Sudan...
Eve geldiğimiz de kapıyı açıp Ateşin içeri girmesini bekledim. İçeri geçtiğinde kapıyı kapatıp ayakkabılarımı çıkardım. Areli kucağıma alıp odaya götürüp beşiğine yatırdım. Babasının kucağında uyuya kalmış gelene kadar da uyanmamıştı. Odadan çıkıp Ateşin yanına gittiğimde koltukta oturduğunu gördüm. Bende karşı koltuğa oturdum. Ateşin birşeyler söylemesini konuşmasını bekliyordum. Ev hala bıraktığım gibiydi. İlk geldiğim günü hatırladım. Gülümsedim Ateşle birlikte bugün geldiğim için. Ama aynı zamanda içime hüzün çökmüştü o gün tek başıma olduğum için. Gülümsemem yüzümde yavaş yavaş soldu. Gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım. Gözlerimi açtığımda Ateşle göz göze geldim. Gözlerine daldığımda ne hissettiğini ne düşündüğünü anlamaya çalıştım. Ama gördüğüm sadece meraktı gözlerinde.
"Anlat " diye fısıldadığın da ne dediğini anlamadım. Ateşte anlamadığımı anlayıp " Areli anlat" dedi tekrar. Neyi anlatabilirdim ki ? En iyisi baştan anlatmaktı. Oğlumun herşeyini zaten adım gibi ezberlemiştim . Sırf Ateş bir gün soracak diye. Yutkunarak başladım en baştan anlatmaya;
"Buraya geldiğimde Arel 1 ay 1 haftalıktı. Geldik yerleştik, b..ben bir yerde çalışmaya başladım. Sonra Arel 4 aylık olduğunda cinsiyetini öğrenmeye gittim. Doktor oğlum olduğunu söylediğinde çok sevindim. Ç..çünkü sana benzemesini istedim , bilmiyorum ama senin gibi olsun istedim" dedim gözlerimi kaçırarak. Madem herşeyi bilmek istiyordu bende açık oynayacaktım. Tekrardan gözlerimi gözlerine çevirip devam ettim. "Mutluluktan ne yapacağımı bilemedim . Arelin kalp atışını dinledim. İçim huzur dolmuştu . Şükrettim Allaha onu benden almadığı için . Sonra ses kaydını ve ultrason fotoğrafını aldım. Hamile olduğumu sadece Merve biliyordu ve merak ettiği için arayıp ses kaydını ve ultrason fotoğrafını ona attım. Her gece seni anlattım ona seni doğmadan tanısın diye . S..sonra yaklaşık 5 aylıkken tekme atmaya başladı. Bazen o kadar kuvvetli atardı ki canımın yandığı bile olurdu ama ben ona yine de kızamadım . Çünkü umudumu herşeyimi ona bağlamıştım. Ama biliyor musun ? En çok seni anlattığım zaman atmaya başlardı tekmelerini . İlk seninle hamile olduğumu öğrendiğimizde , senin onu istemediğini anladığımda ninni okudum. Ama hiç masal anlatmadım sırf sen anlat ilk senden duysun diye....Çok fazla aşermedim ama tatlı ve meyve isterdi canım hep . Ama yemek için hep sabahı beklerdim....Çünkü gece uyandırıp da 'bana tatlı al' diyebileceğim biri yoktu. Neyse işte sonra arel 9 ay 1 haftalık oldu . Senden gittikten 8 ay 2 hafta sonra doğdu. Hastaneye gittiğimde doğum başladı dedi doktor. Ameliyathaneye girdiğimde gözlerim seni aradı. Bu zamana kadar o gün hissettim yalnızlığı , sana en çok o gün ihtiyacım olduğunu anladım. Canım çok yanıyordu ama hem acıdan hem de heyecandan ağlıyordum. Sonra yorgun hissettiğim o an oğlumuzun sesini duydum. Sanki yeniden dünyaya gelmiş gibiydim. Sonra huzurla gözlerimi kapattığımı hatırlıyorum. Odaya aldıklarında getirdiler: üzerinde mavi battaniyesi vardı. Kucağıma aldığımda başından öpüp kokladım . Cennet gibi kokuyordu... sen gibi kokuyordu. Yüzünü incelediğimde o küçük haliyle bile sana benzediğini fark ettim. Bide gözlerini açtığında o kadar şaşırdım ki sana anlatamam . Gözleri bile aynı sen gibi bakıyordu. Sonra işte Merveyle konuştum yine -zaten ondan başka kimseyle konuşmuyordum- . Adını Arel koymak istedim o an gelmişti aklıma . Merve her aradığında 'Ateşe ne zaman söyleceksin . Bilmek onunda hakkı ' dese de korktum. Onu benden almana dayanmazdım. İşte yine her zaman olduğu gibi yine seni anlattım, resimlerini gösterdim. Anneni,annemi, babanı, babamı , Merveyi hatta Volkanı bile anlattım . Büyüdü ... sana daha çok ihtiyacı oldu. İlk kelimesi baba oldu biliyor musun? Hemde karşılaştığımız o gün sana dedi. Gözlerine bakarak baba dedi. O gün korkudan endişeden konuştuğu için sevinemedim. Bu yüzden seni kolayca tanıdı . Seni ona anlattığım için. Sonrasını zaten biliyorsun" diyip konuşmamı bitirdim. Sözümü hiç kesmeden dinlemişti. Çok konuşmuştum ama herşeyi de anlatmıştım. Anlattığım süre boyunca gözlerini hiç gözlerimden kaçırmamıştı. Gözlerinde ara ara hüzün , kızgınlık, kırgınlık gördüm ama en çok da acı vardı. Herşeyi anlatmıştım kurtulmuştum . Omuzumda ki yük az da olsa azalmıştı. Dizime damlayan yaşla ağladığımı farketim. Anlatırken çok zorlanmamıştım ama yaşarken hiç kolay değildi. Gözyaşlarımı silip birşey demesini bekledim. Birden ayağa kalkmasıyla gözlerimi ona çevirdim. Sanki konuşmak istiyorda istemiyor gibiydi. Arkasını dönüp konuşmaya başladı ama sesinden acı bariz belli oluyordu.
Ateşten..."Madem sen herşeyi anlattın sıra bende galiba kesmeden dinle " diyip söze başladım. Herşey bu gün burda bitecekti. "B..ben o gün baba olduğumu öğrendiğimde içim saf heyecanla dolmuştu. Ama o heyacan senin endişe ve korku dolu yüzünü gördüğümde benim de bedenim korkuyla doldu. Konuyu sen açmadan açmak istemedim ama sen hiç konuşmayınca konuşmak zorunda kaldım. O gün o kadar çok korktum ki onu benden , bizden almak isteyeceğine. Sonra sen al..aldırmak istiyorum dediğinde içimde bir yerlerin kırıldığını hissettim. Ama yapamazdım ki ! İstemediği halde dokunduğum birinden çocuk istemem bencillik olurdu. Ama çok istemiştim ikimizden bir çocuğumuz olsun... Beni sevmiyordun , hatta nefret ediyordun. B..ben bir çocuk yüzünden bana mahkum olma istedim. Sonra sen aldırdığını söylediğinde kendime gelemedim. O acı hiç bir zaman hissetmediğim bir acıydı. Sonra sen gittin herşey bitti. Her gördüğüm çocukta bizim bebeğimizi gördüm. Düşündüm acaba bebeğim yaşasaydı ben de mi parka götürecektim. Kendimi işe verdim ... seni unutmak için bebeğimizi unutmak için. Ama o yatağa yattığım da her şey aklıma tekrar doluyordu. Bir gün Merve ve Volkan kafam dağılsın diye cafede toplanmak istedi. Oturduk onlar konuşuyordu ama ben duymuyordum. Sonra Mervenin telefonu çaldı. Volkan gitmesine izin vermeyip yanında konuşmasını istedi. Konuştu falan işte sonra Volkan kim diye sorunca Merve 'bir arkadaşım hamileydi de bebeğinin cinsiyetini öğrenmiş bana da atacakmış ultrason fotoğrafını ve ses kaydını ' dedi. Yine aklıma siz geldiniz. Merve ses kaydını açtığında ... kendimi o kadar hafiflemiş hissettim ki ! Ama ne fark ettim biliyor musun? Başkasının çocuğu zannettiğim kalp atışı aslında benim oğlumunmuş. Neyse geç buraları sen gittikten 8 ay 2 hafta sonra kuzenlerimin zoruyla tatile gittim. İskeleye oturunca kalbime tarifi olmayan bir ağrı girdi. Geçmesini bekledim ama geçmek bilmedi. Bu da ne ağrısıymış biliyor musun? Sen orda doğum yaparken , oğlumuza hayat verirken benim haberim olmadan senin çektiğin acı bana da geçmiş . Seninle birlikte bende acı çektim. Dedin ya hani 'en çok seni aradı gözlerim' diye , yanında olmamam senin suçundu. Sen istemedin yanında olmamı. 26 haziran da oğlum doğdu?" diyip soru sorarcasına baktım. Kafasını sallayıp gözyaşlarını sildi. Ağlaması canımı yakıyordu ama benim canım daha çok yanıyordu.
"Ve benim oğlum bir ay sonra 1 yaşına girecek. Bu zamana kadar yaşadığı herşeyi senden dinledim. O günleri benden çaldın . Oğlumsuz uyuduğum geceleri onun güldüğü zamanları çaldın benden. ÇALDIKLARINI GERİ VEREBİLECEK MİSİN?" diye bağırdım. Bağırmak istemiyordum ama gerçekten canımı çok yaktı ve bende canını yakmak istiyorum. Ama onun canı yandıkça benim ki daha çok yanacaktı. Su artık hıçkırarak ağlarken elimi saçımın arasından geçirip çektim. Bakışlarımı etrafta gezdirirken gördüğüm manzarayla olduğum yere çakılı kaldım.Sizce Ateş haklı mı?
Su haklı diyenler?
Ateş nasıl bir manzarayla karşılaştı?
Yorum yapmayı ve oylamayı unutmayın! 💜💜
ŞİMDİ OKUDUĞUN
zoraki evlilik
Romancezoraki bir şekilde evlenen Ateş Zorlu ve Su Aslan Ateş mi Su'yu buharlaştıracak , Su mu Ateşi söndürecek? Ya da bu aşk için ikisi de mi yok olacak ?