Pes etmişti. Artık yapamıyordu. Babası yüzünden evi terk etmekten bıkmıştı artık. Yakın arkadaşları vardı: Lee Minho ve tam adıyla Bang Christopher Chan. İkisi beraber ayrı eve çıkmışlardı. İsterse onlara gidebilirdi ve arkadaşları da onu seve seve eve alırdı. Fakat Hyunjin bunu istemiyordu. Onlarda çok fazla kalmıştı ve artık rahatsızlık vermek istemiyordu. Aklı çok karışıktı, sakinleşmesi gerekiyordu. Kendisine iyi gelen yer aklına geldi: sahil. Daha fazla evinin önünde dikilmemek için hızlı ve sık adımlarla sahile doğru yürüdü. Yaklaşmaya başladıkça adımları yavaşladı, kulaklıklarını taktı ve müzik dinlemeye başladı. İşte gelmişti. Kendisini huzurlu hissettiği tek yer. Kaymamak için dikkatli adımlarla kayalığın ucuna doğru ilerledi. İstediği yere varınca çantasını yanına koydu ve bedenini arkasındaki kayaya yasladı. Orada biraz dalgaların sesini dinledi. Dalgaların onu sakinleştirmesini bekledi. Fakat olmuyordu. Dalgalar bile onu sakinleştiremiyordu. Ne zaman akmaya başladığını bile bilmediği gözyaşlarını sildi. Dizlerini kendine çekti ve kafasını dizlerine gömdü. Ve kendisini bıraktı. Artık hıçkırarak ağlıyordu. Sessiz sahilde sadece dalgaların ve Hyunjin'in ağlama sesleri duyuluyordu. Uzunca bir süre ağladıktan sonra yorgun düşmüştü. Ağlaması yavaşça dindi, gözleri kapandı ve uykunun kollarına teslim oldu.
"Hey, uyan. Uyan lütfen. Yoksa öldün mü? Aman Tanrım ne yapmam lazım? Polisi mi aramalıyım, ya da ilk ambula-"
"Sakin olur musun lütfen?"
Hyunjin'in karşısında duran çocuk şaşkınlıkla gözlerini kırptı.
"Bir dakika sen az önce ölü değil miydin? Yoksa hortladın mı? Cidden hortlanıyor mu-"
"Susabilirsen daha rahat bir şekilde konuşabiliriz."
Çocuk mahçupça başını salladı.
"Pardon, biraz heyecan yaptım galiba. Dün gece balkondayken gördüm seni fakat öylesine dolaşmaya çıktın sanıp takmadım pek. Fakat sabah seni burada böyle yatarken görünce öldün sandım. Eh, bu yüzden de fazla konuştum."
"Sorun değil ben de böyle yapardım büyük ihtimalle."
Beraber şarkıyı andıran bir şekilde kıkırdadılar.
"Şey ben adımı söylemedim. Ben Han Jisung."
Hyunjin karşısındaki çocuğun uzattığı eline baktı. Fazla beklemeden de elini sıktı.
"Ben de Hyunjin. Hwang Hyunjin."
"Bir sorun var sanırım gece burada kaldığına göre. Evden mi kaçtın?
"Sayılır."
"Kalabileceğin bir yer var mı?"
Hyunjin biraz düşündü. Hayır, yoktu.
"Hayır, yok..."
Jisung bu çocuğu burada bırakamazdı. İçi rahat etmezdi.
"Bizimle kalmak ister misin? Yakın arkadaşımla uzun zamandır aynı evde yaşıyoruz. İstersen kalacak bir yer bulana kadar bizimle kalabilirsin."
"Size rahatsızlık vermiş olurum."
"Asıl rahatsızlığı burada kalırsan vermiş olursun."
Hyunjin düşündü. Arkadaşlarına rahatsızlık vermek istemezken bu çocuk çıkmıştı. Tam itiraz edecekken çocuğun parıldayan gözlerini gördü.
"Pekala, kalırım. Fakat uzun süreli olmaz. Birkaç gün sonra giderim."
"Sen önce gel de ona sonra karar veririz."
Beraber Jisung'un kaldığı eve doğru ilerlediler. Kapının önüne geldiklerinde yüksek sesli müzik sesi duyuluyordu. Jisung anahtarıyla kapıyı açtı ve beraber içeri geçtiler. Adım seslerini duyan kız aceleyle müziği kapattı ve elindeki kaşık ile hızlıca içeri doğru adımladı ayrıca bağırmayı da unutmadı.
"Han Jisung umarım çikolatalı sütlerimi ve çikolatalarımı unutmamışsındır yoksa seni camdan aşağıya atar-"
İçeri girdiğinde gördüğü yabancı çocuk yüzünden duraksamıştı.
"Sana da merhaba Yujin."
Hyunjin kızın şaşırmış halini komik bulmuştu. Gülmemek için dudaklarını ısırıyordu. Çocuğun bu halini fark eden Yujin hafif sırıttı.
"Kendini sıkma, gülebilirsin, sana kızmam. Şuan yüzümün nasıl göründüğünü tahmin edebiliyorum ve senin yerinde ben olsam ben de gülerdim. Ayrıca şuan can çekişiyor gibi gözüküyorsun."
Kızın bu sözleri üzerine üçü de sesli bir şekilde gülmeye başladı. Kahkahaları yavaşça dindiğinde Yujin sorular sormaya başladı.
"Bu arada neden buraya geldin?"
Yavaşça çocuğa yaklaştı.
" Evden kaçtım. Jisung akşam beni sahilde görmüş. Sabah hala orada olduğumu görünce merak etmiş ve evden kaçtığımı anlayınca da sizde kalmamı teklif etti. Reddedemedim. Rahatsız oluyorsan gidebilirim."
Biraz daha yaklaştı.
" Hayır hayır! Rahatsız olmadım. Bizimle kalabilirsin. Adını sormadım. Adın ne? "
Aradaki mesafayi biraz daha kapattı ve elini uzattı.
"Ben Kang Yujin."
Hyunjin kızın ince uzun parmaklı oyuncak bebek elini andıran elini sıktı.
"Ben de Hwang Hyunjin. "
Kız yavaşça elini çekti. Kollarını iki yana açtı ve etrafında döndü.
"Evimize hoşgeldin Hyunjin! Umarım hep beraber mutlu oluruz."
Hyunjin yavaşça başını eğdi ve mırıldandı.
"Umarım..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
THE VISITOR↻hyunjin ✔
Fanfic❛hyunjin, ilk ve son kez evden kaçışında hayatını 'iyi ki' dediği kişilerle doldurmuştu.❜ hwanghyunjin fanfic, started"90520 finished"260520 © saphtheshin