Bölüm 5 ✨

1.2K 57 77
                                    

Merhabalara! Sadece 4 bölümle 1k okumayı geçmişiz bile. Çooook teşekkür ederim hepinize. Yorumlardaki samimiyetimiz o kadar hoşuma gidiyor ki. Hepinizin kalbinden öpüyorum. 🥺 Hazırsanız geçelim bölüme. İyi okumalar canımın içleriii.
———————————
"Sinan!
Sinan elinin tersiyle kaşını ve dudağını sildi. Beyaz gömleği, az önce yaptığı hareketten sonra kırmızıya bulanmıştı. Gelen kişiye baktı.
"Işık?"
"Ne oldu ne bu halin? İyi misin!"
"Sakin ol, iyiyim."

Işık elindeki çantayı kenara koyarak cebinden mendil çıkardı.
"Of Sinan."
Sinan gülümsedi.
"Çantanı unutmuşsun. Onu getiriyordum. Ulan kimse de olmaz mı bu sokakta?"
"Ulan? Hmm, giderek bana benziyorsunuz Işık Hanım."
"Eda da öyle söyledi."
Sonra Işık aklına bir şey gelmiş gibi göründü. Ağzını açtı ve şu an bunu sormanın vakti olmadığını düşünerek geri kapattı.

"Ne oldu, bir şey söyleyecektin sanki?"
"Yo, hayır."
"İnanayım mı?"

"Önemli bir şey değil, boşver."
"İnanayım mı?"

"Ay Sinan sonra söylerim."
"İnanayım mı?"
"İnan."
"Peki o zaman. Gel hadi eve bırakayım seni."
"Gerek yok hemen şurası zaten."
"Olsun."
"Peki, sen bilirsin."

Sinan yerdeki çantasına uzanırken Işık telaşla çantayı ondan önce aldı.
"Oha! Kerem mi geliyor?"
Sinan, kafasını Işık'ın baktığı yöne doğru çevirdi. Kerem'le alakası olmayan biri geliyordu. Tekrar Işık'a döndü.
"Benzettin sanırım."
"Uzaktan çok benziyordu. Yakından pek benzemiyor."
Sinan anlamayarak Işık'a baktı. Işık ise gülümseyerek çantayı geri verdi.

"Al, çantan."
"Işık iyi misin?"
"Evet, neden?"
"Solgun görünüyorsun."
"Ha, hastayım biraz ondandır."
Sinan inanmamıştı. Fakat uzatmak istemedi.
"Geçmiş olsun, hadi gel geç olmadan bırakayım hemen."

Biraz yürüyüp evin önüne geldiler.
"Yarın görüşürüz."
"Görüşürüz Işık."
Işık etrafına bakınarak uzaklaştı. Sinan gülümseyerek uzaklaşan Işık'a el salladı. Geri döndü. İki adım atmıştı ki, yerdeki kağıdı gördü. İnsan olan yanı onu çöpe atmasını söylüyordu. Işık'ın annesinin izliyor olabileceği düşüncesiyle kağıdı yerden aldı. İçi boş gibi gözüküyordu. Çöpe "basket" diyerek fırlattı ve yürümeye devam etti.

Evin kapısı aralıktı. Cebinden çıkardığı anahtarı geri koyarak kapıyı ittirdi.
"Kim var?"
"Sinan benim."
"Ne almaya geldin, baba?"
"Dün geldiğimde koliye sığmayan bardakları aldım da. Gidiyordum şimdi."
Sinan'ın cevap veresi yoktu. Başını sallayarak mutfağa gitti. Buzdolabını açtı. Tencereyi ocağa koydu. Isınana kadar da köpeğine mama verdi. Isındığını düşünerek tenceredeki pilavı tabağa koydu. Yanında çorba ve su da götürerek masayı çekti.
"Al dede."

Odasına çıktı. İlk işi üstünü değiştirmek oldu. Gri tişörtünü başından geçirdiğinde pencereden dışarı bakıyordu. Gökyüzü, ne zamandır dikkatini çekmemişti. Yatağına uzandı ve bir süre düşündü. Düşünürken günün yorgunluğuyla birlikte, kendini uykunun kollarına bıraktı.

Uyandığında saat 5.30'du.
"O kadar uyudum mu ya?"
Kendi kendine konuşurken gözü çantasına ilişti. Ön fermuarı açık kalmıştı. Yan cebinde ise yırtık, küçük bir kağıt parçası duruyordu. Gözünü ovuşturarak gidip çantanın ön gözüne baktı. Herhangi bir şey gözükmüyordu. Belki bir şey bulurum diye elini çantaya daldırdı. Fakat hiçbir şey yoktu. Yandaki yırtık kağıdı eline aldı. Alırken bir kısmı daha yırtıldı. Zaten küçücük bir kağıttı. İlk başta kağıdın kenarında yazı yazıyor sansa da, sonradan bunun yalnızca bir çizgi olduğunu anladı. Kendini acaba dün çöpe attığım kağıdın bununla ilgisi var mıdır diye düşünmekten alıkoyamadı. Işık'ın çantayla ilgili olan hareketleri de garip gelmişti zaten.

Kendini bunu düşünmemeye zorladı ve çantasını boşaltmaya karar verdi. Nasıl olsa Işık okula dönüyordu. Not alması, kitap defter kullanması gerekmeyecekti. Çantasında gereksiz ağırlık olmasını istemezdi. Tek tek her şeyi boşalttı. Sonra da belki lazım olur diye bir defter ve kalem fırlattı çantaya.
Lazım olacak diye düşündüğü meselenin dersle en ufak bir ilgisi yoktu, o ayrı konu.

Zamanın nasıl geçtiğini anlayamadan kahvaltısını yapmış ve hazırlanmıştı. Hazırlanmak, dağınık bir şekilde formasını giymesi sayılırsa tabi. Evden erken de olsa çıktı. Okula vardığında ders saatine 20 dakika vardı. Diğerleriyle hep buluştukları yere giderek, uzun zamandır içmediği alkolden bir-iki yudum aldı. Yüzünü buruşturarak oturdu.

Kimdi bu Sinan?
Ne için okuldan atılmamaya uğraşıyordu ki? Sanki atılmasa bir halt yapabilecekti.
Kendisine sinirinden birkaç yudum daha aldı.
Gözlerini kapatıp başını arkaya yasladı.
Tüm ekibin bu okulda kalmaya çalışma amacı vardı.

Işık,
Ailesini mutlu etmek, gururlandırmak için.

Kerem,
Babasının ağzına laf vermemek için.

Eda,
Yurt dışına gitmemek, gruptan ayrı kalmamak için.

Osman,
Okulda kurduğu ticaret düzeni için.

Peki ya o,
Bir yudum daha aldı.

"Selam genç adam, yanına oturabilir miyim?"
"Gel Eda."
"Gel demesen gelmeyecektim biliyor musun?"
Sinan cevap vermeden, Eda devam etti.
"Çok yoruldum lan."
"Nasıl yoruldun? Evden çıkıp arabaya binip arabadan kıçını kaldırıp buraya gelirken mi?"
"Sinan?"

Sinan söylediği anda pişman olmuştu fakat yapacak bir şey yoktu. Önüne dönerek şişeyi kafasına dikti.
"Burcu'ya yardım ettim de sabah. Ondan yoruldum. Ama belli ki birilerinin keyfi yok. Özür dilerim ben!"
"Eda."
"Evet?"
"Otur şuraya, özür dilerim kafam dalgın biraz."
"Peki. Neye dalgın kafan?"
"Işık okulda mı?"
"Buna mı dalgın? Anlatsana oğlum."
"Ya önemli değil."
"Yalanını s-"
"Bir şey sormam lazım okulda mı?"
"Ne bileyim lan gel bakalım."
"Tamam."
Tam okula yönleniyorlardı ki Kerem geldi.
"Günaydın."

"Günaydın diyeniniz çok olsun."
Eda yeni gelmiş olan Osman'ın bu sözüne göz devirerek cevap verdi.
"Sana da günaydın Osman."

Arkalarından Işık da gelince tüm gözler ona çevirildi.
"Oo hoşgeldiniz."
"AAY!"
Işık sabırsızca Eda'nın üstüne atladığında Eda da gülümseyerek sarıldı Işık'a. Işık herkesle tek tek sarıldı. Sıra Sinan'a geldiğinde duraksadı ve gülümseyerek bir adım geri attı.
Kerem Işık'ın bu hareketine karşı Eda'nın kulağına fısıldadı.
"Yuh lan, ne olmuş bunlara?"
"Utanmıştır."
Yalnız Osman sessiz kalamadı.
"Oha."
Sinan'ın sinirli bir şekilde kendine baktığını görünce vazgeçti.
"Pardon, ben bir an-"
Sinan Osman'ın sözünü bölerek konuştu.
"Bizi yalnız bırakır mısınız?"
"Tabi, tabi. Hadi gençler."
Eda herkesi toparladı ve gittiler.

Yalnızca Sinan ve Işık kaldı.
"Işık, anlatır mısın artık lütfen."
Işık uzun uzun Sinan'ın yüzüne baktı.
"Tamam, bunu senden saklamanın bir mantığı yok zaten."
"Evet?"
"Ben-..."
———————-
Burada bıraktığım için sövmeyin lütfen maxmalsllqdş.

Sizce ne olmuş olabilir?

Düşüncelerinizi çok çok merakla bekliyor olacağım.

Bir de bu önemli bir soru lütfen herkes okusun ve cevap versin:
Sizce 6. bölüm için,
Bu bölümü tamamen Işık'ın ağzından mı dinlemek istersiniz?
Yoksa devam mı etmemi istersiniz?

Bence Işık'ın ağzından bir flashback bölüm güzel olabilir. Ama tabiki siz bilirsiniz.

Kendinize çok iyi bakın, sizi seviyorum ♥️🐾

Aşk 101 2. SezonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin