içine bakıyordu.
Başımı olumsuz anlamda salladığımda ise yüzündeki ışıltı birden sönüverdi."Neden ama, şu sıralar eskisinden de daha durgunsun."
Gözlerimi devirmemek adına kendimi çok zor tuttum. Ben bir şey yapmak istemezken karşımda ki kişinin ıslarla o şeyi yaptırmaya çalışması sinirlerimi geriyordu. "istemiyorum Min Ji, uzatma."
Oldukça ters bir şekilde konuştuğum için bakışlarından kısada olsa bir şaşkınlık ifadesi geçti. Ona karşı genelde bu şekilde davranmıyordum bu yüzden şaşırması normaldi fakat bana başka seçenek bırakmıyordu. Bir çok huyumu bilmesine rağmen üzerime gelmeye devam ediyordu ve buna deli oluyordum.
"O kız geldiği için böylesin, yanılıyor muyum?"
Anında kaşlarımı çattım. Şu zamana kadar onun hakkında tek kelime etmemiştik. Bir şeyler söylemeye cesaret edemediğini düşünüyordum ama görünüşe göre bugün öyle yapmamaya karar vermişti.
"Onun bir adı var."
Kendimi tutamayarak konuşunca içimden küfürler savurdum. Min Ji alaylı bir şekilde güldü. Kendim ona ağzıma geleni söylerken başkasının ona karşı saygısızlık yapmasına katlanamıyordum. Bu yüzden kendimi tutamıyordum işte.
Dengesiz piçin tekiydim ama elimden bir şey gelmiyordu.
"Onu hala unutamadın değil mi?"
Unutamadım.
Cevap vermek yerine sessiz kalmayı tercih ettim. Bunun hakkında bir şeyler bilmesine hiç gerek yoktu. Hatta kimse bir şey bilmese çok iyi olurdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝑺𝒂𝒓ı𝒔̧ı𝒏²| 𝑱𝒊𝒎𝒊𝒏✔
FanfictionSonsuzluk hakkında konuşmayı bırak, her zaman her şeyin sonu vardır.