on yedi

765 107 44
                                    


Sherlock her ne kadar kız numarası yapmaktan, daha doğrusu John 'kız' olduğunu varsayarak konuştuğunda gerçeği söylememekten sıkılmış olsa da aceleye getirmek istemiyordu. Böylesine bir sevgi, ayrıca onca emek boşa gitmemeliydi. Bu yüzden bir gün John tek başına gelip yemek sipariş ettiğinde zekice davranmak zorundaydı. Yine Sherlock'a gülümsemiş ve birçok diğer müşterinin aksine ismiyle hitap edip kibar davranmıştı.

Henüz öğle molası gelmediği için fazla gelen giden olmadığından, hamburger ve patates kızartması menüsünü bırakırken "Afiyet olsun," dedikten sonra "Yanına oturmamda sakınca var mı?" diye sordu Sherlock. Bu konuda epeyce düşünmüş ve garip karşılanmayacağı sonucuna varmıştı, aylardır birbirini bilen iki kişilerdi değil mi?

"Elbette, lütfen. Hem bana eşlik etmiş olursun yalnız oturmaktan nefret ederim."

"Bende bana verilen kısacık arada boş boş oturmaktan nefret ediyorum o yüzden ikimiz açısından da iyi. Ben William, adımı biliyorsun tabiki ama resmi bir tanışma olsun istedim."

"John Watson," elini uzattığında Sherlock kısaca tokalaşarak geri çekildi. Tuhaf davranmaktan ürküyordu, daha doğrusu kendini açık etmekten.

"Okuyor musun peki? Bazı günler burda olmuyorsun da,"

Sherlock tebessüm etti, farketmiş olması hoştu en azından. "Evet, Laboratuvar Bilimi üzerine bir bölüm. Kulağa sıkıcı geliyordur muhtemelen ama deneyleri severim."

"Hayır, ilgi alanları yargılamak saçma bana kalırsa." John patatesini ketçapa bandırıp ağzına götürürken onu fazla ilgiyle izleyen Sherlocktan habersizdi muhtemelen. "Bende tıp okumak istiyorum, her ne kadar babam bunun saçma olduğunu düşünse de."

"Tıp okumakta saçma olan ne ki?" merakla sordu Sherlock, sonunda John hakkında daha detaylı bilgi edinebiliyor olması harikaydı.

"Eğitiminin çok ağır olduğunu ve kendimi eğlenceye verip okulu başaramayacağımı düşünüyor, kardeşim Harry gibi alkol sorunları yaşayacağımı falan." Ağzına bir patates daha attı, kolasından içti ve kaşlarını çatarak Sherlock'a baktı. "Bu tuhaf, normalde böyle rahat konuşamam."

"Aylardır yüzünü gördüğün bir yabancıyım, hem güvenilir sayılırım hemde seni tanımıyorum yani kendini açıklamakta endişe etmeyip konuşman garip değil. Üstelik iyi bir dinleyiciyimdir, merak etme."

"Pekala, yalnızca sende bana bir şeyler anlatacaksan."

"Ne istersen sorabilirsin," Sherlock konuşmanın böyle çabuk akıp gitmesini beklemiyordu açıkçası ama durum iyiydi.

"Arka tarafa geçtiğinde hiç bir şeyler ağzına attığın oluyor mu?"

"Nadiren, evet. Sonuçta sürekli leziz görüntüler ve kokulara maruz kalıyorum." Sherlock güldü, daha özel hayat içerikli bir soru beklemişti.

"Peki sen, lisede gıcık olduğun birileri var mı?"

"Aslında hayır, insanları önemsememe konusunda iyiyimdir. Ailende en iyi anlaştığın kim?"

"Hiçbiri. En büyük korkun ne?"

"Sıradan bir yaşam,"

....

"En büyük hedefin ne?"

"Bir mesleğin ilki ve tek örneği olmak,"

John şaşırarak "Böyle bir şey mümkün mü ki?" diye sordu.

"Yeni bir meslek  bulursam, tabiki. Zor ve ulaşılmaz bir şey olmalı ki daima tek olabileyim."

"İddialısın, hoş. Ben asla kendimden o kadar emin olamam."

Sherlock sürelerinin bitmek üzere olduğunu biliyordu çünkü John çoktan yemeğini bitirmişti ve aldığı dakika izni tükeniyordu. O yüzden "Ama olmalısın," dedi. Sohbeti hoş bir tatla bitirmeliydi. "Kendine inanırsan harika şeyler başaracağına eminim, Watson. Bu güzel konuşma içinde teşekkürler, yakın zamanda tekrarlanır umarım."

"Imm," John elini ensesine götürdü, ne diyeceğini bilemez gibi bir hali vardı. "Teşekkürler, görüşürüz." daha kısık sesle devam eden vedadan sonra Sherlock masadan kalkarak işe döndü.

John'un çıkmadan önce dönüp Sherlock'a attığı o iki saniyelik bakış bile, alınan tüm risklere değerdi.


sherlock is actually girl's name ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin