1.0

22 4 0
                                    

Medya=Gece'nin giyindikleri  

Yeme isteğimin kaçmasıyla beraber yönümü odama çevirdim. Üstümü giyinip çıkacaktım evden,kahvaltıyı da dışarıda yapardım artık . Odama girdiğimde direkt dolabıma gittim ve giyiceğim şeyleri seçmeye başladım. Dolabımda gözüme çarpan jean kot şortu elime aldım ve üstüne de chanel baskılı siyah t-shırtü uygun gördüm. Onları hızlıca giyindikten sonra karmaşık olan saçımı açıp taradım ve elimle şekil vermeye çalıştım. Güzel olmuştu. Son olarak nike uzun çoraplarımı da ayağıma geçirip beyaz converslerimi giyindim.Küçük kol çantamı elime alıp telefon şarz aleti gibi koyulacak şeyleri içine koyup bluetoothlu beyaz kulaklığımı boynuma takıp evden çıkmak için aşşağıya indim. 

Makyaj yapmamıştım çünkü makyajsız da güzel görünüyordum. Evet evet şanslıyım biliyorum. Ama genellikle severdim yapmayı.Aşşağıya indiğimde bartının salonda ki tekli koltukta oturduğunu gördüm.Düşünceli bir hali vardı. Onu görünce sinir damarlarımda akmaya başladı.İma etmeye çalıştığı şey çok saçmaydı.Bana baktığında gözlerine sinirlendiğimi belli eden bir bakış attım ve kapıya doğru yürüdüm.

''Bir yere mi gidiyorsun?'' dedi.

''İlgilendirir mi?'' dedim tek kaşımı kaldırarak tüm ciddiliğimle.Ayağa kalkarak yanıma doğru  geldi ben de tüm vücudumu ona çevirdim.

''Bak yukarıda olanlar için üzgünüm öyle demek istememiştim.''dedi gözlerimin içine bakarak,bense hala sinirliydim.Ellerimi göğsümde birleştirdim ve şunları söyledim..

''Bak bartın hiç tanımadığım biriyle aynı evi paylaşmak zaten kötü üstüne böyle saçma sapan imalar da bulunman da mide bulandırıcı o yüzden sana canım cicim dememi falan bekliyorsan yanılıyorsun '' diyerek oradan ayrıldım.

Dışarıya çıktığımda derin bir nefes aldım ve bahçeden de çıktım.'Tamam yeni hayatımıza başlamanın ilk günü ve bu günü moralsiz geçirmek istemiyorum'diye tembihledim kendimi 'olur aşko bana göre hava hoş 'diyen iç sesime sırıttım ve yemek yiyebileceğim bir yer bulmak için taksi çevirdim.

^^^^^^^

Taksiciye kafe ve kütüphane bulabileceğim bir yer olursa sevinirim demiştim o da meydanda bolca bulunur diyerek beni işlek bir yerde bırakmıştı.Kalabalık yerleri pek sevmezdim.Karnım acıktığımı belli eder bir şekilde guruldadığında acıktığımı hissettim.Biraz yürüdükten sonra şirin bir kafe gördüm dışında çitler vardı ve çitlere yapılan kuş yuvaları ,sabah olmasına aldırış edilmeden yakılan led lambalar ve sepet şeklindeki içi çiçek dolu saksılar kafeyi şirin kılıyordu.

Cam kenarında ki masaya oturdum ve garson olduğunu tahmin ettiğim kıza el kaldırdım.                 '' Bakar mısın?'' dedim. Beni görüp yanıma geldi.

'' Ne alırsınız efendim?'' diye sordu.Şirin bir aksanı vardı.

''Su böreği ve yeşil çay lütfen.''dedim hafif bir gülümsemeyle. Peki diyerek yanımdan ayrıldı. kısa süre içinde tekrar geldiğinde siparişimi masaya bırakıp,

''Bir isteğiniz olursa buradayım efendim'' diyerek uzaklaştı.Kız da benim yaşlarımdaydı ve güzeldi. Önümdekileri yemeye koyuldum. Bitirdiğimde ise bir limonata söyleyip onu yavaş yavaş içmeye başladım.Kulaklığımı takıp sakin bir şarkı açtım. Emre Yıldırım-Trenler.

 'Artık geri döner mi bilmem'                                                                                                                                             'Bilmem trenler almış rayını giden'                                                                                                                               'Artık durak bulur mu bilmem'                                                                                                                                         'Trenler küsmüşse rüzgarı delen'

 'Pişmanlık neden her zaman geç gelen tren'                                                                                                             'Çocuk gibi kahraman ve kadın gibi hep giden'

Son kelimeyle gözümden bir yaş düştü.Dışarıdan geçen insanları izlerken telefonumun çaldığını hissettiğimde müziği durdurup kimin aradığına baktım. Babam arıyordu.Onunla konuşmak istediğimi sanmıyordum.Telefon ısrarla çalmaya devam ediyordu.Açmaktan başka çarem yoktu.Aslında var açmamak diyen iç sesime göz devirip açtım. 

''Efendim?'' dedim soru sorar biçimde,

''Neredesin Gece? Evde değilmişsin.'' dedi.Artık bartına sinir olmaya başlamıştım, gidip yetiştirmiş miydi cidden? 

''Evet değilim ne vardı?''diye mırıldandım.

''Yarın okula başlayabileceğinin haberini vermek için aramıştım.''

''Aman ne güzel!'' diye sessizce geçirdim ve sustum bir süre ses gelmedi.Sonra bir iç çekiş ve 

''Tamam kızım dikkat et.''dediğini duydum. Telefonu kapatmıştı.Kendimi bildim bileli ona içten bir şekilde baba dememiştim. Tabi kendimi bildim bileli derken annemin ölümünden sonrasını kasıt ediyorum.

Sıkıldığımı fark ettiğimde hesabı ödeyip kalktım ve kütüphane aramak için dolandım.

^^^^^^^^^^^^

Haay naber okuyan var mı haylaa sabahın altısında insan neden hikaye yazar bilmiyorum. Oruç başıma vurdu hele karantina da ki oruç kafa yapıyor.

Neyse neyse bölümleri yazmaya çoktan başladım aktif olurum herhalde taslaktakiler bitti seri üzgün.d Öptüm aşkolar bay

GECE Mİ?🌙•ASKIDA•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin