Gördüğüm kızın gerçek olup olmadığını anlamaya çalışıyordum. Yolun karşı tarafına gözlerimi dikmiş aklımı sorguluyordum. Bütün deliklerime çamur kaçmış ,berbat bir haldeydim. Yürüyen bir balçık gibiydim..."Belkide ben yanlış gördüm." mırıldanmıştım.
'Ne demek yanlış gördüm?'
Chanyeol sinirlerimi test ediyor olsa gerek. Kafamı yavaşça Chanyeol'a çevirdim.
"Sana okulda kalalım dediğimde eğer kalsaydık benim götüme çamur kaçmıcaktı. Telefonum çekecekti ve belkide bizi birilerinin alması için yardım alabilirdik. Ama ne oldu biliyor musun Yeol?"
Yüzümü Chanyeol'a biraz daha yaklaştırdım.
"Senin sikik beynine güvenip bu saçma patikaya girmiş, bana şimşek çakmış, kızarmış tavuğa dönüyordum!!" boğazım acıyana kadar bağırmıştım.
Chanyeol bağırma şiddetimden korkmuş olsa gerek ayakları havalanmış sırt üstü geriye doğru düşmüştü. Islak sırtı çamur olurken eli kalbine gitmiş yaşayıp yaşamadığını kontrol ediyordu bir nevi. Aramızda ki küçük kavgayı bir arabanın farları bölmüştü. Arabadan inenin kim olduğuna bakmaya çalışıyordum.
"Hey! Bu saatte ve bu havada ne yapıyorsunuz burda?"
Elinde şemsiye ile yanımıza gelmiş yukarıdan bakıyordu.
"Romantik çamur banyomuza katılmak ister misin?"
Gözlerimi devirdim. Biliyordum yardım etmek için sormuştu... Aah hadi ama şu halime bakın acınacak haldeyim.
Ayağa kalktım. Peşimden Chayeol'da ayaklanmıştı. Yolun karşısında ki çalılıklara göz ucuyla tekrar baktım. Hiçbir şey yoktu. Sanırım şimşek yüzünden halisünasyon görüyordum. Aşırı yorgun ve sinirliydim.
'Sizi evinize bırakabilirim.'
Adamın sesiyle düşüncelerimden sıyrılmıştım. Kafamı aşağı yukarı salladım. Çünkü sıcak bir banyo yapmaya ve derin bir uyku çekmeye çok ihtiyacım vardı. Zihnen neredeyse tükenmiştim. Sabah uyandığım zamandan beri işler yolunda gitmiyordu. Bu yakışıklı yüzüm ve seksi bedenim hiç iyi değil. Rezillik.
Gözlerimi yavaşça araladım. Güneş ışığı usulca odaya sızıyordu ve vanilya kokusu bütün bedenimi sarmıştı. Bu çok rahatlatıcıydı.
Kulak delen o tırmalayıcı sesi duyana kadar..."Sehunniiee~~ Kendini nasıl hissediyorsuuun~ Chanyeol bana dedi ki götüne şimşek çakmış. Ben öldüğünü düşünmüştüm ama bana dedi ki Thor gibi şimşeği içine çekmişsin sonra götüne çamur kaçmış. Bu biraz kö-"
"Byun gerizekalı aptal Baekhyun!! Ben burda ağrılar içinde yatıyorum ve sen bana ölmemi dilediğini söylüyorsun! Seni şerefsiz!"
Yatakta debelenmek istiyordum. Baekhyunu boğmak istiyordum. O küçük sevimli suratına vurmak istiyordum. Kahretsin heryerim ağrıyor... Bu arada ben neredeyim?
Yattığım yerden doğruldum. Geniş açık gri bir koltuktaydım. Odanın içerisini gri tonları dolduruyordu. Koltuğun yanında güzel bir sehpada boy sırasına göre üç mum yanıyordu. Vanilya kokusunun kaynağı onlardı. Odanın köşesinde küçük bir bahçe oluşturulmuş, gri tonları arasında küçük bir cennet gibi görünüyordu.
Kapı açılmış elinde kahvaltı tepsisi ile Chanyeol'u gördüm.
"Küçük Thor'umuz uyanmış. Nasıl hissediyorsun kahraman?"
Gözlerimi devirerek cevap verdim. Elindeki tepsiyi başka bir sehpa çekerek üzerine koydu. Büyük bir fincanda sıcak bir çay, yanında çaprazlama olarak bölünmüş harika görünen bir sandviç duruyordu.
"Biz neredeyiz?" yüzümü elimle ovalarken sormuştum.
"Hatırlamıyor musun?"
"En son hatırladığım şey senin kıçını tekmelemek oluşuydu."
Kızgınlıkla yüzüne baktım.
"Tamam bunun için üzgünüm. Yolun kenarında dururken gelen adamın evindeyiz şuan. Başka bir bölümün hocasıymış. Sen arabaya binmeden önce birden bayıldın. Adamda korkup kendi evine getirdi."
Demek onun evindeyiz. Sandviçin bir yarısını almış lezzetinin keyfini çıkartıyordum. Bir yandan da üzerimi yokluyordum.
"Lanet olsun telefonum nerede? "
Chanyeol ve Baekhyun birbirlerine kısa bir bakış atmış sonrasında bana dönmüşlerdi. Baekhyun soruma cevap vermek için ağzını araladı. O sırada Chanyeol'un yavaşça geriye doğru gittiğini gördüm.
"Sana şimşek çaktığında telefonun kızarmış ekmeğe dönmüş."
Ağzım giderek daha da açılıyordu. Ben o telefonu alabilmek için aylarda doğru dürüst yemek bile yiyememiştim. Bütün kan beynime doğru ilerliyordu. Heryerim gerilmişti. Parmak uçlarında yavaşça kaçmaya çalışan Chanyeol 'u gördüm.
"Olduğun yerde kal! Bana bir telefon borçlusun seni eli kolu büyük yoda kulaklı sersem dev!!"
Sesim ile aniden kapıdan kaçmıştı. Elim ile yüzümü kapatıp acı ile inledim. Tanrım ben ne yapmış olabilirdim ki bu kötü şans peşimi bırakmıyordu?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Oh! Spirit
FantasySıradan hayatının bir ruh tarafından değişeceğini hiç tahmin etmemişti...