•10•

1.2K 124 155
                                    

"Prensesim, bu kadar mükemmel görünürsen erkekler peşini bırakmayacaktır." Gözlerimi devirdim. "Babaa! Utandırıyorsun beni." Ellerim ile yüzümü kapattığımda kahkaha atmıştı.

"Seni bırakmamı istemediğinden emin misin?" Pembe mat ruju dudağıma sürerken kafamı salladım. "Eminim baba. Bir arkadaşım alacak beni." Yanıma ulaştı ve yatağıma oturdu. "Kim bu arkadaş."

"Jungkook." Hızla ayağı kalktı. "Jungkook mu?" Kaşlarım çatılmıştı. Tanıyor muydu onu? "Neden şaşırdın? Tanıyor musun onu?" Yüzü tekrar düzeldi.

"Bir erkek arkadaşın var Rosé tabiki şaşırdım. O lisede ki çocuktan sonra bir tane erkek ile yan yana gelmemiştin." Kaşlarım çatılmıştı. Doğru ya, haklıydı.

" Sevgilim falan değil baba. Sadece arkadaşım. Geçen gün Mina'nın mezarını ziyarete giderken oda oradaydı." Derince nefes aldım. Benim gibi ağlamıştı saatlerce. "Annesi öldürülmüş biliyor musun? O gün orada konuşmuştuk. Beni alabileceğini söyledi."

"Annesi mi öldürülmüş?" Aynadan şaşkın yüzüne bakarken kafamla onayladım onu. "Kim öldürmüş?" Gözlerimi devirmiştim. "Nereden bileyim babacığım? Sadece öldürülmüş. Daha fazla konuşmasak bununla ilgili?"

Beni onaylayıp hızlı adımlarla odamdan çıkmıştı.

Etkilenmiş olmalıydı.

Sağ tarafımda titreyen telefonu elime aldım.

Jeongguk

Jeongguk: Kapıdayım hazırsan
gel

Rosieroses: Hazırım 5 dakikaya
çıkıyorum

Jeongguk: Bekliyorum

Görüldü ✅

Ayağa kalkıp boy aynasının karşısında son kez kendime baktım.

Üstüme tamamı ile oturmuş kıyafete baktım. Omuzlarımı açıkta bırakan kemerli bir elbiseydi. Kemerin üst tarafı pembe iken alt tarafı mavi renkteydi. Kalçamın biraz altında bitiyordu.
Sarı saçlarım ve yüzümde ki sade makyajım da tamamı ile uymuştu.

"Baba ben gidiyorum!" Dolaptan beyaz topuklu ayakkabıları da çıkardıktan sonra kapıya yönelmiştim.

"Lütfen dikkatli ol canım. Bana birşey olursa haber vermeyi unutma." Kafamla onu onaylayıp yanağına bir öpücük kondurduktan sonra el sallayıp kapıdan çıkmıştım.

Merdivenlerden aşağı indim. Derin bir nefes aldım. Elime çantamdan çıkardığım aynayı aldım ve makyajım ile saçıma son bir kere baktım.

Kalbim ritminin üstünde atıyordu. Heyecanlıydım. Dudaklarımı birbirine bastırdım ve sakin olmak adına gülümsemeye çalıştım.

Bina kapısını açtığımda kaldırımın kenarında park edilmiş siyah araç gözüme takıldı ve hemen sonrasında siyahlar içinde olan Jungkook'u gördüm.

Etkilenmedim desem yalan olurdu. Üstünde ki siyah gömlek vücudunu tamamı ile belli ediyordu. Kasları buradan bile belli oluyordu.

Arabaya yaşlanmış bir biçimde elinde ki telefonu ile uğraşıp bir yandan gülümsüyordu.

Elimde ki telefon titrediğinde umursamadım ve ona doğru yürüdüm. Topukluluların çıkardığı ses ile bakışları bana döndüğünde kalbim ister istemez daha da hızlı atmaya başlamıştı.

•Dusk Till Dawn• Rosékook ✿Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin