5

1.2K 176 166
                                    

Okunmalar artıyor, sınır koyduğum için oylarda fena değil ama yorumlar çok az. Düşüncelerinizi belirtmiyorsunuz. Kitabın gidişatı için bu önemli, üstelik bana da morel oluyor.

Bu bölüm şu zamana kadar en heyecanla yazdığım oldu sizde ona göre karşılığını verirsiniz.
😊

Medya👌

Oy sınırı=57

Keyifli okumalar
💙

Ne yapacağımı bilemez bir şekilde öylece kaldım. Jimin, hala camdan dışarıya bakıyordu. Çekip gidebilirdim ama eninde sonunda onunla konuşmamız gerekecekti. Böyle bir karşılaşma olsun istememiştim ama hayat bizi yine heyecanlı yollarla buluşturmuştu.

"Dosyaları getirdin mi, Daniel?"

iki yıl sonunda duyduğum tiz sesi ayaklarımdan başlayıp tüm bedenime bir titreme yayılmasına sebep oldu. Ağlamamak için kendimi zor tutuyordum. Onu o kadar çok özlemiştim ki tek isteğim gidip sarılmaktı. Beni iteceğini bilsem bile bunu çok istiyordum. Beni eskisi gibi sarmalamasını, vücudunun sıcaklığını ve çok sevdiğim kokusunu yeniden tatmaya çok ihtiyacım vardı.

Ama bunu yapmaya cesaretim yoktu.

"Jimin?"

Belli belirsiz konuşmuştum. Ben bile kendi sesimi duymakta zorluk çekmiştim ama o duymuş olacak ki bedeninin kasıldığını fark ettim. Bana doğru dönmedi. Şok olduğunu yüzünü görmesem bile anlamıştım. Bana çok uzun gelen bir kaç saniye ardından vücudunu yavaşça döndürdü ve gözlerimiz anında buluştu. Yüzünde şok olmuş bir ifade vardı, annem'in beni ilk gördüğünde yaptığı gibi gözlerini bir kaç kez kapatıp açtı. Sanırım o da gerçek olup olmadığımı sorguluyordu.

Bakışları bedenimde dolandı ama bu çok hızlı ve kısa sürmüştü. Bir şey söylemesini bekledim fakat hiçbir şey söylememekte kararlı gibi duruyordu. Gerçi ne demesini bekliyordum ki? Hoş  geldin, seni çok özledim falan mı?

"Aa! Bana gerek kalmadan karşılaşmışsınız."

Karşımdaki bedene o kadar odaklanmıştım ki Yoona'ın sesi kulaklarıma uğultu olarak geliyordu. Jimin bakışlarını benden çekip Yoona'ya çevirdi.

"Kış kreasyonu için çalışacağımız yeni tasarımcımız, Miley stewart."

Merak etme adımı çok iyi biliyor demek istesem de kendimi tuttum. Jimin'in zaten şok olmuş ifadesi iyice allak bullak olmuştu. Bir kaç saniye öylece geçti ve kaşları çatıldığı zaman ne diyeceğini beklemeye başladım.

Geliyordu gelmekte olan.

"Bula bula bu kızı mı buldun?"

Bu kız mı? Afallamış bir şekilde suratına baktım. Tamam,mükemmel şeyler söylemesini falan beklemiyordum ama onun tarafından bu şekilde hitap edilmek zoruma gitmişti.

"Jimin, ne diyorsun sen?"

Yoona, benim aksime oldukça şaşkındı. Ee! Kadın daha hiçbir şey görmemişti. Bu neydi ki?

Jimin bakışlarını Yoona'dan çekerek yine bana döndü. Gözlerine odaklandım, o kadar kötü bakıyordu ki zaten sızlayan kalbim yerine daha şiddetli bir versiyonuna bıraktı. Benden nefret ettiği çok açıktı. Dünyanın en iğrenç varlığıymışım gibi bakıyordu.

𝑺𝒂𝒓ı𝒔̧ı𝒏²| 𝑱𝒊𝒎𝒊𝒏✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin