Yalnızlığın Dikeni

75 15 10
                                    

Sana bir meleğin kırılan kanadının düştüğü uçurumun ucundan yazıyorum bunları...
Aslında kanadı kırılan o melek bendim. Birkaç gün önce kaybettim kanadımı. Karanlığın geceyi esir aldığı saatlerde sancılarım olur. Üşürüm ben o saatlerde, yalnızlığın dikenli kollarını sararım kendime. Yığınlarca ucu iğneli düşünce doluşur beynimin en soğuk yerine. Hepsi bir ağızdan suçlamaya başlar ruhumu. Bağırırım hepsine "susun artık" derim.. Böyle bir dünyaya denk geleceğimi bilmiyordum. Herkesin acımasız ve umursamaz olduğu bir dünya hayal etmemiştim..
Kendimi kapatılan lunaparktaki atlıkarınca gibi hissediyorum. Tüm ışıklarım sönmüş, unutulmuşum. Bunları düşünürken fötr şapkalı, elinde papatya demeti olan bir adam oturdu atlıkarıncanın zeminine. Papatyalar çok güzel kokuyordu. Sanırım ölmüştüler. Çünkü ancak ölen bir papatya bu kadar güzel kokabilirdi.. Cebinden küçük bir vesikalık çıkardı adam. Bu bir kadın fotoğrafıydı. Baktı, baktı, baktı.. Fotoğrafın üzerine birkaç damla gözyaşı düştü. Fötr şapkalı adam derin bir iç çekti ve fotoğrafı cebine koydu. Kalktı, ölen papatyaları unutarak yürüdü gecenin sessizliğinde.. Ben ve papatyalar unutulmaya mahkûm bırakılmıştık...
İçimde bir yer yanıyor
Söndürmem, sen yaktın
Kalbimde açık yarasın
Kapatmam, sen açtın...

Ideas Bullet Proof  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin