"Yujinie Minho geldi gidiyorum ben. Tek başına iyi misin sen? Siyeon gelsin istersen."
Yujin hafifçe gülümsedi.
"Gidin siz iyiyim ben. Bitirmem gereken birkaç çizim var."
Jisung kapıdan çıkmadan önce konuştu.
"Bir şey olursa ara bizi. Görüşürüz güzelim."
"Görüşürüz sincap surat."
Jisung gittikten sonra Yujin biraz daha devam etti çizimlerine. Tıp kazanmıştı aslında fakat daha okul başlamadığı için zamanını çizimler yaparak geçiriyordu. Sonuçta okul başlayınca pek vakti olamayacaktı. Hyunjin'in ölümünden sonra kendisini derslere vermişti Yujin. Hyunjin'i gururlandırmak için daha da iyi sonuç yapmak istemişti. En sonunda da istediğini elde etmiş ve tıp kazanmıştı. Arkaşları da oldukça iyi yerlere gitmişti. Erkeklerin çoğu güzel sanatlara gidecekti. Siyeon ise hukuk kazanmıştı. Herkes istediği yerlere girmişti ve mutlulardı.
Ölümünden sonra Hyunjin'in mezarını çok sık ziyaret ediyordu Yujin. Yaşadıklarını, hissettiği duyguları kısacası bütün her şeyi eksiksiz bir şekilde anlatıyordu sevgilisine. Bazen arkadaşları da geliyordu. Ona iyi olduklarını, üzülmemesi gerektiğini söylüyorlardı.
Birkaç saat daha çizim yaptıktan sonra yorulduğunu fark etti. Çizimine baktığında ise gülümsedi. Hyunjin'i çizmişti. Buruk bir gülümsemeyle çizim de olsa Hyunjin'i izlemeye başladı. Gözleri dolmaya başlamıştı. Fakat ağlayamazdı. Hyunjin ona çok ağlama demişti. Sözüne uymayıp onu üzmek istemiyordu. Sakinleşmek için kafasını kaldırdı ve biraz tavanla bakıştı. Ağlamayacağından emin olduktan sonra patenlerini ve fotoğraf makinesini de alarak sahile gitti. Orta hızda patenini sürerken en sevdikleri yere gelince duraksadı. Buraya daraldıklarında çok gelirlerdi. Düşmemeye dikkat ederek kayaların olduğu yere oturdu. Biraz dalgaların sesini dinledikten sonra fotoğraf çekmeye başladı. Denizi, oturdukları yeri, eğlenen insanları ve sanki yanında Hyunjin varmış gibi gülerek kendi fotoğrafını çekti.
Biraz daha oturdu orada. Beraber geçirdikleri güzel zamanları düşündü. Gülüşünü, üzgün olduğundaki suratını, kendisine onu sevdiğine söylerkenki ifadesi... Farkında olmadan gözünden yaşlar gelmeyen başladı. Silmeye çalışıyordu fakat durduramıyordu. Deli gibi istiyordu ağlamak fakat Hyunjin'i üzmek de istemiyordu. En sonunda dayanamadı ve ağladı. Sahil pek kalabalık değildi bu yüzden rahatça ağladı. Gerçekten çok özlemişti. Sesini duymayı, kokusunu içine çekmeyi, onu öpmeyi, onunla yaptığı her şeyi çok özlemişti. Ağlaması dindiğinde yavaşça yerden ayrıldı. Yol üzerinde gördüğü çiçekçiden Hyunjin'in en sevdiği çiçeklerden aldı ve mezarına doğru ilerledi. Uzak değildi bu yüzden istediği zaman gidebilirdi. Mezarlığın girişinde çantasından ayakkabılarını çıkarıp giydi ve sevgilisinin mezarına doğru ilerledi. Sanki saçlarını seviyormuş gibi toprağını sevdi, çiçeklerini koydu, onunla sohbet etti. Mezara yaslanmış bir şekilde otururken arkasından ses duydu.
"Yujin kızım?"
Yujin ayağa kalkarak eğildi.
"Merhaba efendim. Oğlunuzla konuşuyordum ben de, yalnız hissetmesini istemiyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
THE VISITOR↻hyunjin ✔
Fanfic❛hyunjin, ilk ve son kez evden kaçışında hayatını 'iyi ki' dediği kişilerle doldurmuştu.❜ hwanghyunjin fanfic, started"90520 finished"260520 © saphtheshin