Bölüm 4 ✨

1.5K 84 93
                                    

Selamlaar. Bunu söylemek için biraz geciktim sanırım ama hikaye günümüze yakın zamanda geçiyor. Tam olarak 2020 diye bir tarih veremem, birkaç yıl daha önce. Mükemmel yorumlarınız için hepinize çok teşekkür ederim. İnanın bana yazdığınız şeyler beni çook iyi hissettiriyor. Yorumları okurken 'aay yiyeceğim hepsini' oluyorum. Ama oyların okunmaya göre çok az olduğunu düşünüyorum. Oylarsanız sevinirim. Fazla uzatmadan geçelim bölümümüze. İyi okumalaar.
———————————
"Kerem, beni yanlış anladığının farkındasın değil mi?"
"Ben sana anladığım şeyi söyleyeyim mi Eda? Burak iti gözümün içine baka baka sana sarılıyor. Yanına geliyorum ben de. Ki bu normal bir şey bence? Tabii senin gözünden nasılım bilmiyorum ama? Çocuğa yumruk atacağım, elimi havadayken tutup çekil diyorsun. Çocuk bakıyor, piç piç sırıtıyor. Ne anlamam gerekirdi benim bundan?"

"Oğlum sakin olsanıza bi."
"Osman gel."
Sinan ve Osman bir adım geriye çekilip oturdular. Osman'ın cebinden çıkardığı 2 avuç fındığı yiyerek izlemeye başladılar. Film gibi izliyorlardı. Yalnız 2 fark vardı;
1- Önlerinde yaşananlar film değildi.
2- Mısır değil, fındık yiyorlardı

"Kalksak mı abi yalnız mı kalsalar?"
"Sen bilirsin."
"Sana ne oluyor lan bi kibarlaştın falan? Ben nereden bileyim sevgilisi olan sensin."
"Benim sevgilim yok."
"Aynen kardeşim. Senin sevgilin yok, ben de hamileyim."
"Yok oğlum onu demiyorum. Benim gerçekten sevgilim yok. Ben şey.."
"Sen çıkma teklifi mi etmedin?
"Etmedim. Edeyim mi sence? Nasıl edilir ki oğlum?"
"Yok be kanka. Dolaşın, öyle bakın birbirinize, öpersin arada da, e fındık falan yersiniz olur bu iş."

Sinan'ın kafası dalgındı ve bi an ciddiye alarak konuştu.
"Öyle mi yapayım?"
"Lan senin beyninde 3 tane hücren kalmıştı. 2'si intihar etmiş belli ki. Gerçi hak vermek lazım. Ben de senin beyin hücren olsam, emin ol ki intihar ederdim."
"Bok bok konuşma Osman."

Osman güldü. Susup önlerine döndüler. Eda Kerem'in üstüne gitmiş olacak ki, tam önlerini döndüklerinde Kerem'in duvara sert bir yumruk attığını gördüler. Akıllanmazdı bu çocuk. Hemen ayağa kalkıp yanlarına gittiler. Osman, Eda'yı alıp uzaklaştırdı. Sinan Kerem'in yanında kaldı.

"Kerem ne yapıyorsun abi iyi misin?" Kerem konuşmuyor ve sadece Eda'ya bakıyordu. "Ulan ben bir gerizekalıyım. Ben tam bir gerizekalıyım."

Kerem en sonunda dayanamayarak Eda'nın yanına gidip birden onu kendine çekti. Başını tutarak omuzuna koydu ve sarıldı.
"Özür dilerim, abarttım sanırım."
Eda gülümsedi.
"Özür mü diledin yani şimdi? Hmm... bir düşünmem lazım."

"Eda yediğin kaba sıçma bence."
"O laf öyle miydi lan?"
Osman söylediği şeyin doğrusunu düşünürken güldüler.

Sinan'ın gözleri Işık'ı arıyordu. Herkes vardı. Osman, Eda, Kerem, kendi. Ama grubun diğer üyesi 6 gündür okulda yoktu. Sinan yine dersi dinleyecek ve yanına gidecekti.

"Allah bir yastıkta kocatsın teyzecim, amcacım. Ben gidiyorum."
"Nereye lan?"
"Ah, Sinan'cığım daha karpuz kesecektik."
"Osman lütfen şunların düğününe gittiğimizde misafirler gecenin bir yarısı gidecekken düğün salonunda 'daha karpuz kesecektik' diye bağır"
"Emrin olur canım."

Sinan eliyle görüşürüz işareti yaparak uzaklaştı. Yine dersi dinlemeye, notlar almaya devam etti. Dinlemekten ve not almaktan bunaldığı anda aklına Işık'ı getiriyor ve devam ediyordu.

Hoca, sınıfa "Ders bitmiştir gençler serbestsiniz" dediğinde zilin çalmasına yaklaşık 10 dakika vardı. Sinan erken çıkabilmek için çantasına defterleri sıkıştırdı ve öğretmen masasının yanına gitti.

"Hocam, ben çıkıyorum."
"Efendim?"
"Yani, çıkabilir miyim hocam?"
"Şimdi oldu Sinan'cığım. Birkaç gündür diğer öğretmenlerin ve ben gayretinden dolayı tebrik ediyoruz seni. Görüyorum ki gerçekten büyük çaba sarf ediyorsun."

Aşk 101 2. SezonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin